HAZRETİ LUT VE ALLAH'IN ELÇİLERİ
Hz. Lut’un, Hz. İbrahim’in yeğeni olduğunu ve dolayısıyla aynı çağda yaşadıklarını, ancak ayrı kavimlere elçi olarak gönderildiklerini belirtmek gerekir.
Hz İbrahim, kavmini putlara tapmaktan vaz geçirip bir olan Allah’a iman etmeleri doğrultusunda uyarırken, Hz. Lut O’na inanarak birlikte hareket ediyorlardı.
Bunun üzerine Lut O’na iman etti ve (İbrahim): ‘Doğrusu ben Rabbime (emrettiği yere) hicret ediyorum. Şüphesiz O, mutlak güç ve hikmet sahibidir’, dedi.”
Lut Peygamber, Hz. İbrahim’in kardeşinin çocuğudur. Peygamber olduğu dikkate alındığında, O’nun daha önce küfürde olup da iman getirdiği düşünülemez. Ayette Hz. İbrahim’i ilk tasdik edenin Lut Aleyhisselam olduğu işaret edilmektedir.
Hz. İbrahim’in, zevcesi Sare ve Hz. Lut ile birlikte, kendi doğum yeri olduğu söylenen Küsâ Köyünden Harran’a, oradan Şam’a gittiği ve nihayet Filistin’e, Lut Peygamber’in ise Sodom denen yere indiği rivayet olunmaktadır. Ayet daha çok bu rivayete göre manalandırılmaktadır.
Bununla birlikte, ‘doğrusu ben Rabbime iltica ediyorum’ şeklinde bir mana da verilmektedir. Bilindiği gibi Hz. Lut, Hz. İbrahim’le beraber yaşarken, güneyde yoldan çıkıp azmış ve o zamana kadar hiçbir kavmin yapmadığı sapkınlıklara düşen Lut Kavmini uyarmak için onlara elçi olarak görevlendirilmiştir.
Peygamber olan Hz. İbrahim’e insanları doğru yola çağırırken zaman zaman elçiler geliyordu. Kendisine bir çocuk müjdesi ve azmış olan Lut Kavmini helak etme amacıyla gelen elçiler Hz. İbrahim’e geldikleri zaman, Hz. Lut’un, Lut Kavmine gittiği ve onlara uyarı görevine başladığı anlaşılmaktadır.
Yumuşak huylu ve yufka yürekli olan Hz. İbrahim de kendisine gelen azap meleklerinin Lut Kavmini helak etmemesi için yalvardı. O, kardeşi oğlu Lut’tan da endişeleniyordu. Melekler O’na, Lut’un ailesinden hanımı hariç hepsinin kurtulacağını ve yalnız kavminin helak edileceğini bildirmişlerdi.
Nitekim Hz. İbrahim elçilere dedi ki: ‘O’nun içinde Lut da vardır.’ Dediler ki: ‘Onun içinde kimin olduğunu biz daha iyi biliriz. Kendi karısı dışında, O’nu ve ailesini muhakkak kurtaracağız. O (karısı) arkada kalacak (azapta kalacak) olanlardandır.’
Elçilerimiz Lut’a geldikleri zaman o, bunlar dolayısıyla kötüleşti ve içi daraldı. Dediler ki: ‘Korkma ve üzülme. Karın dışında, seni ve aileni muhakkak kurtaracağız. O ise arkada kalacaktır. Şüphesiz biz, fasıklık yapmalarından dolayı, bu ülke halkının üstüne gökten iğrenç bir azap indireceğiz.
“Andolsun, biz akledebilecek bir kavim için orada apaçık bir ayet (ibret nişanesi) bırakmışızdır.” Bu ibret nişanesi helak edilen kavmin başına gelenlerle ilgili hikâyeler, harap olan yurtlarının kalıntıları, gökten yağdırılan taşlar ve kapkara akan nehirler şeklindeki tefsirlerle izah edilmiştir.
Elçiler Hz. İbrahim’e çocuk müjdesini verdikten sonra İbrahim dedi ki: Ey elçiler! (Başka) ne işiniz var? Şu halde sizin asıl isteğiniz, ey elçiler?” Hz. İbrahim, onların Allah tarafından gönderilmiş melekler olduklarını anlayınca, böyle bir melek cemaatinin sadece bir müjde için gelmiş olamayacağını, daha başka mühim vazifelerinin de olabileceğini tahmin ederek bu soruyu sordu.
Onlar da: ‘Doğrusu biz, suçlu, günahkâr bir kavme gönderildik’ dediler. ‘Üzerlerine çamurdan (iyice sertleşip kaskatı olmuş) taşlar yağdırmak için. (Ki bu taşların her biri) Rabbinin katında ölçüyü taşıranlar için (herkese ayrı ayrı) işaretlenmiştir”. Ancak Lut Ailesi hariçtir; biz onların tümünü muhakkak kurtaracağız. Ama karısını kurtaracaklarımızın dışında tuttuk, o, geride kalanlardandır.
KUR'AN'DAN AYETLER
Hz. İbrahim’e gelen ve daha sonra Hz. Lut’a giden elçiler hakkında Kuran’da daha geniş bir şekilde şöyle bahsedilmektedir: “Sana İbrahim’in ağırlanan konuklarının haberi geldi mi? Hani, yanına girdiklerinde: ‘Selam’ demişlerdi. O da: ‘selam’ demişti. (Haklarında bilgim olmayan) yabancı bir topluluk. Hemen (onlara) sezdirmeden ailesine gidip, çok geçmeden semiz bir buzağı ile (geri) geldi. Derken onlara yaklaştırıp (ikram etti); ‘yemez misiniz?’ dedi.