Hava kirliliği sigaraya benzer şekilde kanser riskini artırıyor
Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği Tütün Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Nazmi Bilir, doğal ve beşeri faktörler sonucu havaya karışan partiküllerin solunum yolları aracılığıyla insan vücuduna girmesinin kanser riskini artırdığını, bu nedenle sigara içmeyen kişilerde akciğer kanseri görülebildiğini söyledi.
Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) verilerine göre, her yıl 6,7
milyon erken ölümün nedeni, dış mekan ve ev ortamındaki hava kirliliği olarak
gösteriliyor. Dış mekan kirliliğinin 2019'da 4,2 milyon erken ölüme neden
olduğu tahmin edilirken, bu ölümlerin yaklaşık yüzde 89'u Güneydoğu Asya ve
Batı Pasifik'teki düşük ve orta gelirli ülkelerde meydana geliyor.
İsviçre merkezli hava kalitesi teknolojisi şirketi IQAir,
134 ülke ve bölgedeki 7 bin 812 noktada bulunan 30 binden fazla hava kalitesi
izleme istasyonundan elde ettiği veriler ışığında 2023 Dünya Hava Kalitesi
Raporu'nu açıkladı. DSÖ standartlarına göre, hava kirliliğine yol açan 2,5
mikrondan küçük parçacık miktarını gösteren PM2,5 yoğunluğunun metreküp başına
en fazla 5 birim olması gerekirken, 2023'te 134 ülke ve bölgeden 124'ünde bu
sınır aşıldı.
Rapora göre, DSÖ'nün kılavuz değerini 15 kat geçerek 79,9
birimle en yüksek PM2,5 yoğunluğuna ulaşan Bangladeş, havası en kirli ülke
olurken, bu ülkeyi 73,7 birimle Pakistan, 54,4 birimle Hindistan, 49 birimle
Tacikistan ve 46,6 birimle Burkina Faso takip etti. Türkiye listede 20,3 birim
PM2,5 yoğunluğu ile 44. sırada yer aldı.
Dünya genelinde veri paylaşımı yapan 134 ülke ve bölgeden
yalnızca 10'u DSÖ'nün yıllık PM2,5 kılavuz değerini aşmadı. Fransız Polinezyası
3,2 birim PM2,5 yoğunluğu ile havası en temiz bölge olarak kayıtlara geçerken,
Mauritius 3,5, İzlanda 4, Grenada 4,1, Bermuda 4,1, Yeni Zelanda 4,3,
Avustralya 4,5, Porto Riko 4,5, Estonya 4,7 ve Finlandiya 4,9 birimle DSÖ'nün
belirlediği sınırı aşmayan ülkeler arasında bulunuyor.
"2,5 MİKRON BOYUTUNDAKİ
PARTİKÜLLER AKCİĞERE ULAŞABİLİYOR"
Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD) Tütün Çalışma
Grubu Üyesi Prof. Dr. Nazmi Bilir, 10 mikron boyutundaki partiküllerin solunum
yollarında daha üst kademelere yerleştiğini, daha küçük olan 2,5 mikron
boyutundaki partiküllerin ise solunum yollarında daha uç noktalara ilerleyerek
akciğere kadar ulaşabildiğini ve kansere neden olabildiğini söyledi:
"Hava kirliliği, partikül kirliliği tahriş etkisi yapar
ve bunun sonucunda da orada enfeksiyonların yerleşmesi kolaylaşır. Zaten var
olan enfeksiyon ya da zaten var olan bir akciğer hastalığı mesela astımlı
kişilerde astım atağının alevlenmesine veya astımın atak haline gelmesine yol
açabilir. Herhangi bir rahatsızlığı olmayan kişiler de eğer bu kirli havayı
solumaya uzun zaman devam ederlerse irritan etkiye bağlı bu tür sorunlar
yaşayabilir."
Kirli hava denildiğinde akla sadece partiküllerin değil
karbondioksit, karbonmonoksit, azot oksit, sülfür oksit gibi fosil yakıtların
bileşiğinde bulunan maddelerin de gelmesi gerektiğini ifade eden Bilir, bu
maddelerin yanma esnasında oksijenle birleşerek havaya karışması sonucu solunum
yolları aracılığıyla kalp ve solunum yolu hastalıklarına neden olabileceği
uyarısında bulundu.
"HAVA KİRLİLİĞİ,
BEYİNDEN TUTUN MESANEYE KADAR, MİDE, BAĞIRSAK SİSTEMLERİNDE KANSERE NEDEN
OLABİLİR"
Hidrokarbon bileşiği olan partiküllerin, Uluslararası Kanser
Araştırma Ajansı (IARC) tarafından kanserojen maddeler olarak tanımlandığı
bilgisini paylaşan Bilir, şöyle devam etti:
"Bu partiküllerin etkisiyle en çok solunum yollarında
yani gırtlakta, boğazda ve akciğerde kanserler meydana gelebilir. Bu
partiküllerin vücudun başka organlarına yayılma olasılığı da vardır dolayısıyla
hava kirliliği, beyinden tutun mesaneye kadar, mide, bağırsak sistemlerinde
kansere neden olabilir. Genel anlamda hava kirliliğinin önlenmesi de kanser
kontrolünde önemli bir husustur. Akciğer kanseri oluşumunda bireysel davranış
olarak sigara içilmesi en büyük etkendir ama sigara içmeyen kişiler de akciğer
kanseri olabiliyor. Onlarda da atmosferik hava kirliliğinin etkisi
olabilir."
"VATANDAŞLAR
KİRLİ HAVA SOLUMAK ZORUNDA KALIYOR"
Hava kirliliğine karşı alınabilecek önlemler konusunda
vatandaşların sınırlı imkanlara sahip olduğu değerlendirmesinde bulunan Bilir,
kirli havayı süzen ve filtreleyen maskelerin 24 saat kullanılabilir olmaması
nedeniyle vatandaşların kirli havayı solumak zorunda kaldığını belirtti.
Hava kirliliğini azaltma konusunda vatandaşlardan ziyade
kamuya, hükümete ve sanayi kuruluşlarına yükümlülükler düştüğünü vurgulayan Bilir,
sözlerini şöyle tamamladı:
"Pratik olarak fosil yakıtları kullanmayalım
diyebiliriz ama kullanmak da zorundayız, en azından bugün için. Belki bundan
yıllar sonra fosil yakıtlar kullanımdan kalkabilir. Kullanırken biraz daha
tasarruflu şekilde davranabiliriz. Mesela toplu taşımaya öncelik vermek, yakın
mesafeleri yürümek, bisiklet kullanmak gerekiyor. Elektrikli araçlar bir çözüm
olabilir mi? En azından fosil yakıt kullanmadığı için hava kirliliğine neden
olmaz ama elektrik üretimi bu sefer gündeme gelecek. Elektrik üretimi için de örneğin
termik santrallerde fosil yakıt kullanılıyor. Bu tesislerin bacalarına filtre
takmak suretiyle hava kirliliğine yol açmalarının önüne geçilebilir."
AA