Hilmi Daşdemir: CHP ikinci turda kaybedecek

Optimar Yönetim Kurulu Başkanı Hilmi Daşdemir Lider Haber’e konuştu. Daşdemir, “Kılıçdaroğlu sandığa seçmeni yönlendirmekte zorluk çekecektir. Seçimde bundan sonra terör örgütleriyle iş tutanların başarılı olabilme şansı yok” dedi.

Optimar Yönetim Kurulu Başkanı Hilmi Daşdemir 14 Mayıs’ta gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı ve 28.Dönem Milletvekilliği seçiminin sonuçlarını ve seçmen davranışlarını ilk kez Lider Haber’de değerlendirdi.

KILIÇDAROĞLU MUHALEFET ADAYLARINDAN DAHA DÜŞÜK OY ALDI

Anketlerin seçmeni yönlendirme iddiasına dair yorumlarda bulunan Daşdemir: "Muhalefet tarafından çok fazla anketlerin seçmeni yönlendirdiğine dair açıklama geliyor. Ben bunu pek düşünmüyorum açıkçası. Yani o zaman o güç nerede, gerçek güç nerede seçim yapıyor ve bunu hissediyor? Burada bakıldığında da hadi diyelim ki Cumhuriyet Halk Partisi yani Kılıçdaroğlu 50-65 gösteriyor. Eğer 60 olmuş olsaydı şu anda Kılıçdaroğlu'nun kazanmış olması gerekiyordu. En az 51 ya da 49 oy alması gerekiyordu. Fakat alamadı hatta bu rakamlara yaklaşamadı bile. Başka bir taraftan bakıldığında Kılıçdaroğlu, belli bir oranda 2014 ile 2018'deki muhalefetin adaylarından daha düşük oy aldı. 2014 seçimlerinde Selahattin Demirtaş ile Ekmeleddin İhsanoğlu'nu toplayın; 46 küsür yapıyor. 2018'de Muharrem İnce, Selahattin Demirtaş, Meral Akşener, Temel Karamollaoğlu bunları toplayın 47 küsür yapıyor.  Şu an Kılıçdaroğlu'nun aldığı oy 44-45 küsür. Sonuç olarak o kadar oluşturulan algıya rağmen daha düşük oy almış. Bunun sebebi Kemal Kılıçdaroğlu'nun PKK ve FETÖ ile açık açık iş tutmuş bir isim olmasıdır. Buna da Türk milleti gereken cevabı böyle vermiştir." ifadelerini kullandı.

ŞİRKETLERİN GERÇEKTEN ANKET YAPTIĞINA İNANMIYORUZ

Seçmenler anketleri okurken nelere dikkat etmeli sorununa Daşdemir: "Seçmenlerimiz anketleri okurken, incelerken ilk olarak araştırma künyesine dikkat etmeliler. İkinci olarak geçmişte yapılan araştımalara bakmalılar. Bu araştırma şirketinin manipülatif sonuçları varsa hiç zaman ayırıp da onlara bakmamalılar. Çünkü araştırma sonucu olarak manipülatif bir kaydı olan şirket çok daha farklı bir sonuç verebiliyor. Seçmenler anketleri incelerken şirketlerin geçmiş başarılarına da bakmalı, manipülasyon yapmışlar mı yapmamışlar mı ona bakmalı. Baktığımız zaman birçok araştırma şirketinin gerçekten anket yaptığına inanmıyoruz açıkçası. Çünkü anket yaptığımız zaman Türkiye'yi bir çember içine alıyoruz. Biz buradaki seçmenler üzerinden varsayımlar yapıyoruz seçimle ilgili. Bu varsayım sonuçlarının yani tahminlerimizin doğru olması gerekiyor doğru bir denklemde en iyi sonuca varabilmemiz için." cevabını verdi.

