HEM NALINA HEM MIHINA

Hani bir deyim vardır ya ‘Hem nalı hem de mıhına vurmak’ diye. Aynen bende öyle yaptım. Keseri hem kendime, hem de başkalarına vurdum.

Antalya Gazeteciler Cemiyeti’nin seçimi yaklaştıkça tansiyon yükseliyor. Aslında bunu bu hale getirmeden bu işin bayrak yarışı olduğunu kabul edip öyle davranmak gerekiyor.

Maalesef bu böyle olmuyor. Toplumda bir çok yanlışı eleştiren bizler eleştirilen konuma düşüverdik birden. Hem de soysal medya denen illetin tuzağına düşerek.

Bizim meslek, yani gazetecilik enteresan bir meslek. Bir o kadar da cazibesi olan bir meslek.

Öyle ya da böyle her gün gündemdeyiz.

Gazeteci yazdıklarıyla eleştirilir. Tabi ki yazamadıklarıyla da! İyide yazsak kötüde yazsak hep eleştiriliriz. Dedim ya seçim bizi şekilden şekle soktu. Yapmamız gereken yazmamamız gereken cümleleri bir birimize karşı kullanır olduk.

Buradan benim acizane bir tavsiyem olacak seçimde yarışacak dostlara. Arkadaşlar lütfen onur kırıcı sözlerden uzak durun. Seçimden sonra yine yan yana omuz omuza birlikte haberlere gideceğiz, toplantılarda yan yana oturacağız.

Yani, bakacağımız yüzlere utanacağımız laflar söylemekten imtina edelim. Onun için gelin kalpleri kırmak yerine gönülleri kazanalım, kalplere dokunalım.

Sonuçta altı üstü meslektaşlarımızı hizmet etmek amacıyla kurulmuş bir STK’nın seçimi. Ha Ahmet olmuş ha Mehmet. Maksat hizmet etmekse gerisi teferruattır.

MADALYAMIZ DÜRÜSTLÜK

Kendimi bildim bileli bu mesleğin içindeyim. Çok şey yaşadım, çok şey yaşadık bu süre içinde. Bazen “Helal olsun” cümleleri ile bazen de “Asarım keserim” tehditlerine muhatap olduk.

Lafın kısacası ihaneti de gördük, alkışı da. Bizler yaptığımız iş gereği kimi kesim tarafından göklere çıkartılırız. Ancak öyle bir kesim vardır ki o nasırına bastıklarımız tarafından sevilmeyiz.

Bizim meslekte b.ir bir duruşun varsa hiç ama hiç sevilmezsin. Bu kimi zaman hakkında yazıp çizdiklerimiz olur kimi zamanda meslektaşlarımız

Hatta bizim dost olmadığımız ya da bizden dost olmadığı dillendirilir. Yaptığımız haberler ya da yazdığımız yazılardan dolayı ‘öcü’ gibi görülürüz. Bazıları da nefret eder.

İşimiz zülfiyare dokunmak olduğumuz için gerçek dostlarımız bir elin parmaklarını geçmez. Gerçekleri dile getirmek maalesef kimsenin hoşuna gitmiyor. Bu yüzden etrafımızdaki dost, arkadaş, sırdaş çemberi giderek daralır. Ama varsın olsun.

Benim gibi dimdik düşünen ve kalemini eğip bükmeyen insanların herkesi mutlu etmek, herkesin istediğini yapmak gibi bir derdi yoktur. Derdimiz üzüm yemektir. Bağcıyı dövmek değil.

Eğer herkesin istediğini yazıp çizseydik şimdiye kadar defterimiz dürülür adımız sanımızdan kimse söz etmezdi. İşte bizim takacağım (ız) altın madalya bu.

BİRAZ DA İŞİNİZE BAKIN

Antalya’da son dönemlerde bazı belediyeler kendi işlerinden çok gereksiz konularla vakit geçiriyor. Leyleğin ömrü laklakla geçermiş ya, bunların ömrü de sosyal medyada geçiyor.

Öyle yaptıkları işlerle falan değil. Birinin cenazesi, öbürünün düğünü, doğal afetler için geçmiş olsun mesajları ile gün geçiriyorlar. Arada sırada ıvır zıvır işlerini paylaşıyorlar.

Yahu arkadaş 2019 yerel seçimlerinin üzerinden 2 yılı aşkın bir süre geçti ama sizin doğru dürüst dişe dokunan bir icraatınız yok.

Kepez Belediyesi’ni burada ayrı tutuyorum. Çünkü onlar harıl harıl çalışıyor. Toplumun her kesimine hitap eden projelerini bir bir hayata geçiriyorlar.

Fakat aynı cümleleri şehir merkezindeki CHP’li ilçe belediyeleri için söyleyemeyeceğim. Konyaaltı Belediyesi’nin ‘Hayat Parkı’nı saymazsak.

Peki borç harç derdinde olan, reklamı geri bırakmayan ama işçisinin parasını ödeyemeyen Döşemealtı Belediyesi’ne ne diyeyim. İlçenin çehresi bozulmuş. Bırakın vaat edilen projeleri mevcut yatırımları bile koruyamaz hale gelmiş. Kenar mahallelerde yollar perişan.

Örnek mi? Dağbeli Mahallesi! Sokakları toz toprak. Bir yağmur yağsa girip çıkmak mümkün değil. Şu yazdan kalma günler yaşanırken bile araçlarla o sokaklara girmek için cambaz olmak lazım.

Bunun yaşlısı var genci var ama, bizim Başkan Turgay Genç’in sanırım hedefi başka olunca her şeyi boş vermiş. Bu böyle giderse zamanı gelince ilçe halkı da kendisini boş verecek!

ARTIK SAYMAYI BİLE UNUTTUM

Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin ‘Güneş Doğudan Yükseliyor’ adını verdiği Doğu Garajı Nekropol Alanı için Reha Muhtar sitili “Açtık” “Açılıyor” “Açılmak üzere” “Az sonra açılacak” “Açılış için sona yaklaşıldı” gibi cümleleri bıkkınlık verdi.

Yerel seçimlerden hemen sonra yani 2019 Nisan ayından bu güne kadar tamı tamına 12 kez açıklama yapılıp hep ‘sona gelindi, açılışa gün sayıyor’ denilmesine proje bir türlü açılmadı!

Ben verilen sözlerin sayısını, Büyükşehir’in bu konuyla ilgili gönderdiği bülten sayısını saymayı unuttum. Aklım karıştı iyice. Kabak tadı verdi bu iş artık. Açacaksanız açında sizde, bizde ve projede yer alan esnafta kurtulsun arkadaş. Herkes mağdur.

Ne güneşmiş bu ya. Bir türlü doğudan doğmadan batacak gibi. Vallahi siz o binayı açmadan orası kullanım ömrünü tamamlayacak diye korkuyorum.

Hadi artık açında kurtulun. Yoksa vallahi de billahi de madara olacaksınız.