GÖNÜL KAPILARINI VE YUVANIZI AÇIN!

Kur’an’ın 23 farklı ayetinde yetim kelimesi geçmekte ve bu ayetlerde yetimlerle ilgili birçok düzenleme yer alıyor. Birçok fıkıh kitabında da yetime sahip çıkmanın önemi anlatılıyor.

İslam anlayışı ve Türk toplumunda yetime sahip çıkılması çok önemsenmiştir. Kur’an’da, yetimlere sahip çıkılması, koruyup kollanması, onların eğitim ve öğretimleriyle ilgilenilmesi, bireysel, fiziksel, zihinsel ve psiko-sosyal gelişimlerini yakından izlenilmesi teşvik edilmektedir.

Çünkü babasının vefatıyla birlikte korumasız kalan bir çocuğun pek çok açıdan haksızlık ve mağduriyetlere maruz kalabileceği kuvvetle muhtemeldir.

Yetim kalmış bir çocuk eğer sıcak bir yuva içinde himaye edilmez, ona merhametle kucak açılmaz, gerekli terbiye verilmez ise büyük sorunlar yaşayabilir ve yaşayabiliriz!

Babasızlığın yol açtığı derin boşluk doldurulmaz ve yetim çocuk sokağa terkedilirse o, gelecekte toplumsal huzuru ve sosyal barışı tehdit eden bir unsur haline gelebilir.

Bu nedenle hem bu çocuklara karşı son derece hassas, dengeli, şefkatli, adil, iyilik perver ve özverili olunması gerektiği kanaatindeyim. Zaten hadis ve ayetlerde bunu emrediyor.

Gelelim sadede. Geçen Cuma günü Lider Haber’deki TURUNCU KOLTUK programında

Aile ve Sosyal Hizmetler Antalya İl Müdürü Abdullah Çalışkan’ı konuk ettik.

Programın ana konusu kimsesiz çocuklardı. Bu minvalde, korucu aile olmanın önemine dikkat çekip, anne ve babasız kalan çocuklara sahip çıkılması gerektiğine dikkat çektik.

Çalışkan, 2013 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan önderliğindeki ‘Gönül Elçileri Projesi’ ile KORUYUCU AİLE sisteminin hayat bulduğunu anlattı.

Antalya’da 177 Koruyucu Aile yanında 233 çocuğun olduğunu söyleyen Çalışkan, il olarak Türkiye’de 12’nci sırada yer aldıklarını kaydetti ve “Daha yukarıda olmamız lazım” dedi.

Türkiye’deki rakamlara baktığımız zaman 7 bin 158 koruyucu aile yanında 8 bin 677 çocuk bulunuyor. Bu rakam bana göre çok yetersiz. Çünkü halen Antalya’da bu sisteme dahil olabilecek 200’e yakın çocuk bekliyor.

Bir de evlat edinilebilecek çocuklarımız var. Hâlihazırda 92 aile sırada bekliyor. Bu yıl 12 çocuk teslimi yapılırken 24 de yeni müracaat alınmış.

İşte bu rakamlara bakınca aile sıcaklığından mahrum olan çocuklarımıza sıcak aile ortamlarını ve kalplerini açarak üşüyen yürekleri gelin hep birlikte ısıtalım.

Programda 2013 yılında yıkılan Fethı̇ Bayçın Huzurevı̇ ile ilgili müjdede geldi. Eski yerine 150 kişi kapasiteli yapılan huzurevi açılış için gün sayıyor.

Devlet baba, hem kimsesiz çocuğuna hem de yaşlısına sahip çıkıyor. Sanıyorum bu noktada dünyada bizim kadar bu işe özen gösteren başka bir millet yok.

Bu nedenle hem ülkemle, hem devletimle hem de iyi kalpli insanlarla gurur duyuyorum.

KONYAALTI’NI KAYBETTİK Mİ?

Rusya-Ukrayna savaşı ile birlikte Antalya’ya özellikle de Konyaaltı’na akın akın gelen bu iki ülkenin zengin vatandaşları düzenimizi altüst etti. Çarşı Pazar iki katı, kiralar 4-5 katına çıktı.

Dün bir arkadaşımın sahibinden.com isimli internet sitesinde Konyaaltı’ndaki kiralarla ilgili yaptığı mini araştırma dikkatimi çekti. Rakamlara bakınca bir kez daha “Eyvah” dedim.

Araştırmada. Bin 660 kiralık daire ilanının bin 448’inin kirası 10 bin , 951’inin 15 bin, 473’ünün 20 bin liranın üzerinde. İlçede 5 bin liranın altında sadece 27 kiralık ilanı var.

Bırakın bu şehirde yaşayan bir memur veya işçiyi, ilçenin belediye başkanı ve kaymakamı dahil orta halli bir esnafın bile bu rakamlarla ev kiralaması söz konusu bile olamaz.

Hatta memur olan karı koca maaşlarını verse ilçedeki 951 dairede oturma şansı bile yok. Ama savaştan kaçıp gelen bir Ukraynalı 1000 Euro verebiliyor. Nasıl veriyorsa o da ayrı bir konu.

Bu rakamlara bakınca Konyaaltı’nı yavaş yavaş kaybettiğimizin resmi ortaya çıkıyor. Yarın öbür gün seçme ve seçilme hakkı kazanırlarsa kendi adaylarını da rahat çıkarabilecekler.

Benim merak ettiğim, Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı’na bağlı ekiplerin yaptığı denetimlerin sonucu boşa mı gidiyor. Düşen kiralar kimin kumbarasına düştü acaba?

EKDAĞ’DAKİ ÖZENSİZLİK

Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin Menderes Türel döneminde Atatürk Parkı içinde halka açık işletmesi olan ‘Sosyal Tesisler’ tam bir özensizlik içinde. Lime lime dökülüyor.

Hafta sonunda daha hesaplı olur düşüncesi ile ailecek bir kahvaltıya gittik buraya. Zar zor bir yer bulduk sabahın köründe (08.45’te). Masalara servisler açılmamış bile.

Neyse. Oturur oturmaz bir garson geldi ve siparişleri aldı. Ardından kahvaltı malzemeleri ve çayımız geldi. Amma söylediğimiz kahve tamı tamına 25 dakikada gelebildi. Kahvaltı bitince!

Fiyatlar öyle çok makul değil. Servis özensiz, çünkü eleman yetersiz. Masaya konulan peynirler geceden hazırlanıp kesilmiş. Tek taze olan yumurta ve roka ile maydanoz.

Hadi bunları geçtim. Arkadaş kış sezonundan yeni çıktık. İnsan oradaki korkulukları bir boyamaz mı? Ne o öyle her yer pas içinde. Balkonun altı ise tam bir tarla görünümünde.

İnsan böyle bir yerde böyle bir mekanda eskiyi ve yeniyi görünce ‘Ah ah’ diye içini çekiyor.

Buradan EKDAĞ yöneticilerine sesleniyorum, “Ya bu işi layığı ile yapın, ya da yapabilecek birilerini getir. Ne bu böyle özensizlik kardeşim. Ayıp ayıp. Terzi kendi söküğünü dikemez” misali olmuş burası!