HER ZAMAN NÖBETTEYİZ…

Her şeyi yüzeysel yaşadığımız dünyada, zaman zaman zihnimi zorlamayı seviyorum. Geçmişe gitmeyi, yaşadıklarımı gözden geçirmeyi ya da 8 yaşındayken aynı apartmanda oturduğumuz 3. kattaki kedisi olan teyzenin adını hatırlamaya çalışmayı seviyorum…

Bu sana ne katıyor derseniz; zihnimi açık tutuyor yaşadığımı hissediyorum ve bazen tühh o zaman niye böyle yapmışım neden başka bir pencereden bakmamışım diye kızdığım bile oluyor kendime…

Doğduğumuz günü hatırlamayız ama o güne dair tüm detayları biliriz. Bebekliğimizi de hatırlamayız ama o zamana dair de her şeyi biliriz ve insan ömrü ortalama 80 yıl ise bunun neredeyse ilk 8-10 yılı aslında yoktur zihnimizde kesik kesik görüntüler vardır ama parçaları birleştirip anlamlı görüntüler çıkaramayız çoğu zaman…

İşte orada annelerimiz girer devreye ve kahramanlık hikayeleri gibi anlatır durur yıllarca çocukluğumuzu bebekliğimizi il adımlarımızı; hiç hatırlamadığımız o anıların her karesi gözümüzde canlanır sanki şu an yaşıyormuşuz gibi…

Okullardaki tarih derslerini hatırlayın Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluşundan Türkiye Cumhuriyeti’ne kadarki tüm tarih verilir okullarda ders olarak, o yıllarda yaşamamış olmamıza rağmen tarihi olaylar hep gözümüzde canlanır öğrenirken ve hiç unutmayız Malazgirt Zaferini, Ankara’nın başkent oluşunu vs…

Geçmiş kıymetlidir dostlar, unutmamak ve dahi sahip çıkmak gerekir. Tekrar yaşayamayacağımız için kıymetlidir, zorluklardan geçip bu günlere geldiği için kıymetlidir ve geleceğe bırakacağımız tek mirasımız olduğu için kıymetlidir; gelecek bir muamma, ama geçmiş bizimdir…

29 Mayıs 1453’te Fatih Sultan Mehmet'in 21 yaşında üstün askeri dehasıyla 1000 yıllık Bizans İmparatorluğu'nun elinden güzel İstanbul'u nasıl aldığını hepimiz biliyoruz mesela. Gazi Mustafa Kemal’in Cumhuriyet ateşini ilk yaktığı Sivas Kongresinden bu yana, yüz yılı aşkın zaman geçmesine rağmen biz her detayını biliriz bu olayların çünkü bizim en şerefli geçmişimizdir Atalarımızın üstün zeka ve liderlik özellikleriyle kurdukları ve yönettikleri ülkemiz, yani geçmişimiz…

Elbette bütün bu muazzam geçmişin düşmanları, hazmedemeyenleri ve hainleri de olacak. Onlar 100 yıl değil 1000 yıl da geçse hainliklerine devam edecek, geçmişimizi silmek, yok saymak, geleceğimizi ise yok etmek için her zaman sahnede olacaklar.

Tarih sahnesinden atalarımızın yok ettiği hainlerin torunlarıyla da bizler mücadele edeceğiz. Geçmişimize sahip çıkarak, çok çalışarak ve bize bıraktıkları adına Vatan dediğimiz topraklarımıza düşman eli değdirmeyerek…

HAİNLERE HADDİNİ BİLDİRELİM

Bunu nasıl yapacağız diye sormazsınız diye düşünüyorum çünkü elimizde yol gösteren çok büyük bir haritamız var. Ne diyor Atatürk gençliğe hitabında hadi hatırlayalım ve Atamıza laf etmeye kalkan hainlere de her zaman haddini bildirelim…

“Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır!  Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!”

Mustafa Kemal ATATÜRK

Kalın sağlıcakla…