HAYATIN GERÇEKLERİ

Türkiye 100 yılın DEPREMİ asrın FALAKETİNİ yaşıyor. Sadece biz mi? Tüm dünya bizimle birlikte aynı acıları yaşıyor. İnsan olan herkesin yapması gerektiği gibi. Ölüm acıdır, ölüm insanı sevdiğinden ayırır. Bu hayatın bir gerçeğidir. Bazen insan yani insan olduğunu hissedenler bu gerçekle yüzleşir, hayat muhasebesi yapar.

Pazartesi günden beri Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli iki ayrı depremden dolayı 10 ilde yaşanan ASRIN FELAKETİNİ konuşuyoruz. Biz buradan o acıyı yaşamıyor sadece hissediyoruz.

Ama insan gibi insan olanlar!

Dün LİDER HABER ekranlarında konunun üzerine konuşurken, uzmanların görüşlerini sizlerle paylaşırken duygularım bir birine kırıştı. Tam bir duygu fırtınası yaşadım.  Yayın sırasında ekranlara gelen bazı görüntüler beynimde farklı düşüncelere oluşturdu. Resmen beni de HAYATIN GERÇEKLERİ ile yüzleştirdi.

Ben bu görüntülerin ve fotoğraf karelerinden yaşadığım duyguyu kısaca sizinle de paylaşmak istedim. O görüntü de bir çok ülkeden gelen KURTARMA ekibi personeli var. Ancak benim dikkatimi çeken o görüntü çok ama çok farklı. Bunda İSRAİL-KATAR ve TÜRK ekiplerinden oluşan ARAMA-KURTARMA ekipleri var. Yan yana omuz omuza.

Hepsinin tek bir gayesi, tek bir hedefi, tek bir amaçları var. Zamana karşı yarışarak enkaz altından BİR CAN-BİR İNSAN kurtarmak, kurtarabilmek. Daha düne kadar birinin diğerini SİYONİST, öbürünün KATİL, bir değerinin FİLİSTİN’de KATİL olmakla suçladığı insanlardı bunlar. Normal zamanda yan yana gelmeleri bile zor.

Lakin 100 YILIN DEPREMİ bu bir birine benzemez insanları bir araya getirdi. Hem de bizim ülkemizde. Hani her zaman söylerim ya; “Acının dili, dini, ırkı ve milliyeti olmaz” diye. İşte bu da o. Hiç beklemediğimiz, hiç arzu etmediğimiz ASRIN FELAKETİNİ yaşarken, dünyanın dört bir yanından koşarak yardıma gelen bu insanlar bize bu gerçeği öğretti bir kez daha.

Aslına baktığınızda bu görüntümler bizi, insanlığı, kendini İNSAN HİSSEDENLERİ ölümle ve hayatın gerçekleri ile yüzleştirdi. Ölümün yüzü her ne kadar soğuk olsa da! Evet sevgili dostlar. İnsanı insan yapan, vicdanı, merhameti, karakteridir. Eğer böyle olur ve düşünürsek farklılıklarımıza tahammül eder, bir birimize saygı ve sevgi ile bakarız.

Hadi gelin bu düşünceler doğrultusunda, ASRIN FELAKETİNİN yaşattığı duygularla ÖLÜMLE VE HAYATIN GERÇEKLERİ ile yüzleşelim.

Ne dersiniz?

BİZİ ANLATAN KARE

Dün ajanslardan servis edilen bir fotoğraf karesi elime geçti. Felaket bölgesine gelen İSPANYOL ekibin bir sosyal medya paylaşımı. Bir pide ve altındaki duygular. Bizler birbirimizi yemek, attığımız mesajlarla yerden yere vururken onların attığı duygu yüklü ve bizim insanımızın gerçek yüzünü anlatan bir paylaşım yapmışlar.

İspanyol arama kurtarma ekiplerinden biri, 65 yaşındaki bir depremzedeyi saatler süren çalışmanın ardından enkazdan sağ çıkarmayı başarmış. Öyle bir sevinç yaşıyorlar ki, tarifsiz! Bir başka İspanyol ekip, 12 yaşındaki bir kız çocuğu ve babasını altı saatlik uğraşın ardından enkazdan sağ çıkardı. Kız çocuğu ambulansa bindirilirken, ekibin yaşadığı sevinç inanılmaz.

Gaziantep'teki bir enkazda Türk ve İspanyol ekipleri birlikte bir kız çocuğunu canlı olarak enkazdan gün ışığına çıkarmaları. Gözlerimizi yaşartan başka bir kare. Enkazlar da canlı arayan İspanyol Bomberos GIRECAN adlı kurtarma ekibi, Twitter hesabından bir pide fotoğrafıyla sıra dışı bir mesaj paylaştı. İşte bu kare beni duygulandıran kare oldu.

Deprem bölgesinde başlarına gelenleri bir bir sıralayan ekip, "Bu yiyecekleri ulaştırmamız için bizi yolda tam manasıyla durdurdular. Kahvaltı veya tatlı ücretlerini ödememize izin vermiyorlar. Tüm insanlar acil yardım ekiplerine dönüştü. Unutma, hikayedeki asıl kahraman onlar. Biz sadece sizin umut kaynağınızız" diye yazdı.

Ya işte böyle. Elin oğlu bizim milletimizi nasıl anlatmış değerini nasıl bilmiş değil mi? Hakikaten biz Atatürk’ün dediği gibi NECİP BİR MİLLETİZ. Bizim gerçek yüzümüzü biz değil ancak elin adımı görüyor.

Bu da bize bu acıların içinde KAPAK olur ve aklımızı başımıza getirir inşallah.

AHMET HAKAN HAKLI!

Dün Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan’ın köşesini okudum. Yerden göğe kadar hak verdim. Hatta aynı tespitleri “Ben niye yapmadım” diye hayıflandım. Ahmet Hakan, ASRIN FELAKETİNİN oluşturduğu İKİ TİP İNSAN PORTRESİNİ ele almış köşesinde. BİRİNCİ TİP’i, “Hiçbir işe yaramayan tweet’ler atıp zerre kadar faydası olmayan, İKİN TİP’i ise, “Bölgeye bir tanecik atkı, eldiven göndermek için çırpınan” olarak.

Yazısının içinde daha bir çok benzetme ve karşılaştırma yapmış Ahmet Hakan. Hak vermemek elde değil. Her satırına her kelimesine ve her cümlesine katılıyor altına imzamı atıyorum.Kaç gündür söylüyorum, yazıyorum; “Aman bir durun. Şimdi kavga atışma zamanı değil, BİRLİK VE BERABERLİK GÜNÜDÜR” diye. Ama o tipler maalesef bunu dinlemeyi bırakın resmen AZGIN BOĞALAR gibi saldırmaya devam ediyorlar.

Ya beyler, bayanlar, gençler. Allah aşkına yapmayın, etmeyin. Şu an bunların kavgasını yapacak zaman değil. Cenaze evinde miras kavgası yapılmaz, VAKUR olunur. Gelin bir süre bizde VAKUR olalım. Daha sonra , cenazeler ve enkazlar kaldırılıp normal yaşama dönünce HAYATIN RİNGİNE çıkıp bir birimize yumruk atalım, eteğimizdeki taşları dökelim.

Şimdi kavga değil birlik, dirlik ve ele ele verme tek yürek olması vaktidir. Şu fotoğrafa bakıp bir banın yaşadığı acıyı gözlerimizin önüne getirip bir kez daha düşünmekte fayda var.