GENÇLİĞİN HAYALLERİ

Sevgili okurlar; 19 Mayıs akşamı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gençlere “hayallerinizden asla vazgeçmeyin” diye bir çağrıda bulundu.  Elbette her kelimesine katıldığım ve de altına imza attığım bir cümle. Çok ama çok önemli bir açıklama.  Ancak gençliğin hayallerini öldüren gençler değil ki. Bizleriz.

***

Çünkü gençlere kendi fikirlerini beyan etme, karar verme hakkını bile çok gördük. Oysaki çocukların hayal dünyası o kadar geniştir ki… Onlar büyüdükçe hayallerini tırpanlayıp tek tip insan haline getirmeye çalıştık. Sormalarından, sorgulamalarından, merak etmelerinden rahatsız olduk. “Onu öyle yapma, şöyle yap. Öyle giyinme, böyle konuşma” diyerek farkında bile olmadan çocuklarımızı neredeyse robota dönüştürdük.

***

Kimi zaman da anarşist diyerek damgaladık. Öldürdük. Örneğin Deniz Gezmiş ile arkadaşlarının idam edilmeleri. Üstelik bu kararı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden oylama ile verdik. Gazetecilik hayatımda belki de on binlerce kişinin fotoğrafını çektim. O fotoğraflardaki insanların yüzlerinde her türlü acının, öfkenin, korkunun, sevincin, coşkunun; özetle her türlü duygunun en yalın haline tanık oldum.

***

Haliyle yüzlerdeki ifadeler bende de çok derin izler bırakmıştır. Özellikle de cenaze törenlerindeki fotoğraflar. Beni etkileyen cenaze törenlerinden biri de 1972 mayısında edilen bu 3 gençten biri olan Yusuf Aslan’ın annesi Mediha Aslan’ın Antalya’da Uncalı Mezarlığında son yolculuğuna uğurlandığı gündü. O gün Yusuf Aslan’ın ablası Emel Bilik ve erkek kardeşi Yücel Aslan ile sohbet etme imkanım oldu. O günlerde neler yaşadıklarını anlattılar. Emel Bilik, kardeşi Yusuf Aslan idam edildikten sonra annesinin yıkıldığını anlatmıştı.

***

Emel Bilik sonra şöyle devam etmişti. “Kardeşim idam edildikten sonra Annem içine kapanmıştı. Derdini bize hiç anlatmazdı. O zamanlar Müzeyyen Sener’in seslendirdiği bir şarkı vardı. ‘Keklik Dağlarda çağılar. Yavrum diye diye ağlar” diye devam eden bir şarkı. Annem iş yaparken dalıp giderdi. O zamanlarda bu şarkıyı seslendirirdi. O şarkıyı söylediğinde Kardeşimin acısından duyduğu sıkıntıyı anlardık. Annem 87 yaşında vefat etti ama kardeşimin idamından sonra hiç yaşamadı. Onun hayatı da o idamla bitti.”

***

Yusuf Aslan ile Deniz Gezmişten de bahseden Emel Bilik, “Kardeşim sürekli kitap okuyan, dünyayla ilgili her konuyla ilgilenen meraklı bir çocuktu. Kardeşim idam edilmeden önce sık sık cezaevine ziyarete gidiyordum. Son görüşmemizde kardeşimin yanında Deniz Gezmiş ile Hüseyin İnan da vardı. Üçü birden dizilmişti karşıma. Deniz Gezmiş iri yarı bir gençti. Kapıya filan sığmıyordu. Dedim ki ‘çocuklar canınız ne istiyor? Bir dahaki gelişimde size ne getireyim?’ Deniz Gezmiş ‘Turşu Getir teyze. Yiyelim ki zincirleri kıralım’ diye isteğini söylemişti.”

***

Yusuf Aslan’ın Kardeşi Yücel Aslan ise abisi yakalanmadan önce sık sık evlerine polisin baskınlar yaptığını anlatmıştı. Bu baskınlar sırasında Yusuf aslan bulunamayınca çok dayak yediğini söyleyen Yücel Aslan, “ Abimle aramda dört yaş fark vardı. Abim 1947 doğumluydu. Ben 1951 doğumluyum. Abim arandığı dönemde emniyette her yarım saatte bir nöbet değişimi vardı. Nöbeti her devralan ekip gelip bizim evi basıyordu. Ben 17-18 yaşlarındaydım. Abimi evde bulamayınca yerini söyletmek için bana işkence yapıyorlardı. Abim yakalanıncaya kadar bu işkenceler devam etti. Abim idam edilince evin tek oğlu ben kalmıştım. Annemin dünyası yıkıldı. Dünyadan elini eteğini çekti"

***

Abisi ile idamdan iki gün önce Ankara Mamak cezaevinde kucaklaşıp helalleştiklerini de anlatan Yücel Aslan, "idam edileceği belliydi. Hücrede bizi kucaklaştırdılar. İki gün sonra da idam ettiler. Yanımızda babam da vardı. Konuşmamıza bile fırsat vermediler. Sadece bizi kucaklaştırıp ayırdılar. Sonra da idam ettiler" demişti.  Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam edildiği 6 Mayıs 1972’nin üzerinden tam 50 yıl geçmiş. Yarım asır. Dile kolay. Bu yaşananlar elbette bugünkü iktidarın eseri değil. 

ASLA PES ETME

Bugüne gelecek olursak; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gençlere yaptığı konuşmayı çok ama çok önemli buluyorum. Gençlerin idam edilmesi için mecliste parmak kaldırılan süreç 1972’lerde kaldı. Artık gençlere “Hayallerinizden asla vazgeçmeyin” denilen bir dönemdeyiz. Çok önemli bir gelişme. Ama bizlere düşen bunu söylerken gençlerin hayallerini yaşatmak için uygun iklimi de oluşturmaktır.