HALKLARIN KARDEŞLİĞİ

Burdur’un Ağlasun ilçesi yakınlarında “Sagalassos” diye bir antik kent var. İlk yerleşim izleri milattan önce 4 bin 200 yılına kadar uzanan Sagalassos, Ağlasun ilçesine 7 km mesafede bulunuyor. Roma İmparatorluğu’nun en ihtişamlı dönemlerine ev sahipliği yapan kent, ünlü Antoninler Çeşmesi ve görkemli heykeltıraşlık yapıtlarıyla tanınıyor.

***

UNESCO Dünya Mirası geçici listesinde yer alan Sagalossos’ta, 1989 yılından beri Belçikalılar’ın başkanlığında arkeolojik kazı yapılıyor. 1999 yılında yapılan kazılarda antik kentin mezarlığında bulunan iskeletler ile yerel halkın yani Ağlasunlular arasında akrabalık saptandığı iddia edilmişti.  Sagaloslulara ait iskeletlerden alınan DNA örnekleriyle Ağlasunlu kazı işçilerinden alınan örneklerin uyumlu olduğu ileri sürülmüştü.

***

Bununla Anadolu'ya gelen Türklerin; Rumlar ve Ermenilerin yanında yerel halkla da kaynaşmış olduğuna ilişkin tezler de güçlenmiş oluyordu.   Ama Sagalaslularla Ağlasunlular akraba değilmiş. Bundan 10 yıl önce Antalya Kaleiçi’ndeki Suna -İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü’nde, (AKMED) “Sagalassos Antalya’ya Geliyor” başlıklı bir etkinlik düzenlenmişti.

***


Sagalassos Antik Kenti’ndeki kazılara başkanlık eden Leuven Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Jeroen Poblome etkinlik kapsamında AKMED Konferans Salonunda “Antik Sagalassos Halkı Nasıl Yaşıyordu?” konulu bir konferans vermişti. Konferansı izlemeye gelenlerin arasında dönemin Burdur Valisi Hasan Kürklü ile Belçika’nın Ankara Büyükelçisi Marj Trenteseau da vardı.

***

Ancak Belçikalı kazı başkanı Prof. Dr. Jeroen Poblome, konferansta yaptığı konuşmada Sagalassoslularla bugünkü Ağlasunlular arasında kan bağı olduğuna ilişkin iddiaların doğru olmadığını söylemişti. Yani Ağlasunlularla Sagalassoslular arasında akrabalık yokmuş. Arkeologlara “Mezarcı” denir ya. Birçok bilgiye mezarlıklardaki buluntulardan ulaşılır. O nedenle arkeologlar ve antropologlar mezarlıklarla yakından ilgilenir.

***

O toplantıda benim de en çok dikkatimi çeken konu antik kentteki mezarlıkla ilgili anlatılanlardı. Prof. Dr. Jeroen Poblome, Sagalassos’ta zenginlerle yoksulların mezarlıklarının da farklı olduğunu belirterek, “Elitlerin mezarlıkları ayrı. Güneyde zenginlerin mezarları var. Ana yola yakın yere zenginlerin mezarları gömülüyor. Fakirlerin mezarı ise kuzeyde.  Sagalassos’ta bir de toplu mezarlar bulduk. 18-19 mezar açıldı burada. Bu insanlar birlikte gömülmüşler ama aralarında aile bağı yok.  Bu mezarlarda ayrıca iri fare kemikleri de bulduk” demişti. 

***


Yani paran varsa mezarın da güneş görüyor. Yola bakıyor. Kışın sıcak, yazın serin olan evler misali.  Zenginle fakirleri ayırmışlar. Kimin kimsen yoksa;  fare leşleriyle birlikte aynı yere gömülüyorsun. Sagalassos’ta öyle yapmışlar. Mezarlıkta bile sosyal rekabet var.  Milattan sonra 120 yılına ait bu mezarların hikayesi böyle. Toprak ana herkesi kabul ediyor. Kimseyi reddetmiyor. İyisiyle kötüsüyle.

***

Ben öldükten sonra toprak olmaktansa başka bedenlere hayat vermeyi tercih ederim. Hatta tüm vücudumun kadavra olarak bilimsel araştırmalarda da kullanılmasını da isterim. Bunu yakınlarıma da söyledim. Organlarımın bağışlanmasını vasiyet ettim.

***

Çünkü organ bağışının hayat kurtardığını biliyorum. Halkların kardeşliği budur. Bir organ bağışlarsın varlığından hiç haberdar bile olmadığın birini yaşama kavuşturursun. Can verirsin.