GÖBEĞİ ÖNDE GİDENLER

Sevgili okurlar, 20 Temmuz'da başlayan adli tatil, 31 Ağustos itibarıyla sona erdi. 2022-2023 dönemini kapsayan yeni adli yıl 1 Eylül Perşembe itibarıyla başladı. Anayasa’nın 138. maddesine göre, hiçbir kişi ve kurum, hâkim ve savcılara emir ve talimat veremiyor, telkinde bulunamıyor. 

***

Mahkemelerde kararlar Türk milleti adına veriliyor. Ancak verilen kararlar kimi zaman tartışmalara da yol açabiliyor. Kamu vicdanını da yaralayabiliyor. O nedenle yeni adli yılla ilgili açılış törenlerinde yapılan konuşmalarda yargı bağımsızlığının önemine değinildi. Çünkü yargının bağımsız olmadığı bir ülkede can ve mal güvenliğinden söz edilemez. 

***

O nedenle hakim ve savcıların üzerlerinde taşıdığı yük ağır. Bu yük giderek daha da artıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamasına göre, Türkiye'de toplam 22 bin 706 hâkim ve savcı görev yapıyor. Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre, bir hâkime 2020'de düşen dosya sayısı 709 olarak tespit edilirken, 2021'de bu sayı 799 oldu.

***

Türkiye'de her yıl açılan dava ve soruşturma sayısında da ciddi artış yaşanıyor. 2020'de 8 milyon 995 bin soruşturma varken,  geçen yıl bu sayı yaklaşık 1 milyon artarak 9 milyon 856 bine yükselmiş.

***

Geçtiğimiz hafta sonu sosyal medyada dolaşırken sohbet odalarındaki bir tartışmayı dinlemeye başladım. Tartışma konusu Sedat Peker’in ifşalarıyla ilgiliydi. Peker’in ortaya attığı iddiaların etkilerinden bahsediliyordu. Konuşmacılardan biri, ailesi Antalya’da yaşayan Türkiye İşçi Partisi milletvekili Ahmet Şık’tı.

***

O sohbetteki konuşmasında Ahmet Şık, Sedat Peker’in ifşalarıyla ilgili soruşturma açmaları için cesur, yürekli savcıları göreve çağırdı. AK Parti iktidarını da ağır bir dille eleştiren Ahmet Şık, ülkeye zarar verenlerin vatana ihanetten yargılanması gerektiğini söyledi.

***

Ahmet Şık’ın bu konuşmasından sonra ben de sosyal medya platformunda yayınlanan o sohbete katılıp söz aldım. Çünkü; Ahmet Şık’ın söylediklerinin gerçekleşmesi bana göre mümkün değildi.

***

Çünkü mevcut yasalara göre; hiç kimse hakkında vatana ihanetten, ya da vatan hainliğinden dava açılıp yargılama yapılamaz. Çünkü Türk Ceza Kanunu’nda vatan hainliğiyle ilgili bir madde yok. Haliyle vatan hainliğinden dava açılıp yargılama yapılması mümkün değil.

***

Adliye muhabirliği yaptığım dönemde terörden, organize suç örgütlerine kadar her türlü davayı takip edip haberlerini yaptım. Ama bir tane bile vatan hainliğinden yargılananı da görmedim.

***

Türk Ceza Kanunu’nda karşılığı olmayan bir suçla ilgili bir dava açılması mümkün değildir. Nokta. Ama neredeyse herkes birbirini vatan hainliğiyle suçluyor. Bunları anlattım o yayında. Ayrıca; yürekli savcılardan bahsederken biraz daha dikkatli olmak lazım.

***

Çünkü methiyeler düzülen kişiler bazen adaletin yüz karası bile olabilir. Örneğin yargının içine çöreklenen FETÖ’cüler. Geçmişte zırhlı makam araçlarına binip, koruma polisleriyle, göbekleri bir metre önde kasıla kasıla yürüyenlerini de gördük.

***

Birçoğu 15 Temmuz’dan sonra tutuklandı. Bir kısmı yurtdışına kaçtı. Binlercesi meslekten atıldı. Bir de yaşam tarzlarıyla mesleğin onur ve şerefine zarar verenler olabiliyor.

Örneğin Ahmet Şık’ın geçmişteki yazılarında Fetullah Gülen’in beraat kararına itiraz ettiği için bahsedilen bir savcının Antalya’daki marifetlerini sağır sultan bile duydu.

***

Adliyeden çıktıktan sonra devletin verdiği koruma polisi ile neredeyse her gece soluğu içkili mekanlarda almasıyla, 20 yaşlarındaki üniversite öğrencisi genç kızlara alkollü içki ısmarlamasıyla, gece yarısı çocuğu yaşındaki kadınlara attığı mesajlarla gündeme gelen; eşi ve iki çocuğu Ankara’da ikamet eden 60 yaşlarındaki bu savcı HSK’ya şikayet edilince; geçen hafta apar topar izne ayrılmış. 

***

Aldığım duyuma göre Antalya Adliyesi bu savcının marifetleriyle çalkalanıyormuş. Yargının sadece FETÖ’cülerden değil; böylelerinden de arındırılması gerekir.