Hidroelektriğe 16 milyar dolar yatırım 30 milyar dolarlık tasarruf sağlayacak
Türkiye, hidroelektrik santralleri (HES) ile yenilenebilir enerji alanında önemli bir avantaja sahipken, hidroelektrik yatırımları için yüksek düzeyde finansman ihtiyaçları bulunuyor.
Türkiye Elektrik Üretim AŞ (TEİAŞ) verilerinden derlenen bilgilere göre, Türkiye'nin hidroelektrik santrallerinin toplam kurulu gücü 28 Şubat itibarıyla 32 bin 203 megavata ulaştı.
Hidroelektrik Santralları Sanayi İş İnsanları Derneği
(HESİAD) Başkanı Elvan Tuğsuz Güven, Türkiye'nin hidroelektrikte sahip olduğu
yüksek potansiyel kapsamında ülkenin HES kurulu gücünün 13 bin 500 megavat
artırılabileceğini, bunun için de 16 milyar dolarlık yatırım gerektiğini
söyledi.
HİDROELEKTRİK
POTANSİYELİ 55 BİN MEGAVATA ULAŞABİLİR
Bu potansiyelin hayata geçirilmesiyle mevcut toplam HES
kurulu gücünün 55 bin megavata yükselebileceğini aktaran Güven, nehir tipi,
barajlı ve pompaj depolamalı HES'lerin yatırım maliyetlerinin ise coğrafi
koşullar, jeolojik yapı, yerleşim durumu ve üst rezervuar hacmi gibi projeye
özgü faktörlere bağlı olarak önemli ölçüde farklılık gösterdiğini anlattı.
Güven, enerji üretiminin gerektirdiği yatırımların önemine
dikkati çekerek, "Ortalama megavat başına yaklaşık 1 milyon 200 bin dolar
yatırım maliyeti baz alındığında, bu potansiyelin hayata geçirilmesinin 16
milyar dolarlık bir yatırım karşılığı var. Bu aynı zamanda yılda 30 milyar
dolarlık fosil yakıtlar için ithal ikame kaynağı yaratacaktır ki Türkiye'nin
dışa bağımlılığını büyük ölçüde azaltacaktır." dedi.
Yenilenebilir enerji kaynaklarının kesintisiz ve güvenilir
şekilde kullanılabilmesi için uygulanacak çözümlere dikkati çeken Güven, tüm
dünyada yenilenebilir enerjinin uzun süreli depolanabilmesi için teknik ve
ekonomik çözümlerin tartışıldığını, bu noktada hibrit tesislerin ve depolama
ünitelerinin öne çıktığını kaydetti.
"POMPAJ
DEPOLAMALI SANTRAL YATIRIMLARI KAMU VE ÖZEL SEKTÖR ELİYLE YATIRIMA
DÖNÜŞTÜRÜLMELİDİR"
Güven, barajlı ve suyu 2-3 saatten fazla depolayabilen
HES'ler ile pompaj depolamalı santrallerin alternatif çözümler arasında öne
çıkan yenilenebilir enerji kaynakları olduğunu belirterek, son dönemde
kamuoyunda sıkça tartışılan diğer depolama ünitelerinin ise saatlik kapasite ve
henüz kanıtlanmamış ürün ömürleri nedeniyle üçüncü sırada yer aldığını söyledi.
7 gün 24 saat üretim yapacak Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin
2026'da devreye girmesi ve yenilenebilir enerji kaynaklarının sisteme daha
fazla dahil olmasıyla Türkiye'nin enerji arz talep dengesinde büyük değişimler
yaşanmasının öngörüldüğünü aktaran Güven, şunları kaydetti:
"Bu değişimlerle enerji üretimimizde kaynak
çeşitliliğimiz için gereklilik olan pompaj depolamalı santral yatırımları kamu
ve özel sektör eliyle yatırıma dönüştürülmeli görüşündeyiz. Arz talep ve üretim
tüketim profillerinde yaşanacak değişimleri regüle edebilmek, yenilenebilir
kaynakların artmasıyla çıkabilecek negatif fiyatları ve gündüz gece arasındaki
piyasa takas fiyatları arasındaki makasın açılması gibi durumları kontrol
edebilmek ve avantaja dönüştürebilmek için dünyada ve Avrupa'daki örneklerinde
olduğu gibi pompaj depolamalı santrallerin kamu öncülüğüyle yapılması uygun
olacaktır."
Güven, bu yatırımların kamu öncülüğünde
gerçekleştirilmesinin enerji piyasasında rekabet gücünü artıracağını ve
sürdürülebilir enerji dönüşümüne de katkı sağlayacağına vurgu yaparak,
"YEKDEM tarzı teşviklerle sistem kullanım muafiyetleri sağlanarak bu
kıymetli yatırımlar hayata geçirilebilir çünkü barajlar ve pompaj depolamalı
santraller doğru planlandıklarında ve hayata geçirildiklerinde 100 yıl tesis
ömürleri olan yatırımlardır." ifadelerini kullandı.
Ulusal Enerji Planı'na göre net sıfır emisyon hedefi için
2035'e kadar yıllık 1700 megavatlık rüzgar ve 3 bin 500 megavatlık güneş
santrali yatırımı gerektiğinin altını çizen Güven, "Hidroelektrik sektörü
de yıllık bin megavatlık yeni yatırım yapabilecek güce sahip. Yalnızca bu
yatırımların gerçekleşmesiyle net sıfır emisyon hedefleri tutturulabilir."
değerlendirmesinde bulundu.
Güven, yatırım ortamının yerli ve yabancı yatırımcılar için cazip hale getirilmesinin Türkiye'nin kalkınması ve büyümesi açısından kritik önem taşıdığını sözlerine ekledi.
AA