GÖÇMENLERİN SIĞINAĞI TÜRKİYE

Sevgili okurlar Ukrayna’da devam eden savaş nedeniyle ülkesini terk edenlerin sayısı 5 milyona dayandı. Bu göç akını yüzünden Avrupa ülkeleri sudan çıkmış balığa döndü. Bu kadar göçmeni nasıl barındırabileceklerini bilemedi birçoğu. Türkiye ise bu konuda tecrübeli bir ülke.

Adeta göçmenlerin sığınağı olan bir ülke durumdayız. Milyonlarca Suriyeliye kucak açtık. Yüz binlercesine vatandaşlık verdik. Ukrayna savaşından sonra birçok Avrupa ülkesinin lideri, ülkelerine akın eden Ukraynalı göçmenlerle nasıl baş edebileceklerini öğrenmek için Türkiye’nin kapısını çaldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan bilgi alanlar oldu.

***

Çoğunluğu Polonya’ya sığınan Ukraynalılardan bize de 60 bin kadarının geldiği belirtiliyor. Bu göçlerin etkisiyle Antalya’da kiraların arttığı belirtiliyor.

Ancak Ukraynalılar, Suriyeliler gibi kentin gecekondu bölgelerinde yaşamıyor. Onlar genellikle Konyaaltı ve Alanya gibi deniz kıyılarındaki ilçeleri tercih ediyor. Şu ana kadar Antalya’ya gelip de gecekonduda yaşayan bir tane bile Ukraynalı görmedim. Varsa da bilmiyorum.   

Buna karşılık Antalya’nın toptancı sebze ve meyve halinin olduğu Kepez bölgesinde binlerce Suriyeli yaşıyor. Bu bölgede yaşayanların birçoğu ya halde çalışıyor, ya da çöplerden topladıkları hurdaları satarak geçiniyorlar. İnşaatlarda çalışanlar da var.

***

Ancak Suriyeliler Antalya’da kayıt dışı yani kaçak olarak yaşıyorlar. Çünkü Suriyelilere Antalya’da ikametgah verilmiyor. İkametgah verilmediği için kaldıkları evlere kendi adlarına elektrik ve su aboneliği de alamıyorlar.

Böyle olunca ya Türk vatandaşları adına ev kiralıyorlar,  ya da boş buldukları gecekonduları işgal ediyorlar. İşgal ettikleri evlerin elektrik ve sularını da kullanıp kimi zaman faturaları da ödemiyorlar. Hatta bu yüzden icralık olan abone sahipleri olduğunu da duyuyoruz. 

Yaşanan sıkıntılar ise kimi zaman görmezden geliniyor. Çünkü Suriyeliler ucuz iş gücü olarak görülüyor.

***

“Seralarda, şurada burada çalışacak adam yok. Suriyeliler olmasa bu işleri kim yapacak” deniyor. “Suriyeliler giderse bu işleri yapan olmaz. Ekonomi zarar görür” diyorlar. Ben de diyorum ki, “Bugüne kadar bu işleri Suriyeliler mi yaptı?  Elbette yapan biri bulunur.” Ama Suriyeliyi hem ucuza, hem de kayıt dışı çalıştırmak birilerinin işine geliyor.

Hatta 84 milyonluk ülkede sanki hiçbir Türk vatandaşı kalmamış gibi Antalya’nın Cumhuriyet Meydanındaki Atatürk anıtının bile Apartman temizliği yapan şirketten temin edilen Suriyeli işçilere temizletildiğini bile gördük Antalya’da.

***

Bu temizlik sırasında kullanılan kimyasal maddeler yüzünden bronzdan yapılan anıtın ne hale getirildiğine de üzülerek tanık olduk. Üstelik Antalya Valiliği’nin tam karşısında herkesin gözü önünde yaşandı bu rezalet.

Şimdi de savaştan kaçan Ukraynalılar temizlik işine girişmişler. Sosyal medyadan örgütlenen Ukraynalılar ormanlara atılan çöpleri toplamışlar. Ukraynalılara diyeceğim sözüm yok. Ama bu ayıp bize yeter. Kimse kusura bakmasın ama çöpümüzü bari biz toplayalım. Ormanlarımızı, sahillerimizi kirletmeyelim. Savaştan kaçan Ukraynalılara mı düştü kirlettiğimiz ormanları temizletmek?

***

Öte yandan Suriyeliler konusuna tekrar dönecek olursak. Şayet Antalya’da bu işleri yapacak adam yok diye Suriyelilerin yaşamasına göz yumulmasına devam edilecekse o zaman ikamet yasağı kaldırılsın. Çünkü Antalya’da Suriyeliler ikametgah aldıkları zaman, kayıt dışı yaşayanlar kayıt altına alınır. Bir suça karıştıkları zaman kolayca yakalanır.  Ama mevcut durumda cinayetlerin failleri bile yakalanamıyor.

***

Nitekim bundan 7 yıl önce ev ve iş verdiği iki Suriyeli tarafından Kepez’deki evinde boğazı kesilerek öldürülen kereste tüccarı Enver Dündar’ın katilleri olaydan sonra kayıplara karışmıştı. Antalya 2. Ağır ceza mahkemesinde görülen davada öldürülen kereste tüccarının kızı babasının katillerinin bulunmasını istemişti. O genç kızın çaresizliği halen gözlerimin önünde. Böyle bir ortamda o katilleri bul bulabilirsen. Çünkü kayıtları yok. O yedi yıl önce işlenen cinayetle ilgili açılan davanın akıbetini ise bilmiyorum.  

SON SÖZ

Ama her şeyin başı güvenliktir. Nitekim geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan emniyet mensuplarıyla iftarda bir araya geldiğinde yaptığı konuşmada devletin asli görevinin güvenliği sağlamak olduğunu söylemişti. Güvenlik ise huzurun teminatıdır.