HERKESİN GÜNDEMİ ÇOK FARKLI OLUYOR
Çok acayip bir hafta sonu geçirdik. Şehrimizde Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) seçimi, ülkenin diğer bir köşesinde yani Bartın Amasra’daki maden ocağı kazasının acısı.
Bir taraf koltuk derdinde diğer taraf ise can derdinde. 41 canın kaybedilmesi ile gündem değişir gibi olsa da maalesef değişmedi. Çünkü ateş düştüğü yeri yakıyor vesselam.
Her ne olursa olsun önceliğimiz can olmalı. Bu nedenle Amasra’da hayatını kaybeden madencilere Allah’tan rahmet, yaralılara şifalar, ailelere ve milletimize başsağlığı diliyorum.
Antalya’nın son bir aydır değişmeyen ve bu gidişle değişecek gibi görünmeyen ATSO seçimindeki gelişmelere. Baş döndüren bir gelişme. Tahkime giden futbol maçı gibi.
Ben tam 22 Ağustos’tan buyana tam 17 yazıyı kaleme almışım. Bugünkü ise 18 olacak. Öyle ki her yazımda neredeyse yaşanacakları tek tek anlatıp bugünleri işaret etmiştim.
Sevgili dostlar bırakın ATSO seçimini buradan çıkacak sonucun ve yaşanacakların 2023 seçimlerinin aynası olacağına dem vurmuştum. Yine ben haklı çıktım.
Gelin makarayı bir kez daha başa saralım. ATSO’nun 1 Ekim Cumartesi günü yapılan seçimlerinde 49 meslek komitesi ve bunlarından içinden de 117 meclis üyesi seçimi gerçekleştirildi.7 Ekim’de Yönetim Kurulu, Başkan ve Meclis Başkanlığı seçimi yapıldı.
Yapılan seçimde Çetin 59 oy, Bahar ise 58 oy almıştı. Bu sonuçla Davut Çetin yeni dönem için Başkan olarak seçilmişti. Seçim sonucuna Kepez 3. İlçe Seçim Kurulu’na itiraz edildi.
Kepez 3. İlçe Seçim Kurulu'nun Davut Çetin'e verilen 59 oydan 56'sını ‘şifreli oy’ gerekçesi ile geçersiz saydı. Çetin ve ekibi İl Seçim Kurulu’nda itiraz etti.
İl Sezim Kurulu Davut Çetin’in aldığı oyların geçerli olduğuna hükmetti ve ‘Mazbata’ verildi. Halaylar çekildi, kutlamalar yapıldı. Fakat ben yine de seçimin bitmeyeceğini iddia etmiştim.
Benin dediğim gibi de oldu. Bu kez Ali Bahar, Yüksek Seçim Kurulu’na ‘Tam kanunsuzluk’ başvurusu yaptı. YSK, Kepez İlçe Seçim Kurulu’nun kararını onayıp Bahar’ı Başkan ilan etti.
Bu karara rağmen bu seçimin bitecek gibi görünmediğini yazımda anlatmaya çalıştım. Çünkü, kararı kabul etmediğini açıklayan Çetin, Anayasa Mahkemesi’ne başvuracağını açıkladı.
Hatta bazı meclis üyeleri TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’na çağrıda bulunup olaya müdahil olmasını ve sorunu çözmesini talep etti.
İnanın hem işadamlarının, hem şehirde yaşayıp ATSO seçimlerini takip edenlerin başı döndü. Sonu gelmeyen pehlivan güreşi hikayeleri gibi oldu bu. Kimse pes etmiyor.
Bir kez daha söylüyorum. Kimin kazandığı değil kimin şehre vizyon projeler katacağıdır. Ali Bahar, YSK kararı ile koltuğa oturdu. Şimdi onun yapacaklarını takip etme zamanıdır.
Bu olayın en manalı fotoğrafı ise seçimin perde arkasındaki aktörü Antalya’nın önde gelen işadamı ve siyasetçisi Mustafa Yılmaz’ı alnından öpen Ali Bahar’ın fotoğrafı oldu.
