GÜLÜMSEYEN KALP

Güzel insanlar kalbindeki imanın işareti olarak din kardeşine gülümseyerek selam verip onların seviyesine iner ve dertlerini dinler. Onlara ellerinden gelen yardımlarını esirgemez. Dünyayı kendinden ibaret saymayıp menfaat gütmeden başkalarının yüzünün gülümsemesi için adeta çırpınır. 

Bazıları da karakter ve kabiliyetlerini göstermek için çeşitli bahanelerle etrafına ve komşularına kin besler, hasetlenir. Onların başarılarını çekemez ve onlara düşmanca davranır.

Onlara karşı hiçbir zaman insanca ve İslam’ca düşünmez. Kalbindeki karanlık onu yer bitirir. Kalbinden ötürü de kendisi de bir adım ilerleme kat edemez.

“İnsanlar kalbinin ekmeğini yer” lafı tam da bunu anlatır aslında. Çok uzağa gitmenize gerek yok, çevrenize şöyle bir bakarsanız bu anlattıklarımı hemen görürsünüz. İnsanlar ikiye ayrılır, iyi ve kötü olarak. Kötülerin derdi başkalarının iyi olmamasıdır. İyi insanın farkı da çevresine faydalı olabilmektir.

Akıllı insan odur ki daima güler yüzlüdür ve hiddet göstermez. Değerini düşürecek kadar da yumuşak davranmaz, laubali ve yapış yapış değildir. Ağırbaşlı, omurgalı ve duruşu vardır. Hepimize örnek olacak meşhur bir söz vardır “prensipleri olan insanlar kolay alınıp satılamazlar” diye.

Bazı insanlar bir konuda bir kere hata yapmakla -günah işlemekle- bir şey olmaz derler. Fakat o bir kere denilen şey o kadar basit ve masum değildir, her şey bir defa ile başlar.

Önemli olan o yapılan yanlıştan ders çıkartıp tekrar yapmamaktır. Sen buna ister tövbe de, istersen hatayı tekrar etmemek de.

Nefsi ile hareket eden insan evli olduğu halde yanlış yola bir defa saptı mı o işi bırakamaz ve ailede büyük bir çatlak meydana gelir. Zamanla o çatlak büyür ve o ailenin yıkılmasına sebep olur.

Haram tatlı, namus kıymetli der eskiler. Bu tip durumlarda maalesef namusun kıymeti unutulur. Bir kereyle başlayan bir hata bir ailenin parçalanmasıyla sonuçlanır.

Ahmağın yırttığı şeyi artık hiçbir yama tutmaz. Faiz fukaranın sofrasını bereketlendirmez. Hesapsız harcama yaparak hacca gidilmez. Parçalara bölünmüş bir bütüne ulaşılamaz. Aslan tuttuğu av ile oynamaz. Çingene elek bulamaz, aç at yol alamaz, aç it ava sarmaz.

SAĞIR DUYMAZ

İnsan tuzağın ipine ayağını kaptırıp düşünce gururu kırılır. O vakit nefs-i levvame ona elini uzatır. Bu çeşit insanın başı bela duvarına çarpmadıkça onun sağır kulağı gönlün nasihatini dinlemez. (Hz Mevlana)