HAÇLI BU KEZ UEFA’DA GÖRÜNDÜ

Bozkurt işareti Türkiye gündeminde hatta Avrupa kamuoyunda hiç bu kadar konuşulmamıştı. Avrupa kupasının çeyrek final müsabakalarının son maçı Türkiye-Avusturya karşılaşması. 1-1’lik beraberlikle devam eden maçta ilk golümüzü atan Merih Demiral bir kafa golüyle skoru 2-1 yaptı. Sevincini de bozkurt işaretiyle gösterdi. İşte ne olduysa bu sevinç gösterisinden sonra olanlar oldu. Alman makamları, UEFA temsilcileri hıncını çıkaracak bahaneyi buldu. Sen misin bozkurt işareti yapan?

***

Alman İçişleri Bakanından, aşırı sağcı Türklerin ırkçı sembollerinin stadyumlarımızda yeri yok, diye açıklama ve UEFA’nın, Merih’e ceza vermek için kolları sıvaması.

***

Yıldırım hızıyla futbolcumuzun savunması istendi ve yine aynı hızla ceza yapıştırıldı. İki maç men cezası… Oysa aynı UEFA yine Euro 2024’te İngiltere- Slovakya müsabakasında attığı golden sonra Slovakya taraftarlarının bulunduğu tribüne doğru yaptığı ayıp hareketi dolayısıyla İngiliz futbolcu Bellingham’a 30 bin Euro para ve bir maç ertelemeli men cezası verdi. Ertelemeli men cezası, bir yıl içinde İngiltere millî takımının istediği herhangi bir maçta futbolcunun oynatılmaması demek.

***

Çifte standardın daniskası… Önümüzde futbol tarihimizin en önemli maçlarından en az biri vardı ve UEFA tarafından verilen ceza Merih’in Hollanda maçında oynatılmaması, yarı finale yükselmemiz hâlinde ise bu maçta da oynatılmaması demekti. Merih’e verilen cezanın gerekçesi de “… Spor etkinliklerinde sportif olmayan nitelikteki davranışlar sergilediği, futbol sporunun itibarını zedelediği ve genel davranış ilkelerine aykırı davrandığı…”

***

UEFA’nın gerekçesiyle Bellingham’ın ve Merih’in davranışlarını karşılaştırmaya gerek bile yok. Birinin davranışının rakip takım ülke taraftarına karşı, diğerinin sevincini göstermek maksadıyla yapıldığı ise gün gibi ortada. İngiliz futbolcuya verilen ceza ile Merih’e verilen ceza arasındaki farkta aklın, mantığın, adaletin yerinde yeller estiğini söylemeye gerek mi var sanki?

***

Peki, bu çarpık durum nasıl izah edilebilir? Bence bu bir Haçlı zihniyeti. Kendisinden olmayanı sevmeme hatta düşman olma güdüsünün tezahürü. Çekya maçında zaten neredeyse sarı kart görmeyen futbolcumuz kalmadı Rumen hakem sayesinde. Futbolcularımız yapacakları bir hatalı hareketle sonraki maçta oynayamama kaygısıyla Avusturya maçını iki kazayla atlattı ama bu çekingenlik Hollanda ve olası diğer maçlarda da devam edecekti. Takımın âdeta kolunu kanadını kıran bu kararları Haçlı zihniyetinden başka neyle izah edebiliriz ki?

***

Bosna savaşı sırasında ırkçı Sırp çetelerinin katlettiği Müslüman ailelerin serçe ve yüzük parmaklarının kesilmesinin zafer simgesi: Çetnik selamı. Avrupa Şampiyonası eleme müsabakalarında, FİFA’nın düzenlediği Dünya Şampiyonası müsabakalarında, Sırp futbolcuların attıkları gollerden sonra yaptıkları çetnik selamları ya görmezden gelindi ya da küçük para cezalarıyla geçiştirildi.

***

Dahası da var…

Garabetler silsilesi:

Alman gazetesi BILD, henüz Merih’in savunması verilmemişken manşetten verdiği haberle Merih’in iki maç ceza aldığını yazdı. 

Biri daha…

Merih’le ilgili soruşturmayı yapan müfettiş İsviçreli, cezayı veren UEFA yetkililerinin biri Avusturyalı biri de Hollandalı. Çeyrek final maçımız da Hollanda’yla…

***

Ziya Paşa ne güzel söylemişsin, yine yeri geldi:

“Kadı ola davacı ve muhzır (mübaşir) dahi şahit

  Ol mahkemenin hükmüne derler mi adalet”

***

UEFA, Hollanda mağlubiyetimizden sonra acaba aynı kararı verir miydi düşünmek lazım. Çelmelerle final yolculuğuna devam eden millî takımımız mağlup olmasına rağmen Türk milletinin ve aklıselim herkesin gönlünde galip diye düşünüyorum.

Teşekkürler ay yıldızlı gençler…