GENÇLİK SOSYOLOJİSİ (2)
Shell Gençlik Araştırması, Almanya’da 1953 yılından beri
yapılan bir çalışmadır. 2006'da yüzde 50 olan iyimser bakış oranı, 2010'da
yüzde 59'a ulaşmıştır. Aynı araştırmanın 1997 yılı verilerinde gelecekten umutlu
olan geçlerin oranı ise yüzde 53’tür.
***
Pek çok akademisyen ve yazara göre, toplumdaki genel algının aksine, 80 Kuşağı,
90 Kuşağı, 2000 kuşağı diye ayırmadan topyekün ,“12 Eylül Çocukları”, “Tüketim
Çocukları” isimleriyle anılan, 80 sonrası Türk gençliği aslında hep
etiketlendiği gibi “pasif” olarak siyasetle ilgilenmeyen, bir kuşak değildir.
***
Bu anlamda, “depolitize”(pasif, edilgen bir kimlik çizdiği
için) tanımlaması yerine, gencin tamamen kendi tercihi olarak sergilediği
“apolitik” duruşlarının bile aslında bilinçli olarak yapılmış bir seçim olduğu
ifade edilmektedir.
***
Gençler, aslında bugünkü siyaset dünyasından, ilişkilerden
hoşnut olmadıkları, siyaset dünyasının kirli bir dünya olduğunu düşündükleri ve
siyasetin gençlik sorunlarına çözüm getirebileceği inancını taşımadıkları için,
siyasete uzak durmaktadırlar.
***
Bu düşünce, siyasetle ilgilenen, ülke sorunlarına kafa yoran
gençler için de geçerlidir. Bu durumda ister istemez günümüz gençliğinin
vurdumduymaz olduğu ile ilgili oluşan algıların gençliğin doğru analiz
edilememesinden, anlaşılamamasından kaynaklandığını söylemek mümkündür.
***
Kirli olan siyasal alanda bireysel olarak var olamayacağını
düşünen gençler, kurumlara ve medyaya olan güven eksikliğinin de eklenmesi ile,
muhalif bir bireyciliğe doğru yönelmektedirler.
Birini, bir durumu, bir olayı ya da herhangi bir şeyi
etiketlemeden önce onu iyi tanımak ve anlamak gerekmektedir. Bu kural gençlere
karşı geliştirdiğimiz bakış açısı için de geçerlidir.
***
Gençlere herhangi bir etiket yapıştırmadan önce ya da onlara
herhangi bir değer ya da yargıda bulunmadan önce anlamayı tercih edelim…
Çünkü ancak anladığımızda, doğru algılayabiliriz…