HİÇBİR ŞEY DEĞİŞMEDİ

Son yıllarda teknolojinin günlük hayatımızdaki yeri ve öneminin artması ile beraber birçok konuda yeni gelişmeler yaşandı.

Özellikle iletişim alanında modern yenilikler ortaya çıktı.

İletişim alanındaki bu yenilikler haberleşme ve dijital cihazların gelişmesinde büyük bir ivme kazandı.

Bu ivme sonrasında günlük hayatımızda akıllı telefonların da yeri iyice arttı.

Onlarla yatıp onlarla kalkar hale geldik.

Gün içerisinde akıllı telefonlarımızı elimizden düşürmüyoruz.

Böyle bir ortamda ise teknoloji tüketimi inanılmaz boyutlara ulaşıyor.

Yeniliğin ve gelişimin olduğu her alanda olduğu gibi iletişim alanındaki gelişmeler, bizleri dijital çağın içerisine itti.

Günlük yaşantımızda akıllı telefonlarımız ve bilgisayarlarımız adeta vücudumuzdaki bir organ haline geldi.

Hani akıllı telefonlarımız olmasa ölecekmişiz gibi…

Tabi böyle olunca tüketicilerin daha fazla içerik tüketme ihtiyacı doğdu.

Bu içerik tüketme ihtiyacının olduğu ortamda yeni meslek kolları hayatımıza girmeye başladı.

Youtuberlık, bloggerlık, vlogerlık, sosyal medya fenomeni vs. bunlar gibi daha birçok iş kolu oluşmaya başladı.

Birçok sosyal medya platformu da buna imkan tanıdı.

Günümüzde Z kuşağı dediğimiz kitle, bu tür mesleklere oldukça meraklı.

Kısa yoldan para kazanma, ünlü olma arzusu, birileri tarafından takip edilmek vs.

Hal böyle olunca bu meslek kollarına rağbet arttı.

İki video çekip sosyal medyaya yükleyen meşhur olmaya başladı.

O ana kadar görmediği ilgiyi sosyal medyadan görür oldu.

Böyle bir durumda günlük hayattaki ihtişam arzusu da bu kitle tarafından adeta yaşam stili haline geldi.

Sosyal medyada ‘fenomen’ olan çoğu kişi hemen yaşantısını bu yönde şekillendirdi.

Lüks arabalar, marka kıyafetler, son model telefonlar bu ihtişamın en belirgin unsurları oldu.

Tabi sosyal medyada takipçi kitlesin bir şeyler göstermek lazım demi?

Günün her anında fotoğraf ve video çekip sosyal medyaya yüklemek, o görkemli ve şatafatlı hayatı takipçiler aktarmak esas oldu.

Tabi ki bu kitleye kızmak ya da eleştirmek haddimize değil.

Çağın gereksinimleri bunu gerektiriyor.

Kimi zaman bu ani yaşam değişikliği kötü sonuçlarda doğurabiliyor.

Dün meydana gelen bir vahim bir trafik kazasında yaptığı tostlarla ve “Acı atıyorum abi” sözleri ile ün salarak adından söz ettiren Adanalı ‘Tostçu Mahmut’ hayatını kaybetti.

‘Aşırız hız’ sonucu hayatını kaybeden  ‘Tostçu Mahmut’’un takipçileri büyük bir şok geçirdi.

İstanbul’daki yeni şubesinin açılışına gidiyormuş hem de…

Sosyal medya hesabından yoldaki görüntüleri paylaşmış.

Hem de ne paylaşmak.

Arabanın kadranında ibre 200 Km’leri görüyor!

Ne acı bir durum.

Hayatının baharında, hayallerinin gerçekleştiği noktaydı.

Allah rahmet eylesin.

Geçtiğimiz haftalarda ise genç bir kız video platformuna içerik çekerken çatıdan düşerek canından olmuştu…

Burada demek istediğim ünlü olmak bazen iyi gelmiyor.

Ya da şöyle mi demek lazım;

Bazı şeyler karşındaki insanları memnun etmekten daha önemli.

Hayatın, yaşamın ya da yakınların, geride bıraktıkların…

Bunlar her şeyden daha önemli bırakın insanlar sizleri doğal hallerinizle sevsin.

Kimse sizlerin şatafatınız ya da lüks aracınızı merak etmiyor.

Video çekip sosyal medyada paylaşmak, birilerini memnun etmek bu kadar önemli olmamalı.