İKİNCİ TURDA ERDOĞAN DAHA YÜKSEK BİR OYLA SEÇİLECEK

İkinci tur ile ilgili görüşlerini aktaran Daşdemir: "İkinci tur için çalışmalarımıza başladık. Erdoğan'ın biraz daha yüksek yüzde 52 gibi bir oyla seçilmesini bekliyoruz. Kılıçdaroğlu'nun da tabanını sandığa götürme anlamında zorlanacağını düşünüyorum. Çünkü almış olduğu oy 50'nin oldukça altında. Erdoğan'ın oyu da 50'nin hemen altındadır. Bu sebepten dolayı Kılıçdaroğlu sandığa seçmeni yönlendirmekte zorluk çekecektir. Sinan Oğan açısından ise ona oy atan tarafın onun işaret edilen yere oy vermesi çok kolay bir şey değil. Sinan Oğan'ın aldığı oylar elbette çok kıymetlidir. Ancak orada bir partinin ya da teşkilatın olmaması sebebiyle, orasının çok kalıcı olmayacağını, bir yere de yönlendirilemeyeceğini net olarak söyleyebilirim. Zaten oradaki oyların büyük bir kısmı Muharrem İnce'nin çekilmesiyle birlikte oraya gitmiş olan oylardır."  sözlerine yer verdi.

SEÇİM SONUCUNDA BELİRLEYECİ FAKTÖR MİLLİYETÇİ SEÇMEN OLACAK

Seçimde HDP ve milliyetçi seçmen durumunu ele alan Daşdemir: "Seçim sonucu ile ilgili neyin belirleyici olan ise milliyetçi seçmen olacaktır. Ben bunu yıllardır söylüyordum. Nitekim burada herkes bunu söylemeye başladı. Daha önce Cansu Hanım ile Lider Haber'de program yaptığımızda da söyledim. Katıldığım başka programlarda, yazdığım yazılarda söylediğim şeyin şu an gerçekleştiğini görüyorum. Şu an bizim 5-6 yıl önce söylediğimizi yeni yeni anlamaya, fark etmeye başladılar. Birileri özellikle HDP'nin belirleyici olacağını söylüyorlardı ancak onların da çok sınırlı kaldığını gördük. Bu önemli bir sonuç. Bundan sonraki süreç açısından söyleyecek olursak, seçimin en net sonucu şudur: Seçimde bundan sonra terör örgütleriyle iş tutanların başarılı olabilme şansı yok. Türk milletinin bir ana duruşu vardır. Bu ana duruş da birlik ve beraberlikten yanadır." şeklinde konuştu.

KILIÇDAROĞLU DEPREMİ SİYASET MALZEMESİ YAPMAYA ÇALIŞTI

Deprem bölgesinden Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yüksek oy olmasının sebebini akatarn Daşdemir: "Deprem bölgesi ile ilgili özellikle yabancılar arayarak deprem bölgesiyle ilgili sorular soruyor, seçim öncesinde de bunu sordular. Deprem bölgesinde Erdoğan açısından bir problem olmayacağı, deprem bölgesine ağırlıklı olarak Erdoğan seçmenin olduğunu ve oradaki halkın Erdoğan'ın arkasında duracaklarını söylemiştik. Nitekim bir örnek verelim. Mesela Kahramanmaraş merkezli depremleri ele alalım. Ben yaklaşık 30 gün kadar oralarda bulundum. Cansu Hanım'ın yayına oradan bağlanarak oradaki izlenimlerimi aktardım. Sanırım orada benim kadar uzun kalan araştırmacı olmamıştır. Defalarca gittim. Maraş'a gittiğimizde kıyamet günü gibi bir sahne vardı orada. İnsanlar üst üsteydi bir taraftan çığlıklar bir taraftan da kornalar duyuluyor böyle her şey iç içe geçmiş bir noktadaydı. Bunları gördüm. Orada Süleyman Soylu ile de görüştüm. O da bu süreci yönetiyordu. Kocaeli Valisi Seddar Yavuz, Sakarya Valisi Çetin Oktay Kaldırım ve Kayseri Valisi Gökmen Çiçek oralardaydı. Hepsi ayrı ayrı bu durumu yönettiler. Buradan bakıldığı zamanda da ikinci gün ben maraşta olduğum için söylüyorum; canla başla çalışan bir hükümet vardı. Yaraları sarmak, enkaz kaldırmak için oradaydı. Buna mukabil Kemal Kılıçdaroğlu oraya gider gitmez depremi bir siyaset malzemesi yapmaya çalıştı. Oradaki seçmen de bunu gördü. Gördüğüm, şahit olduğum bir olay üzerinden şöyle bir yazı yazdım. CHP'li bir kadın bana şunu söylemişti: 'Erdoğan şu deprem konutlarını yapsın da ondan sonra gitsin' Çünkü biliyordu ki Kılıçdaroğlu'nun ya da oradaki diğer kişilerin bu depremin üstesinden kalkabilme kabiliyetleri yok. Bunu hissediyordu onlar da. Ama Erdoğan'ı da istemiyorlardı. Muhalif oldukları parti gerçekten bundan dolayı çok önemli bir gösterge.

