Hayalet ağrı hastalığı erkeklere göre kadınlarda 10 kat fazla görülüyor
Algolog Prof. Dr. Emine Nur Tozan, halk arasında “hayalet ağrı hastalığı” olarak adlandırılan fibromiyaljinin diyabet gibi ya da radyolojik görüntülemelerle belirlenebilen hastalıklar gibi net bir biyokimyasal tetkiki olmadığını söyledi.
Algoloji (Ağrı) Uzmanı Prof. Dr. Emine Nur Tozan, ilk kez
1990 yılında tarif edilen fibromiyalji sendromu hakkında bilgi vererek, tedavi
seçeneklerini anlattı. Prof. Dr. Tozan, fibromiyaljinin yaygın ve simetrik
boyun, omuz, sırt, kol, bel, bacak ağrıları olmak üzere özellikle sabahları
vücutta tutukluk, yorgunluk gibi yakınmalarla seyreden yumuşak dokunun
romatizması olarak da tanımlanabilen bir sendrom olduğunu kaydetti.
Tozan,
“Kronik baş ağrısı, depresyon, anksiyete, çene eklemi bozuklukları, huzursuz
bacak sendromu, kabızlık, uykusuzluk, yorgunluk ve tükenmişlik belirtileri ile
beraber olabilir. Halk arasındaki adı hayalet ağrı hastalığıdır. Bu sendromun
en önemli özelliği karışabilecek diğer hastalıklardan ayırıcı tanısının çok net
yapılması gerekir. Nedeni hastanın çocukluk, ergenlik, gençlik, evlilik, sosyal
hayatındaki fiziksel ya da psişik travmaların santral sinir sistemi,
nöroendokrin ve otonomik sinir sistemi ve en önemlisi kas-iskelet sinir sistemi
arasındaki dengenin bozulmasıdır” diye konuştu.
HASTALIĞIN NEDENLERİ
NELER?
Fibromiyaljinin tanı kriterlerinin 2011-2019 yılları
arasında belirlendiğini, diyabet (şeker) hastalığı gibi ya da görüntüleme
yöntemleri ile belirlenebilen diğer hastalıklar gibi net bir biyokimyasal
tetkikinin bulunmadığını ifade eden Prof. Dr. Tozan, hastanın hikayesi ve
özgeçmişinin tecrübeli hekimlerin tanıyı koyması için yeterli olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Tozan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Diğer hastalıklardan ayırıcı tanısı için kan testleri ve
etkilenmiş ilgili anatomik bölgelerin görüntüleme tetkikleri istenmelidir.
Özellikle romatizmal hastalıklar, metabolik hastalıklar, kas-iskelet sisteminin
diğer hastalıkları ile kesin ayırıcı tanısının yapılması gerekir. Fibromiyalji
tanısını doğrulamak için gelişmiş tanı araçları kullanmak, tedavi planını
kişinin özel ihtiyaçlarına göre uyarlanmasını sağlar. 3 aydan daha uzun süren
vücutta yaygın ağrı ve 18 hassas noktanın üzerine bastırmakla aşırı
hassasiyetin meydana gelişi fibromiyalji tanısının olmazsa olmaz ilk şartıdır.
Fibromiyaljide sık rastlanılan tanılardan en az 3’ü ve eşlik eden diğer tanılardan
herhangi birinin birlikte bulunması tanıyı destekleyecektir. Sabah dinlenemeden
uyanmak, boyun, sırt ve belde sertlik ve tutuklukla uyanmak, depresif ve mutsuz
uyanmak, aşırı diş sıkmaya bağlı çene kasları, şakaklardaki kaslarda ve başta
ağrı ile uyanmak, gün içinde baş ağrısı, kabızlık ve sindirim bozukluğu
yaşamak, gece süresince ya da gün içinde çalışma saatlerinde huzursuz bacağın
olması, sisli beyin, basit unutkanlıklar, sindirim problemleri, aşırı yemek
isteği ya da iştahsızlık, aşırı üşüme, çok terleme, panik atak, anksiyete,
depresyon, iş, eş, sosyal ve ailevi hayatta ilişki problemleri, görme
problemleri gibi birbirleri ile ilgili birçok semptom bu hastalığın belirteci
olabilir."
Algoloji Uzmanı Prof. Dr. Tozan, fibromiyaljinin 20-40 yaş
arası özellikle masa başı çalışanlarda, kadınlarda erkeklere kıyasla 10 kat
daha fazla görüldüğünü söyledi. Tozan, titiz, mükemmeliyetçi, kuralcı ve
obsesif kişilik özelliklerinde olanların bu hastalığa daha fazla aday olduğunu
ifade etti. Fibromiyalji tedavisinin multidisipliner yaklaşım gerektirdiğini
vurgulayan Prof. Dr. Tozan, medikal tedavide nöropatik ağrı kesiciler, bazı
vitaminler v.s ile ilaç dışında ise yürüme, plates, yoga, alkol, aşırı şekerli
ve işlenmiş gıdalardan uzak sağlıklı beslenme modelinin önerilebileceğini
kaydetti. Fibromiyalji tedavisinde enjeksiyon, radyofrekans gibi algoloji
biliminin uyguladığı girişimsel yöntemlerin önemli bir yeri olduğunu belirten
Tozan, sözlerini şöyle tamamladı:
“Algoloji bilimi bu hastalığın tanısını, ayırıcı tanısını,
kök nedenlerini araştırıp, bu süreçteki yaşam kalitesini bozan ve ağrıya sebep
olan anatomik yapı bozukluklarını tedavi eder. Bilimsel olarak netleşmiş tedavi
kuralları yoktur. Bu yüzden hastalarımız sürecin uzun sürmesi, istedikleri
hızda hastalığın tedavi edilememesi nedeni ile çok doktor gezerler ve başlanan
her tedaviyi yarım bırakabilirler. Sonuçta da ‘tedavisi olmayan bir hastalıkla
yaşamayı öğrenmek gibi’ bir kanı ile yaşantıdan elini ayağını çekerler.
Fibromiyaljinin tedavisi vardır, sadece sabır ve zaman ister.
Her hastanın
tedavisi, pozitif bilimin kuralları ile ama kişiye özel planlanmalıdır. Son
yapılan araştırmalara göre fibromyaljide kasların oksijen alımı ve oksijeni
kullanma fizyolojileri bozuluyor. İşte bu yüzden fibromiyalji tedavisinin
birinci basamağı ‘hareket’ oluyor ama hastalarımız 'Hocam ağrım var,
yürüyemiyorum' diyor. Ama bilmiyorlar ki ağrısa da yürümeleri ve hareket
etmeleri gerekiyor.”
İHA