HASAN'IN OĞULLARI BAŞARDI!

3 Eylül 1987 tarihinde Elmalı'nın Akçay Mahallesi'nde ikiz kardeşi Turan ile dünyaya merhaba diyen İsmail Balaban'ın, maddi olanaksızlıklar yüzünden okulu bırakmasından Kırkpınar Başpehlivanlığına uzanan inanılmaz yaşan hikayesi adeta hayat dersi veriyor

Yevmiye ile çalışan çiftçi bir ailenin 4 çocuğundan birisi olan İsmail Balaban, ikiz kardeşi Turan Balaban ile birlikte olanaksızları bir bir yenip, müthiş bir başarı hikayesine imza atıyor. Güreşle tanışmalarını, "şans eseri" olarak nitelendiren altın kemerli pehlivan, "Maddi olanaklarımız olmadığı için liseye gidemedik. 17-18 yaşına kadar çiftçilik yaptık. Köyümüzde güreşen birkaç kişi vardı, bize 'siz de güreşin' dediler. Biz de hevesle lisans çıkardık. İkinci katıldığımız turnuvada ikizimle beraber finale yükseldik. Kimse bizi tanımıyordu. Rakipleri yendik ve herkes şaşırdı. Finali de Turan kazanarak şampiyon olmuştu" diyerek güreşe adım attıkları yılları özetliyor.

GÜREŞİ KURTULUŞ OLARAK GÖRDÜLER

Hiçbir teknik bilmeden yerel turnuvalarda başarı sağlayan ikili, o dönemde Antalya'da güreş antrenörlüğü yapan Ziya Atalan'ın dikkatini çekiyor. "Burada istediğiniz düzeye ulaşamazsınız, gelin sizi Antalya'ya götüreyim" teklifini geri çevirmeyen Balaban kardeşler, yoksulluktan kurtuluş olarak gördükleri güreşe dört elle sarılıyor.

Antalya'ya geldiklerinde 19 yaşında olan ikiz kardeşler, ilk kez 2006 yılında, yani İsmail Balaban'ın Kırkpınar'da altın kemeri kuşanmasından sadece 7 yıl önce düzenli olarak antrenmanlara başlıyor.

"SİZDEN OLMAZ DEDİLER"

Birçok güreş otoritesi tarafından, "Sizden olmaz" yorumlarına kardeşiyle birlikte kulak tıkayan İsmail Balaban, "Biz ikizimle beraber iddialıydık. Disiplinli bir çalışma başlattık. Rakiplerimizin gerisinde olduğumuz için onlar 5 kilometre koşuyorsa, biz 10 kilometre koşuyorduk. Daha çok çalışıyorduk. Yavaş yavaş da dereceler elde etmeye başladık" sözlerine yer veriyor.

"TEK BAŞIMA OLSAYDIM PES EDEBİLİRDİM"

İkizi Turan Balaban ile bir birine destek olarak başarı merdivenlerini teker teker atlayan İsmail, "Bir birimize hep destek olduk. Tek başıma olsaydım belki pes edip gidecektim. Bir birimizle hep inatlaştık. Rakip olduk. Bunun çok büyük katkısı oldu. Bu işe başladığımızda ikiz başpehlivanlar olarak tarihe geçmek istiyorduk. Basamakları yavaş yavaş tırmandık. İkizim benden 3-4 yıl sonra Kırkpınar'da başpehlivan kategorisine çıktı. İkiz başpehlivanlar olarak hayalimizi de gerçekleştirmiş olduk. Tarihe adımızı yazdırdık. Şimdi de hedefimiz Kırkpınar'da final oynamak" diyerek rakiplerine meydan okuyor.

2006 YILINDA HOCASINI KAYBETTİ

2006'nın Kasım ayında kendilerini Antalya'ya getiren Ziya Atalan'ı kaybeden Balaban kardeşler, yola oğul Ufuk Atalan ile devam ediyor. 2008 yılında Konyaaltı Belediyesi'nin sporcusu olarak Ufuk Atalan ile birlikte devam ettikleri yolculukta 2013 yılında ilk kez Kırkpınar'da kıspet giyen İsmail Balaban, o dönemde kendileri için, "Hasan'ın oğlanlarından güreşçi olmaz" dediklerini belirtiyor.

