HAYATIMIZDA NE SAHTE OLMADI Kİ?

Dün “Haberlere şöyle bir göz gezdireyim” dedim. Demez olsaydım! Hürriyet gazetesindeki habere göre bir de SAHTE MİMARIMIZ olmuş. Hem de Antalya’da. Hepimizin bildiği isim!

Antalya'da 42 yıldır mimarlık yapan, restorasyon çalışmalarında ve arkeolojik kazılarda görev alan Avni Tekinaslan’ın diplomasının sahte olduğu ihbar sonucu ortaya çıkmış.

Gazi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi 1980 yılı mezunu olarak tanıtan bu zatın diplomasının sahte olduğunu hem üniversite hem de Antalya Valiliği doğruluyor.

Zaten kendisi de bunları kabul etmiş. Yani bu adam hepimizi 42 yıldır KEKLEMİŞ! Hadi bizi geçtim de DEVLETİ keklemiş. Demek ki bu tür işlerde bir sıkıntı var.

Sözde mimar Tekinaslan, Kemer'deki Selçuklu Av Köşkü, Antalya Mevlevihanesi restorasyonu, Hıdırlık Kulesi'ndeki arkeolojik kazılarda göre yapmış bir isim.

Daha birkaç hafta önce ameliyatı bile giren sahte doktor şokunu yaşamış bir ülkeyiz. Sahte avukatlar, sahte öğretim üyeleri, sahte öğretmen, sahte hakim savcı gördük bizler.

Bu yaşananlara bakınca hayatımızda her şeyin sahte olduğunu bir kez daha gördüm. Oysaki ben çocukluğumda sadece paranın sahtesini duyardım. Hele gazeteci olunca iş değişti.

Bazı kalpazanlar sahte para basıp yakalandıklarında haber yapar olmuştum. Ama zaman değişti, Bugün görüyoruz ki her şeyimiz sahteye dönüşmüş durumda.

Makarayı biraz geriye sarınca bu sahtecilik furyası, nüfus arttıkça paradan sonra sahte gıda üretimi ile salgın haline düştü. Yani SAHTECİLİK hayatımıza virüs gibi girdi.

Tuzundan yağa, eten una ne ararsan sahte. Tabi hal böyle olunca sahte gıdalar ile beslenen toplumumuzda insanlarımızda sahteleşmiş durumda. İnanmayan etrafına alıcı gözle baksın.

Baktınız mı yalan mı? İnsanların gülmesi sahte, inancı sahte, yaşayışı sahte, sözü sahte. Vallahi benim korkum, bu kadar sahte insanın sonunda sahte bir toplum oluşturması.

Din, ahlak ve ibadet sahteleşti! Herkes gösteriş peşine düştü. Her şeyin sahte taklit olduğu bir zaman dilimizde mi yaşıyoruz? Sevginin ve aşkın bile sahtesi yaşanmakta. Her şeyimiz sahte.

Gülüşlerimiz, üzüntülerimiz, duygularımız, davranışlarımız, düşmanlığımız ve dostluğumuz bile sahte yahu. Bir tek gerçek var sanırım o da aldığımız nefes ve Allah.

Ama sevginin ve nefretin sahte olduğu bir ortamda zaten ne gerçek olabilir öyle değil mi?

İnanın tamamıyla sahte bir dünyada her şeyiyle sahte bir yaşam sürüyoruz. Kendi kendimizi

Kandırıyoruz aslında. Oysaki yazdıklarıma bakarsanız hayatımız sahte ve yalan olmuş.

Ben bunlara bakınca insan olarak utanıyorum ama elimden başka bir şey yok. Dostun bile sahteni görüp yaşamış biri olarak söyleyecek söz bulamıyorum yaşananlara.

Sevdiğim bir söz ile kapatayım bu konuyu, “Sahte dost sabun gibidir elini yüzünü temizler ayağını kaydırır.” Aman dikkat edin!

İNSANLIK ÖLMEMİŞ!

Yazımın ilk bölümünde hayatımızda her şeyin sahte olmaya başladığından bahsettim. Sel felaketinin yaşandığı Kumluca’da yaşanan bazı olaylar “İNSANLIK ÖLMEMİŞ” dedirtti.

Binlerce dönem tarım arazisi, binlerce araç, yüzlerce ev ve işyeri sel sularından etkilendi bu ilçede. Kumlucalı olan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mücahit Küçükyılmaz’da ilçede inceleme yaptı. Hemşehrilerinin sorun ve taleplerini dinledi, ilgililer ile paylaştı.

Küçükyılmaz bir de sosyal medya hesabından iki olayı kamuoyu paylaştı. Birinde, “Çarşı içinde dükkanındaki çamurları temizleyen bir esnafımıza “Zarar var mı?” diye sorduk. ‘Bende fazla yok ama komşumun dükkanı kötü halde’ diyerek bizi yandaki ayakkabıcıya yönlendirdi.” Diğerinde ise “Yine esnafımızdan bazıları kaymakamlığa gelip kendisine ön ödeme olarak verilen 10 bin TL desteği “Benden daha fazla ihtiyacı olan arkadaşlara verin” diye iade etmişler. Diyeceğim o ki, güzel örnekleri yayalım, bu ülkenin mayasına güvenelim ve bu asil milleti sevelim” ifadeleri yer alıyordu.

Şimdi bu iki paylaşımda yer alan insanları ve yaşadıkları felaketi ve yaptıkları naif davranışı gözünüzün önüne bir getirin. Sonra bir de sahte insanlıkları olanları!

Ne diyeyim, kendi yazdığım yazıda karamsar olmuş, içim kararmışken, Mücahit Küçükyılmaz’ın bu iki paylaşımı ve yaşananlar içimi biraz olsun ferahlattı.

Lafın kısası bana ülkemizde her şeyin sahtesi varken tek sahte olmayan samimi Anadolu insanının ÖLMEYEN İNSANLIĞI. İyi ki var böyle insanlar. Yoksa yandık vallahi.