HERKES GİDER GÖNLÜN KALIR

Gönlünle hasbihal ettiğin anlar vardır hani…Usul usul yanaşırsın…’’Ah be gönlüm’’ Neler neler….Gelip geçenler…Çekip gidenler…Gittiklerin…Kaldıkların…Yarım kalmışlıkların…

Bu uzun serüvende…Hayatın seni davet ettiği anlar.Sana el salladığı anlar.Hayatın bin bir türlü serüveni içerisine dahil olabildiğin anlar.. Konuşursun işte… Ne bileyim… Söylersin bir şeyler içinden...

Biraz sitem belki.. Biraz bir şeylere özlem… Biraz sükunet… Biraz derinlik… Birazlıklar... Alır götürür seni içindeki sen uzaklara belki. Bilinmezliklere, okyanusa benzetirsin kendini. Mavinin sonsuz huzuruna… Derinlikleri kendi içinin derinliklerine benzetirsin…

Öyle şeyler vardır ki içinde, derinliklerinde. Yüzmeyi bilsen de boğulur gidersin bazen.. Devasa  güçleri takınırsın içine, takınırsın da yine de  ağırlığına dayanırsın içindekilerinin..

Dayandıkça hafifler belki sol yanın… Kimse anlamaz  kimse bilmez. Zaman dersin… Zamanla göçüp gider içindekiler de… Gider gitmesine de. Biter mi ne dersin gönlüm?

Sorar durursun içine, bir de kalabalık içinde yapayalnız hissedersin ya kendini, bir de bu var. Bu yalnızlık. Bu itinalı güç. Harmanlanıverir içindekiler… Yalnızsındır yalnız… Gönlünden başka sana çare yoktur derdine derman da sensin… Yaralarına ilaç da. Sen gönlüne iyi bak. Herkes gider. gönlün kalır…

SEVGİYİ NEREDE ARIYORUZ?

Hepimizin içinde ukde kalmış gerçekleştiremediğimiz duygusal eylemlerimiz vardır. Şimdi sessizce, ’’Hangisinden başlayım’’ dediğinizi duyar gibiyim. Peki ama bu duygusal anlarımızda, içimizdeki ukdelerin bizi dinginleştirdiğinde, nereden başlıyoruz yeniden duygularımıza yolculuk etmeye?

İçimizdeki sevgi duygusundan şüphesiz.. Belki yıllar geçti üstünden, içimizdeki ukdenin. Belki şimdi olsa o gözle değerlendirmeyiz. Zaman zaman yaşadığınız oluyordur. Bir dönem hayatınızın en büyük isteğiyken, dualarınızı bile onlarla harmanlamışken, şimdilerde aklınızın ucuna bile gelmeyen durumlar, hepimiz yaşamışızdır.

İşte burada sevgi duygumuzun eylemleri yer değiştiriyor. Hayatın temel noktasındaki umutlarımız da burada devreye giriyor. İnsanın içinde iki tür ukde  vardır: Birincisi; gerçekten benliğinde her daim hissettiği ukdeler, İkincisiyse; hayatının belli döneminde çok istemiş fakat zaman geçtikçe, geçen yılların sıyırıp söküp attığı istekler.

Bu noktada; yine sol yanımızdaki hissiyatlar yön veriyor yaşamımıza temel nokta bu aslında. Belki birini çok sevdik, lakin kavuşamadık. Dualarımıza bezedik isteğimizi, kavuşma arzumuzu. Fakat yıllar geçti, farklı bir insanla birleştirdik hayatımızı. Eğer mutluysak, aslında asıl istediğimizin o kişi olduğunu öğrendik inandık ve ukdemiz kayboldu.

Karşımıza çıkan insanlar belirliyor birçok noktada bazı şeyleri. Yönümüzü, yaşama bakış açımızı, eylemlerimizin keskinliği ve dahasını. Zaman zaman bizi üzen, umutlarımızı yitirmeye sebep olan insanlar çıkıyor karşımıza. O noktada bir kez daha vedalaşır gibi oluyoruz umutlarımızla.

UMUDU YAKALAMAK

Yine yakalayamadık diyoruz mutluluğu ve sonra üzerinden geçen zaman; yeni güzellikleri getirip kondurduğunda sol yanımıza. Gönlümüze ışık olup, her renkten yanıyor adeta umutlarımıza o ışık aydınlık içinde esenliğe taşıyoruz duygularımızı, düşüncelerimizi, öz benliğimizi, hayallerimizi.

GÜNÜN SÖZÜ

Yaşamda tattığımız her mutluluk bize bir yön bulma tekniği aslında. Yaşadığımız her umutsuzluk; aydınlık ışıklar aramaya koyulma çabası.