Bu eleştirilerle daha da kamçılanan İsmail Balaban, "Hasan'ın oğlanları olarak köyden çıktık, 'Pes ettiler geri döndüler' dedirtmek istemedik. İlk kez katıldığım Kırkpınar'da başpehlivanlık kategorisinde birinci oldum. Pek çok kişi bunu benden beklemiyordu. 'İsmail kimi yenecek ki?' gibi sözler söylendi. Biz bunları duymazdan geldik. Birinci olduktan sonra, 'İsmail'in ilk yılıydı, ikinci yılda onu çözerler. Bir şey yapamaz' dediler. Bir sonraki yıl da finale kadar geldim. Kurada çok zorlu rakiplerle karşılaştım. Finalde kıspeti giyip çayıra zor çıkmıştım ve kaybettim. İki yıl üst üste finalde mücadele etmek, tesadüfi bir başarımın olmadığını gösterdi ve inanmayanları susturdum" diyor.

BURUK ŞAMPİYONLUK

2013 yılında finali kazanan Ali Gürbüz'ün dopingli çıkması gerekçesiyle altın kemeri sonradan elde ederek buruk bir sevinç yaşayan İsmail Balaban, "Her pehlivanın hayali, Sarayiçi'nde kemeri kuşanıp halkı selamlamaktır. 2013 yılında bunu gerçekleştiremedim ama 2017'de başardım. Bileğim hakkıyla birinciliği aldım. Anlatılmaz bir duyguydu. 'Başaramazsın' diyen insanlara rağmen bunu yapmak paha biçilemez" diyerek duygularını paylaşıyor.

EĞİTİM HAYATINA DÖNDÜLER

Yağlı güreşteki hızlı yükselişin yanında içlerinde ukte olarak kalan eğitim hayatına da devam eden Balaban kardeşlerden İsmail, "Antalya'ya geldiğimizde açık öğretimden liseyi okumaya başladık. Daha sonra ikizim Akdeniz Üniversitesi'ni, ben de Aydın Adnan Menderes Üniversitesi'ni bitirdik. Geçtiğimiz aylarda da Trakya Üniversitesi'nde yüksek lisans eğitimizi tamamladık. Hedefimiz; doktoraya devam edip, üniversitede akademisyen olmak istiyoruz. İnsan her zaman kendisini yenilemeli ve geliştirmeli. Köyden geldiğimizde oturup kalkmasını, konuşmasını bilmiyorduk, kendimizi ifade edemiyorduk. Sosyal çevreyle iletişimimiz yoktu. Kendimizi geliştirmenin gerekli olduğunu düşündük" diye söylüyor.

MİNDERDE İKİ MADALYA

Üniversite yıllarında minder güreşinde de boy gösteren İsmail Balaban, "Üniversiteler arasında 96 kilo serbestte ve 130 kilo grekoromende birinciliğim var. Fizik yapısı olarak mindere daha yatkınız. Küçük yaşta başlamış olsak yurtdışında ülkemizi başarıyla temsil edebilirdik" diye ifade ediyor.

"VİRÜS SADECE GÜREŞTE Mİ BULAŞIYOR?"

Pandemi gerekçesiyle güreş müsabakalarına izin verilmemesinin doğru bir karar olmadığı düşüncesine sahip olan ismail Balaban, "Belli tedbirler alınarak yağlı güreşler yapılmalıydı. Birçok şey yapıldı. Diskolar, barlar, diğer branşlar açıldı. Bunlardan korona bulaşmıyor da sadece güreşten mi bulaşıyor? Güreş, Türk'ün öz sporudur. Buna daha fazla sahip çıkmalıyız. Bu sene güreşler yapılmalıydı. İnşallah önümüzdeki sezon kaldığımız yerden devam ederiz" sözleriyle güreşe olan hasretini dile getiriyor.Lakabım sarı fırtına. Sarışın ve hızlı olduğum için çocukluğumdan bu yana bu lakabı kullanıyorlar. Güreşe başladığımızda antrenörüm bu lakabı koydu."Hasan'ın oğlanlarından güreşçi olmaz" dediler. "Güreşi bırakın sanayiye gidin bir zanaat öğrenin" dediler. İkizim Turan, benden 3-4 yıl sonra Kırkpınar'da başpehlivanlık kategorisine yükseldi. Hayalimizi de gerçekleştirmiş olduk. Tarihe adımızı yazdırdık. Şimdi hedefimizde final oynamak var.

Koray GEÇGEL