GERÇEK İNSAN
Hayat hayallerle yönlenir. Gayretli çalışmalarla hedefe ulaşılır. Meyveler ay ve güneşle olgunlaşıp tatlanır. İnsanlar ise sıkıntılara katlanarak ve sürekli tecrübeler edinerek olgunlaşır.
***
Tebessüm sevgiyi ve güveni arttırır. Dostun yanında bir gülüş sadece seni değil yanındaki dostunu da rahatlatır ve mutlu eder. Asık surat, kin ve nefreti doğurur. Çünkü birisi güneşin, diğeri karanlığın temsilidir.
***
Eko sisteminizdeki bir insan sizi tebessümle karşılıyor, size saygı gösteriyor, dertlerinizle dertleniyor, bir sıkıntınızı anlattığınız zaman sizi içtenlikle dinleyip alternatif çözüm önerileri üretiyor ise onu candan dost kabul edin.
***
Günümüzde artık insanlar geçmişteki kadar çok insanla ailecek görüşmüyor. Ev gezmeleri, komşu ziyaretleri çok azaldı. Bunun en büyük sebebi insanlar ‘gerçek’ olmadığı için. Sahtelikler, maskeler sardı hepimizi.
***
Yanında sana gülümseyen ama arkandan seni çekiştiren, olumsuz şeyler söyleyen bir hale büründük. Hal böyle olunca da birbirine içini açamayan, durumu idare edecek kadar konuşan bir toplum olduk.
***
Muhatabını samimi sanıp içindekileri paylaştığın zaman seni tam olarak oradan vuruyorlar artık. O nedenle kimse açık vermek istemiyor. Yaşamını, ruh halini, duygu ve düşünce dünyasını herkese kapatmak zorunda hissediyor.
***
Eskiden yılanın çatal dilinden, aslanın kükremesinden, akrebin zehirli iğnesinden korkulurdu. Günümüzde ise en yakınımızdaki insanlardan korkuluyor. Çünkü tehlike uzaktan gelmiyor.
***
Çağımızın hastalığı bireysellik, bencillik, ikiyüzlülük oldu. Kolay olanı ‘gerçek’ olmakken yaşamımızı sahtecilik sardı. Yiyecekte bile doğal olanın doğru olduğunu pandemi yaşayınca fark etti insanlık.
***
Bize geçmişimizin daha doğru olduğunu gösterdi hayat. El yıkamaktan başlayarak özümüze dönmemiz gerektiği anlatıldı, sihirli bir formül bulunulmuşçasına. Ne kadar uzaklaştırılmışsak özümüzden.
***
Biberi dalından koparmamız gerektiği, ekmeği ve yoğurdu evde yapmamız gerektiği anlatıldı. Bu anlatılanlar bilim adamlarının yüzyıllardır yaptığı araştırmaların sonucu değildi. Bunlar bizim gündelik yaşamımızdı.
***
Bunlar bizim ‘gerçek’ hayatımızdı. Toplu yaşamdan müstakil yaşama dönmeye başladı bir anda dünya. Tarla, arsa, parsel aramaya başladı ve toprağı keşfetti (!) insanoğlu. Bir gün özüne dönmeyi hayal eden ama vakti olmayan insanoğlu.
***
Zaten ne olduysa yatay yerleşimden dikey yerleşime geçtikten sonra olanlar oldu. Evlerimiz yan yanayken aldığı muzu bile komşuya kokmasın diye kağıda sardıran ve belli olmasın siyah poşetlerde taşıyan naifliğe sahipti insanoğlu.
***
SON SÖZ
Sonuç olarak mevcut durumdan şikayet etmek yerine eyleme geçmemiz lazım. Kapımızın önünü süpürerek memleketi temizleyebiliriz. ‘Gerçek insan’ olmak için özümüze dönmeli ve geçmişimizi unutmamalıyız.