GÖNLÜN HUZURU SABIR
Gönül dünyamızla düşünce dünyamız arasındaki köprüde gider geliriz bazen biz insanlar. Bir yanda düşünmek, diğer yanda hissetmek…
Düşüncelerimizle, yaşamda bir yola dahil olduğumuzda; ya bize yol gösteriyor zihnimiz, ya da biz yol veriyor, önünü açıyoruz düşüncelerimizin…
Sözün özü, zihnimizi arındırıyoruz, ölçüyoruz, tartıyoruz. Asıl yürümemiz gereken yolu buluyoruz... Oysa, gönül dünyasını yönetebilmek ne zor eylemdir. Zihnimizden süzülen düşünceler, kaplayıverir sol yanımızı.
Düşüncelerine yön verebilir insan, lakin duygularına yön verebilmek çok da kolay şey değildir. İmkansız deyip keskin konuşmak istemiyorum. Fakat, gönlümüzle sohbet ederken, biraz sessiz sessiz bizi dinliyor gibi hissetsek de. Aslında, bildiğini okumaya devam edecektir gönül…
Biz insanlar belki de yapımız gereği, zihnimizle mücadele etmektense duygusal bakıyoruz belki hayata. Elbette, duygusal bakmak da hayatımızı kolaylaştıran bir faktör yaşamın detaylı zorluklarında. Fakat an geliyor, sadece mantığımızla çelişmemek için bile kendi içimize savaş açıyoruz. Galip gelip gelmeyeceğimizi bilmeden…
Mantığımızla çelişmek mi yoksa gönlümüzle çelişmek mi daha zor deseler hepimizin cevabı farklı renklerde olur belki. Bazılarımız zihnimizi rehber edinirken, bazılarımızın yol gösterici rehberi gönlümüzdür.
Duygularımız ile mantığımız arasında kalmamak istiyorsak, belki de sağduyuyu elden bırakmamak gerekiyor. Çoğaltacak olursak biraz anlayış, sabır ve istikrar olarak sıralayabiliriz örnekleri…
Bunların hepsi sol yanımızla zihnimiz arasındaki dengeyi kuran en güzel eylemler. Bununla beraber, tedirginliklerimiz ve şüphelerimiz var tabi. Gönüllerimizi birilerine emanet etmekten korkuyoruz. Duygularımızla savaşmaktan korkuyoruz. Yenilme korkusu sarıyor içimizi.
Aslında korkularımızla, kaygılarımızla, umutlarımızla, mutluklarımızla ve hüznümüzle bir bütünüz biz insanlar.
Korkularla savaşmayı, mutluluklarla var olmanın umudunu elden bırakmamayı çok iyi bilmek gerektiği inancındayım. Bunun en başında gelen etken ise; sabır…
Duygularımızı sabırla süslersek, kazanan biz oluyoruz. Sonucunda yüreği ferahlayan da biz oluyoruz. Umut duygusu ne kadar yüksekse, sabır serüvenimiz de o kadar geniş ve sağlam oluyor.
Umutlarımızı sabırla süslersek, huzurumuz gönlümüzün ve ruhumuzun ekmeği suyu gibi olacaktır. O zaman da hem zihnimiz hem de gönlümüz ferah olacak ve hayat bize daha güzel akacaktır. Güzelliklere kucak açarsak, huzura yaslanır zihnimiz…
Gönlünüze söz geçmez. Düşünün ki, zihninizi kontrol altına alabiliyorsunuz Hani ne düşünürsen o olur derler ya… Evet doğruluk payı var Ya da zihnimizi temizliyoruz bazen arındırıyoruz.
Kafa dağıtmak için, hüzünlerden uzak kalmak için, bir tatile çıkıyoruz belki. Zihnimizi meşgul ediyoruz ama gönlümüz öyle mi? Dünyanın öbür ucuna gitsek, yüreğimizdeki hissiyatlar bizimle gelecektir.
Düşüncelerimizi durdurabiliriz belki ama hislerimizi durduramayız. Kışın doğan güneş ısıtmaz ama en azından gönlümüzün karanlık yerlerini aydınlatır.
SÖZÜN ÖZÜ
Gönül merhemin, senin yüreğin, azmin ve iraden. Unutma; Gönlün huzuru sabır, zihnin huzuru güzel düşünmekle ödüllenir…