GENÇLERİN SORUNLARI - 2

Türkiye’de halen nüfusun azımsanmayacak bir bölümü istediği eğitim olanaklarından faydalanamamaktadır. Eğitimde alt yapı eksikliği, bölgesel farklılıklar, etkin bir müfredatın olmayışı, ezberci yönünün ağır basması vs. birçok sorun, eğitimde istenilen düzeye halen gelinememesine neden olmaktadır.

***

Orta öğrenimden yükseköğrenime geçişte yaşanan yığılma, ÖSS, ÖYS, LYS, YKS gibi yalnızca adı değişen ancak mantığı değişmeyen selektif sınavlar, eğitim arzusunda olan genç kuşakların önündeki en büyük engellerdir. Geleceğe güvenle bakabilmesi için en önemli etkenin ne olduğu sorusunu, gençlerin yarıdan fazlası öğrenim ve geçerli beceri ve yeteneğe sahip olabilme olarak yanıtlamışlardır.

***

Şöyle ki Türkiye’de ki başat üretim biçimleri çoğunlukla ara elemana ihtiyaç duyan bir niteliktedir. Oysa ki öğrenci ve ailelerin istihdam planları, yeteneğine ve becerisine göre tatminkâr, verimli bir iş bulmaktan ziyade, prestije odaklanan bir arayışı temsil etmektedir.

Meslek liselerinin tercih edilmemesinin arkasında yatan sebep de budur. Eğitim bu anlamda, sınıf atlama ve kadrolu bir masa başı işe yerleşme aracı olarak düşünülmektedir. Bu algının sonucunda, üniversite kapılarında yığılan gençler ve büyük bir diplomalı işsiz ordusu karşımıza çıkmaktadır.

***

Burada önemli olan konu, toplumdaki bu algıyı kırabilecek metotlar üretebilmektir. Meslek liselerini cazip hale getirecek eğitim reformlarına ihtiyaç olduğu ortadadır.

Ezberci bir yönteme dayanan, tek yanlı bilgilerle çerçevelenmiş bir eğitim sistemi, gencin yetenek ve becerilerini hesaba katmadan, soru sormasına fırsat vermeden yalnızca bilgiyi alıp ezberlemesini istemektedir. Gencin dinamik ruh yapısını, eleştiren, sorgulayan kişilik özelliklerini yeşertmeden baltalayan bir görünümdedir.

***

Oysaki eğitimin amacı, sorgulayan, muhakeme edebilen, özgüvenli, hayattaki problemleri çözme becerisine sahip, kendi ayakları üzerinde durabilen bireyler yetiştirmek olmalıdır. Öğrencilere öncelikle, kendisine verilen bilgiyi isteksizce, zorlanarak, sadece sınavlardan geçer not almak maksadıyla ezberletmenin ötesinde yapılması gereken şey; onlara, “öğrenmekten zevk almayı” öğretmek olmalıdır.

***

71 yaşında ölümle yargılanan Sokrates, enstrüman çalan hücre arkadaşına “bana da öğret” der, arkadaşı ise; “ bunun bir faydasının olamayacağını, çünkü ölmek üzere olduğunu hatırlatır”, bunun üzerine Sokrates şöyle der: “Zevk çalmakta değil, öğrenmededir” diye cevap verir.

***

Adeta, ayaklı kütüphaneler yetiştiren bir eğitim sisteminin çıktısı, analitik düşünme becerisinden mahrum, özgüven yoksunu bireyler olacaktır. Oysa ki teknolojik enformasyon çağında, akademik manadaki bilgiye, her türlü yayına, gençler, parmaklarının bir dokunuşu sayesinde, arama motorları aracılığıyla ulaşabilmektedirler.

***

Öyle ise asıl hedeflenmesi gereken, yeni nesillere bilgi depolamak değil, onları hayata hazırlamak olmalıdır. Aslında gençliğin işsizlik ve eğitim sorunlarının sebep- sonuç ilişkisi bağlamında içiçe geçmiş olduğu, ülkenin sosyoekonomik realitelerinden bir tanesidir.

SON SÖZ

Teoriden öteye gitmeyen, pratikten uzak eğitim uygulamaları, mezuniyet sonrası gençlerin iş hayatının birer aktörü olabilmesini engellemektedir.