Yine Maraş'tan bir örnek; Dulkadiroğlu ilçesi. Burası yüzde 79,9 Erdoğan'a oy vermiş. Bu önemli bir gösterge yani depremin en yoğun olarak hissedildiği bir yerde Erdoğan yüzde 79,9 oy alıyorsa bu Erdoğan'ın yaptıklarından ya da yapmaya çalıştıklarından dolayı deprem bölgesinin ona tam destek verdiğini gösterir. Başka türlü bunun bir izahı yoktur." dedi.

MARKAMIZI KÜRESEL GÜÇLERE DAYANDIRMIŞ DEĞİLİZ

Seçimin ardından başarısıyla öne çıkan Optimar için Daşdemir konuyla ilgili: "Çok fazla anket şirketi olmasına rağmen şirketler arasında çok büyük farklar var. Biz işimizi iyi yaptığımız için son 4-5 seçimdir tahminlerde nokta atışı yapıyoruz. Rakamları olduğu gibi veriyoruz. Optimar'ın diğer şirketlerden farklı olması bu bağlamda işimizi düzgün yapmamız yani biz kaç seçimdir Türkiye'de öne çıkan bir şirketiz. Bizden daha fazla imkanlara sahip araştırma şirketlerinin sonuçlarına bakarsak sonuçlarımız işimizi daha iyi yapmamızın mükafatıdır. İşini düzgün yapan insanlar gayret ettiği zaman doğru sonuçlar alıyor. Bu çerçevede bakıldığı zamanda da biz burada özellikle doğru sorular sorarak ve doğru analizler yapıyoruz. Burada özellikle araştırmada önemli olan objektiflik. Dolayısıyla Antalya üzerinden bakacak olursak Konyaaltı ile Serik'teki oy verme davranışı bir değil. Orada farklı farklı oy verme davranışları var. Sonuçlarda ikisini de temsil ettirmemiz gerekiyor. Yine aynı şekilde Ankara'dan örnek verecek olursak burada da Sincan ile Çankaya arasındaki oy verme davranışında farklılıklar var. İstanbul'da da Fatih ile Bağdat Caddesi arasında farklılıklar var. Biz bu denklemleri, tüm toplumu doğru şekilde temsil edecek bir yaklaşım içerisinde olarak aktarmaya çalışıyoruz. Örneklerimizi doğru seçiyoruz ve işimizi doğru yapıyoruz. Çünkü bizim tek sermayemiz yaptığımız araştırmalar ve rakamlar. Dolayısıyla arkamızda bir parti yok. Altını özellikle çiziyorum; markamızı küresel güçlere dayamış değiliz. Önce Allah'a sonra yaptığımız işe güveniyoruz. Ve Cenab-ı Allah da lütfediyor kaç seçimde Türkiye'yi bilen en iyi biz oluyoruz." dedi.

KONDA'NIN 2009'DA AK PARTİ İÇİN YÜZDE 50 DEMİŞ OLMASINI NEREYE KOYACAĞIZ?

Seçimin ardından anket sonuçları değerlendirmelerde bulunan Daşdemir: "Yüzde 1 yüzde 2'lik sapmalar normal görülürken yüzde 9'luk bir sapma tartışılıyor. Bu sapmanın manipülasyon olduğunu bazıları için düşünüyorum. Yani bir araştırma yüzde 9'luk yanılmaz bir kez yanılır, iki kez yanılır; 12 kez yanılmaz. Yani bazıları için böyle olduğunu düşünüyorum. Bunlardan bazıları zaman zaman doğru sonuçlar verse de bu konuda Konda'nın 2009 seçimlerinde Ak Parti yüzde 38 alırken yüzde 50 demiş olmasını nereye koyacağız? Yani tersten mi çalışmaya çalıştı, bunu görmek anlamak gerekiyor." şeklinde konuştu.

DİĞER YILLARDA OPTİMAR'IN SEÇİM TAHMİNLERİ