GÜVENSİZLİĞİN SONU
ATSO seçimlerinde yaşananları bezen mizahi bir dille bazen de futbol dili anlatmaya çalıştım. Sevgili dost Hüseyin Demirtaş’ın sosyal medyasında yazdığı gibi bu iş güven meselesidir.
“ATSO seçimleri ve dürüstlük üzerine” başlıklı 10 Eylül tarihli yazımda dürüstlük ve güven üzerine dem vurmuş ve seçimde güven ile dürüstlüğün yerle yeksan edildiğine dikkat çekmiştim.
Tıpkı Demirtaş’ta benim gibi düşünmüş ve şunları yazmış; “Davut Çetin, Ali Bahar'ın hatasıyla seçimi kazandı. Davut Çetin'in listesine oy verdim. Davut Çetin, kendi listesine güvenemeyip test etmek isteyerek beynine sıktı. Sözüne güvenmiyorsan adam niye senin listende? Ben, Davut Çetin'in listesinden seçilmiş olsaydım ve benden kendimi ispat etmemi istese! ederdim. Kesin. Neyse, seçim veya rezalet bitti. Ben hep her şeyin hayırlısını dilerim. Bazen kaybedersin, bazen kazanırsın. Bazen kazandığında kaybedersin, yanındakilerle birlikte. İnşallah en hayırlı olan budur.”
Yola çıktığın insanlara güvenmiyorsan sonucu bu oluyor. Madem güvenmiyorsun niye birlikte yola çıktınız? Yılların Davut Çetin’ine bu hatayı kim yaptırdı ona bakmak lazım.
Aslında Çetin’in listesinde de o kadar değerli isimler vardı ki onlara yazık oldu. Benim bildiğim kadarıyla içlerinde geleceğin ATSO Başkanı alacak genç ve eğitimli isimler vardı.
Dünyada birçok insan DÜRÜSTLÜĞÜ ve DOĞRULUĞU ile bir yerlere, belli MAKAMLARA gelmişlerdir. Doğruluk ve dürüstlük ise ASLA TAVİZ VERİLMEYECEK bir sıfattır. Keşke ATSO’da da böyle olsaydı.
Bu seçim Antalya çok fazlasıyla meşgul etti. Artık yıpranan ATSO’yu yeniden ayağa kaldırmak için patronlar ele ele vermeli, Antalya için dertlenmeli!
KÜPE GİRMEDEN ÖNCE
Gelelim bir başka konuyu. ATSO seçimini yazarken yaşananları da atlamadık. Listeler arasında gelgitleri, yapılan pazarlıkları, etik olanları ve olmayanları yazdık.
Bunu yaparken 38’inci Meslek Grubu’nda bana göre ilginç bir olaya da kısaca değindim. Tüm Reklamcılar ve Ajanslar Birliği’nin (TÜRAB) oluşturan SARI listenin talebini ele aldım.
Muhteşem Kabasakal’ın listeden ayrılması halinde MAVİ listeye ilhak edeceklerini beyan etmişler veya bana öyle anlatıldı. Kabasakal’ın o istek üzerine listeden çıktığını biliyorum.
Çok iddialı ilhak yapan bu arkadaşlar seçimi kaybetti ve Ali Bahar’a da zarar verdi. Bende bunun üzerine “Seçimin kazanı Muhteşem Kabasakal. Seçimi kaybedenler vicdan muhasebesi yapmalı” gibisinden birkaç satır yazdım.
Vay anam vay. Yazan ben miyim! Benim gibi iki arkadaş daha benim gibi yazmış. Vay efendim, bir birinin benzere köşeler yazdırtmışlar bize. Hatta aba altından sopa gösterir gibi gazetelere tam sayfa duyuru (kınama) ilanları bile verdiler.
Yeni kurulmuş bu birliği ve ekibini hiç tanımam. Kabasakal ile de çay içmişliğim de yoktur. Gerek görmüş ve yazmışımdır. Bana yazı yazdırtacak adam anasının karnından doğmadı.
Siz onu bunu bırakın da önce şapkayı önünüze koyup niye kaybettiğinizi düşünün. Sonra çıkıp benim gibi yazanlara laf atın. Küpe girmeden önce sirke olmamayı bilin yeter!