HAYATIMIZA YÖN VEREN KAVRAMLAR

Hayırlı cumalar kardeşlerim. Allah’ın sevgili kulu olmak çok zor değil inanın. Sadece biz büyütürüz gözümüzde manevi sorumluluklarımızı. Mesele sağlam bir niyet ve güzel bir abdeste bakar. Güzel bir tövbe ve bir seccade yeter inanın bize, huzurunda huzur bulmak için.

Bugün bildiğimiz ahlaki kavramların biraz farklı yönleri üzerine karalayacağız bir şeyler İnşallah. Bildiğiniz üzere İslam esenlik dinidir kolaylık dinidir. Bize şahdamarımızdan yakın olan, bizi gören, duyan, bizi bizden çok seven Rahim olan Rabbimizi birlemek, sevmek sözünü dinlemek sorumluluklarımızı yapmak yeterlidir. İşte bu kadar kolaydır aslında.

Gelin bugün faziletler konusunu açalım biraz. İnsan yeryüzündeki en değerli mahluktur. Ahseni takvim suretinde yaratılmışken; insan küfürleri ve isyanları sebebiyle esfeli safiline bırakırız diyor Rabbimiz. İman edip salih amel işleyenler müstesna ve onlara “ kesilmeyecek bir ecir(mükafat) vardır” diyor Tin süresinde (4-6).

Bu dünyada insana verilen en üstün nimet akıldır. Nasıl ki elmas ile kömür arasında bir karbon vardır. İnsanında elmas mı kömür mü olduğunun ortaya çıkmasında “eylemlerimizdir farkı yaratan.” İşte fıtratımızda bulan istidatlarımızın çıkması için hayat imtihanına tabii tutuluruz.

Muhayyerlik(iki şeyden daha iyi olanı seçme) hakkımızı kullanarak kendi yol haritamızı kendimiz belirleriz. Burada da faziletleri ve reziletleri seçme arasında akıl devreye girer. Bildiğimiz kavramların biraz dışına çıkıp farklı bir bakış açısı ile ele alalım İnşallah!

Peki akıllı kimdir diyelim o zaman! Nefsini hesaba çeken ölümden sonrası için çalışan, ömrünü fani dünyaya heba etmeyen değil midir? Yoksa sırf dünya için çalışan didinen, toplayan mıdır sorarım size? Çalışkan deyince ne gelir aklımıza. Okulda evde ofiste yada mutfakta güzel işler başaran mı?

Hayır değil. Belli olan ömür sermayesini iktisat edip, dünya ve ahiret işlerinde “dengesini kurandır.” Ya tembel kimdir? Bütün dünyayı onun için yaratan donatan ihtiyaçlarını gideren Rabbine, teşekkür etmeyen değil midir? Manevi yönlerimizdeki boşlukları dolduracak  olan kelimeleri tekrar düşünelim biraz.

Kıskanç, cesur, güçlü zengin-fakir vb. olanları. Kıskanç kimdir diyelim evvela! Diğerinin iyiliğini istemeyen. Bu konuda kendimizi ölçmek çok kolay aslında. Başkalarının iyiliğini ne kadar istiyoruz acaba! Cesur-güçlü kimdir dediğimizde, aklımıza pazulu iri-yarı, tuttuğunu koparan insanlar mı gelir!

Yoksa hiçbir baskı altında kalmayıp doğruyu Hakkı haklıyı  en güzel şekilde koruyan gözetende gelir mi? Efendimiz sav. bir hadisi şerifte: Güçlü kişi, güreş minderinde hasmını yenen değil, öfke anında nefsini yenendir diyor, ne güzel söylemiş.

Dürüst kimdir dediğimizde, sözünde ve muamelesinde hile yapmayan aldatmayan. Müsrif ise, ihtiyacından fazla olan her şeyle zehirlenen değil midir? Peki ya cömert… Yaptığı her işi başkaları için, desinler için mi yapan. Değil “sırf” Allah rızası için yapandır!

Zengin kimdir? Ebedi mülkün sahibinin Allah olduğunu bilip, Onun fazlından yüceliğinden verdiği malı, karzı-hasen(güzel bir borç )olduğunu bilerek, fakir-muhtaç olanı gözeterek  tekrar O’nun yolunda harcamak değil midir? Fakir ise, Allah’ın ilk emri olan “oku” ayetini dikkate almayıp, ömrü boyunca bir kere olsun dahi Kuran’ı okumayan araştırmayan yaşamayandır!

Müflis (iflas eden)ise, kaşık kaşık topladığı iyilikleri, rutin gıybet ederek, kul hakkına özen göstermeyerek, kendi eliyle kendini ateşini hazırlayandır! Cimri kimdir dediğimizde, selam vermeyen güzel söz söyleyemeyen, hal-hatır gözetmeyendir!

Temiz ise, bedenini ve ruhunu kirleten maddi ve manevi her türlü dünyalıktan(tüli-emel) uzak durmayı başaran ve abdestli gezendir! Peki ya mütevazi olmak! Zor  iş değil mi zamanımızda? Allah’ın  yarattığını, din-dil-ırk ayırt etmeden, taraf tutmadan her canlıya merhamet ve muhabbetle eşit davranmak!

Olgun kimdir dediğimizde, nefsini bilip(ona uymayan)hesaba çekileceğini unutmayan, haddini bilen. Hünerli ise, namazlarına ibadetlerine itina gösterendir! “Sultan”ne güzel kelime, konuştuğunda inci gibi kelimeleri dizen, susacağı yeri konuşacağı yeri bilen, diline  sahip çıkan!

Mutlu kimdir deyip bitirelim o zaman. İmtihanda olduğunu  bilip, eşiyle işiyle çocuğuyla varlığıyla ve yokluğuyla yaşadığı her şeyde Rabbinden gelene razı olmaya çalışandır! Büyük hüner aslında! Aynı zamanda şikayet etmeden, şükreden, teşekkür eden kanaat edendir! Yani bahtiyâr olan ( bahtı ile barışık olan)dır!

TÖVBE EDEN KURTULUR

İşte kardeşler biraz faziletlerden bahsettik bilgimizce. Evet İslam esenlik(barış) dinidir dedik. İnsan yaşadıklarına rıza gösterip hamd edip, ardından halini düzeltirse, “tövbe ederse” hiç kuşkusuz Allah, çok merhametli ve çok affedicidir... O yüzden nefsini bilen onu tanıyan, mücadele eden kurtulur. Çünkü nefsini bilen haddini, haddini bilen Rabbini bilir. Sürçi lisan ettiysem affola!

Selametle kalın! Muhsine bir kul...