GEZİ OLAYLARINDAKİ KİRLİ OYUNLAR

Ben 24 yaşına kadar İstanbul Beyoğlu’nda yaşadım.

Gezi olaylarının yaşandığı bölgenin tam merkezinde.

O dönem üniversiteye hazırlanan her genç gibi dershane yollarında mekik dokuyordum.

Taksim Meydanı’nda ‘Yayalaştırma Projesi’ kapsamında bir takım düzenlemeler yapılacaktı.

Ve ufak bir kıvılcımın etkisiyle olaylar başladı!

Taksim Meydanı’nın tam ortasında bir grup genç, hükümeti protesto etmeye başladı.

Ağaçların kesileceğini ve yeşil alanların tahrip edileceğini iddia ettiler.

Aynı gün dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, yaptığı açıklamayla yeşil alanları tahrip etmeyeceklerini ifade etti.

Yapılan bu resmi açıklamaya rağmen bazı terör grupları, ortalığı karıştırmak için uyuyan hücrelerinden uyandı.

Akabinde o dönem HDP’de siyaset yapan Sırrı Süreyya Önder ve CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin piyasaya çıktı.

Protesto yapan kişilere destek veren bu iki siyasetçi ile birlikte kalabalık gruplar Taksim Meydanı’na akın etti.

İlk etapta masumane başlayan protestolar yerini yağmalamaya bıraktı.

Haftalarca evimizde mahsur kaldık.

Sokaklar savaş alanını anımsatıyordu.

Yüzünü kapatıp, eline molotof alan herkes meydana koşuyor, polisle çatışıyordu.

Terör grupları içerisinde yer alan kişiler polis arabalarını gasp ediyor ortalığı ateşe veriyordu.

Protestolar gittikçe artıyor, ortada dönen oyunu kimse göremiyordu.

Bir tek AK Parti iktidarı büyük oyunu okuyabiliyordu.

Televizyon ekranlarından ve gazete sayfalarından vatandaşa sağduyu çağrısı yapıldı.

Ama işin içine terör girmişti bir kere.

Kolay kolay bitmeyecekti protestolar.

Bazı ünlü isimler ve siyasetçiler yapılan provokasyonlara destek verdi.

İş çığırından çıkmıştı.

BULUNMAZ FIRSAT

Batı medyası için artık bulunmaz bir fırsat doğmuştu.

Batı ajansları ve medya kuruluşları muhabirlerini kameramanlarını İstanbul Taksim Meydanı’na göndermişti.

Bütün dünyada canlı yayın yapılıyordu.

Türk polisi kötü gösteriliyor, provoke eden terör grupları ise masumane ifade ediliyordu.

Bütün bu gelişmelere rağmen ilk etapta tek derdi ağaç ve yeşil alan olan gruplar, provokeleri fark edemedi.

Türkiye büyük bir çıkmazın içerisindeydi.

Taksim’de bulunan İstiklal Caddesi tamamen kapanmış, o cadde üzerinde yer alan mağazalar, restoranlar yağmalanmaya başlanmıştı.

Görüntüler orta doğuyu andırıyordu.

Zaman geçtikçe ağaç ve yeşil alan için protesto eden gençler durumun farkına vardı.

Ve evlerine geri döndü.

Ama terör grupları özellikle ülkeyi iç savaşa sokmak için var gücüyle çalıştı.

Türkiye çok büyük bir sınav verdi.

Sonunda da başarılı oldu.

Teröre ve terör gruplarına geçit vermedi.

Şimdi dönüp bir bakın Taksim Meydanı’na; her yeri yeşil alan ve çok güzel bir dinlenme alanı oluşturuldu.

İnsanlar yeşilliğin içinde huzur buluyor.

Birlik olmamız gereken yerlerde ne yazık ki düşman oluyor.

Yayalaştırma Projesi yaşanılan bütün olaylara rağmen hayata geçti ve İstanbul’a çok güzel bir alan inşa edildi.

SARI YELEKLİLER

Sarı yelekliler hareketi, 17 Kasım 2018 Cumartesi günü Fransa'da gösterilerle başlayan ve daha sonra yakın ülkelere sıçrayan bir protesto hareketidir.

Fransa’da hükümetin attığı adımlara tepki koyan bir grup genç sokaklara döküldü.

Gezi olaylarında yaşanan arbededen çok daha fazlası yaşandı.

Ama batı medyası bunu görmezden geldi.

Oysa çoğu insan polisin şiddeti karşısında hayatını kaybetti.

Demokrasi dersi vermeye kalkan batının demokrasiden ne kadar da yoksun olduğunu o dönem bir kez daha görmüş olduk.