HESAP MESELESİ

2007 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönemde 5 yıllık Başbakan idi. Belek’te turizmle ilgili bir toplantıya katılmıştı. Oradan Kundu’daki MNG Holding’e ait Topkapı Oteline gidecekti. Belek’teki otelden çıkış yapıldığında biz de konvoyun peşine düştük. O yıllarda Akşam Gazetesi’nde çalışıyordum. Aracımızı eski model olduğu için geride kaldık. Konvoyu kaybettik.

***

Erdoğan’ın nasıl olsa gideceği yer belli, dedik. Bastık gittik Topkapı oteline. Baktık Erdoğan yok. Meğer  yoldayken karar değiştirip başka bir yere gitmiş. O gittiği yerden sonra Topkapı Otele gelecekmiş. Otelin önünde Rixos otellerinin patronu Fettah Tamince, MNG Holding’in sahibi aynı zamanda  Topkapı ve Kremlin Palace Otelin sahibi Mehmet Nazif Günal ile Cengiz Holding’in patronu Mehmet  Cengiz sohbet ediyorlardı. Daha doğrusu Recep Tayyip Erdoğan’ı karşılamak için bekliyorlardı. Sonra Mehmet Cengiz ile Mehmet Nazif Günal ortadan kayboldu.

Fettah Tamince’ye, Günal ile Mehmet Cengiz’in nereye gittiğini sordum. Hemen yolun devamında Safisa  İstanbul isimli bir otel inşaatı vardı. O otelin yapılabilmesi için yolun güzergahı bile değiştirilmişti. Hatta o inşaatın Rus milyarder Roman Abramoviç’e ait olduğu iddia ediliyordu. Fettah Tamince Günal ile Cegiz’in Safisa oteline gittiğini söyledi. Meğer Recep Tayyip Erdoğan bu inşaatı gezecekmiş. Ben de kalkıp gittim bu inşaatın önüne.

***


Otel inşaatının önünde çamurlu yolda lüks bir otomobil vardı. Yanında saçları arkaya doğru taramış lacivert takım elbiseli şık bir adam. Dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç ile Mehmet Cengiz ve Mehmet Nazif Günal da bu adamın yanındaydı. Dört kişi ayakta sohbet ediyorlardı. Baktım çamurlu yoldaki araca Rolls Royce marka bir otomobil. Plakası 07. Hayatımda o güne kadar hiç Rolls Royce görmemiştim. Benden başka gazeteci de yok. Bu adamın kim olduğunu da söylemiyorlar. Abramoviç’e de benzemiyor. Başladım fotoğraflarını çekmeye. Sonra Başbakanın aracı geldi. Hep birlikte otele giriş yaptılar.   Başbakanın aracı geçtikten sonra yol kapandığı için konvoydaki gazeteciler bu bölgeye gelemedi. Onlar Topkapı otele geçmişleri. Safisa’nın olduğu yerde gazeteci olarak sadece ben varım.   Bu sır ziyaretin nedenini ve otelin sahibinin kim olduğunu ertesi gün yaptığım araştırmaların sonucu öğrenebildim.

***

Otel Abramoviç’e ait değildi. Bu oteli inşa ettiren kişi Azeri kökenli Rus Milyarder Telman İsmailov’du. Otelin önündeki Rolls Royce  araç da  Jennifer Lopez’e, Shakira’ya, İbrahim Tatlıses’e  özel konserler verdiren Telman İsmailov’a aitmiş. Peki Erdoğan bu oteli niye ziyaret etmişti? Meğer İstanbul boğazındaki yalılardan ilham alınarak tasarlanan bu otele 1.4 milyar dolar harcama yapılmış. O güne kadar Türkiye’de bir otel için yapılan en büyük harcama.  Erdoğan, böylesine büyük bir yatırım olunca bu oteli de görmek istemiş. Sır ziyaretin sırrını çözünce ertesi gün o haber Akşam Gazetesinde Manşetten “Rols Royce ile başbakan nöbeti” başlığıyla yayınlanmıştı.  Zaten fotoğraf her şeyi anlatıyordu.

***


Dünyanın en büyük turizm yatırımlarından olan bu otel yaptığım o haberle gündeme bomba gibi düşmüştü. Otelin isminin patentini birileri alınca İsmailov bu lüks tesise babasının adı Mardan’ı vermişti.  Açılışı da aralarında Paris Hilton, Monica Belluci, Sheron Stone gibi çok sayıda ünlüyle yapılan otelin bir de Monkey isimli bir gece kulübü vardı. O gece kulübünü tanıtmak için 2009 yılında Telman İsmaiov’un oğulllarından Serkan, Antalya’daki gazetecileri de davet etmişti.    Bazı gazeteci arkadaşlarımız bu güzel tesisi görmesi için beraberlerinde eşlerini ya da çocuklarını da getirmişti. Monkey’in tanıtımı için yapılan o gecede “Lady” ya da “Hear Me Tonigt” isimli şarkılarıyla dünyada müzik listelerini alt üst eden Fransız sanatçı Modjo da sahne almıştı.

***

Bu konseri izlemeye gelenlerin arasında Arabistan prenslerinden biri de vardı. Arabistan Prensinin olduğu locada Çilingir sofrası kurulmuştu. Garsonun biri gelip diğeri gidiyordu.  Neyse biz gazeteciler de o gece ölçüyü kaçırmadan yedik içtik. Sonra ne mi oldu?   Davetli olarak gittiğimiz yerde yiyip içtiklerimizin paralarını istediler iyi mi.  Bizler şok olduk ama itiraz bile etmedik. Çıkarıp verdik. Yanında nakiti olmayanlar ödemesini kredi kartıyla yaptı. Hiç böyle bir olayla karşılaşmamıştık.  Hadi biz neyse de. Yılların gazetecisi Erdal Orhan abimiz de vardı o gecede. Erdal abi hayatında böyle bir şey görmediğini söyledi.


***

Biz yaptığımız iş gereği her türlü ortamda bulunan insanlarız. Bir bakmışsınız beş yıldızlı otelde, bir bakmışsınız bir çöp evde ortaya çıkarız. Bir bakmışsınız cumhurbaşkanı ile aynı sofrada yer alırız, bir bakmışsınız dünyanın en azılı katiliyle aynı karede yer alırız.  Haddimizi bilir nerede ve nasıl davranılmasını, oturup kalkmasını bilir, gittiğimiz yerlerde yiyip içtiklerimizin parasını kuruşu kuruşuna öderiz. Geçen gün bir ilçe kaymakamının arkadaşlarıyla beraber gittiği bir mekanda yiyip içtikten sonra yemekleri beğenmediğini söyleyerek hesabı ödemeden gittiğine ilişkin haberleri görünce aklıma O mardan otelde yaşadığımız olay geldi.

***

Sayın kaymakam bu olayın komplo olduğunu söylemiş. Ama Maalesef gittiği mekanlarda üç kuruşluk hesabı bile ödemeden gidenler çıkabiliyor. Devlet tonla para vermesine rağmen böyleleri yargının içinde de çıkabiliyor. Hatta, elalemin karısına kızına namusuna göz dikenler de olabiliyor.  Böylelerinin icabına HSK bakıyor. Ama böylelerine görev yerleri değiştirmek yetmiyor. Bunların meslekten atılması ve de hapisle cezalandırılmaları gerekiyor. Çünkü gittikleri yerlerde de bazıları rahat durmuyor.