GELECEĞİN AYNASI ATSO SEÇİMİ OLDU!

Türkiye’de işadamlarının seçimi bundan sonra yapılacak ilk seçimin neredeyse aynasını oluşturuyor. Yani 2023 yılı Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi bir prova niteliğini taşıyor.

Tabi seçmen sayısı ile bu seçimlerin kıyaslanması mümkün değil. Ancak ortaya çıkan atmosfer ve tablo bakımından bir fikir veriyor. Bunun en canlı örneğini Antalya’da yaşadık.

Yaklaşık bir aydır süren Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) seçimleri nihayet tamamlandı. Gerilim filmi izler gibi gelişmeleri hep birlikte takip ettik.

Koca koca işadamlarının koltuk uğrunca neler yaptığını, nasıl hırslandığını, yangından mal kaçırır gibi KVK bahane gösterilip listelerin kaçırılmasını, itirazlar vs. vs.

Salıversen yumruk yumruğa girilecek bir ortamın oluştu ATSO seçimi öncesi. Ama akıl ve sükunetin devreye girmesi ile kavgasız dövüşsüz nihayet süreç tamamlandı.

Benim dikkat çekmek istediğim noktalardan biride seçime katılım oranı. 2018’de 21 bin 511 üyeden 10 bin 221'i, bu seçimde ise 22 bin 843 üyenin 13 bin 628'i sandığa gitmiş.

Oysaki ATSO’nun gerçek üye sayısı 53 bin civarında. Neredeyse yarısı ortada yok ve oy kullanmıyor veya kullanamıyor. Bunun adı sonra demokrasi olup çıkıyor.

Üye sayısı ve seçmen sayısı artarken sandığa gidenlerin rakamı buna paralel artmıyor. Bu da insanların sandığa gitmekten ya çekindiğini ya da böyle işleri umursamadığını gösteriyor.

Neyse seçim öyle veya böyle yapıldı bitti. Sonunda geçen Cuma günü 117 meclisinden 59’u Davut Çetin’i yeniden başkan seçti. Meclis Başkanı ise bu kez Ahmet Öztürk oldu.

Bana göre seçimi Ali Bahar kaybetmedi. Meclis Başkanı Öztürk’ün dediği bu seçimin kaybedeni yok kazanan Antalya oldu. İşte bu açıklama benim çok hoşuma gitti.

Öztürk’ün, “Önemli olan üyelerimizin, kentimizin ve ülkemizin menfaatleridir. Buradaki tüm arkadaşlarımızın da bu bilinçle görev yapacağından, elini taşın altına koymaktan çekinmeyeceğinden eminim” ifadesini de birlik ve beraberlik çağrısı olarak algıladım.

Bir başkana yakışan ifade ve açıklamalar olmuş. Demek ki yenilenmede fayda varmış. Ahmet Öztürk’ün bu açıklamaları bende böyle bir algı oluşturdu.

Olan oldu, kırılan kırıldı, küsen küstü. Şimdi ise işadamlarının barışıp, el ele verip Antalya için vizyon projeler için çalışmasının vakti. Küskünlük ve kırgınlıkları onarma zamanı.

Son cümle; İş dünyası başta olmak üzere Antalya ve iş dünyasına hayır olsun Davut Çetin ile Ahmet Öztürk’ün hem ATSO Yönetim Kurulu Başkanlığı hem de Meclis Başkanlığı.

GEREK VAR MIYDI?

Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığının katkılarıyla düzenlenen 59. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin kapanış ve ödül töreni, cumartesi günü Antalya Spor Salonu'nda yapıldı.

"En İyi Erkek Oyuncu Ödülü" LCV (Lütfen Cevap Veriniz) filmindeki rolüyle Cem Yiğit Üzümoğlu ve Kurak Günler filmindeki rolüyle Selahattin Paşalı aldı, "En İyi Kadın Oyuncu" ödülünün sahibi ise Kar ve Ayı filmindeki rolüyle Merve Dizdar oldu.

Festival bir hafta boyunca sessiz ama gerçekten gidenlerin anlattıklarına göre büyük ilgi görerek geçmiş. Zaten bir festivalde olması gereken buydu ve o da olmuş.

Ancak anlamadığım törenin yapılacağı gün ile Antalyaspor-Konyaspor maçının aynı güne ve neredeyse aynı saate denk getirilmesiydi. Bu işlerin tarihi aylar önceden belli değil miydi?

Yahu arkadaş zaten bölge trafik konusunda sıkıntılı bir yer. Tam maç bitiminde tören başlıyor. Maça ve kapanış törenine gelen giden binlerce araç olunca ve her yer felç!

Sanırım bu kadar basit bir işi bile kimse akıl edememiş veya görmezden gelmiş. Gerçi bizde bütün işler hep böyledir. Ya iki bayram arası ya iki program arası yaparız önemli işlerimizi.

Benim korktuğum başıma geldi bu festivalin kapanış töreninde de. Önce gelişi güzel ve ciddiyetten uzak kıyafet konusu işin içine siyaset bulaştırılması.Konuşmalar ve ödüller sanki bir yerlere mesaj vermek için seçilmiş gibi geldi.

Gerek yoktu ama olanla ölene çare yok. Umarım bu işlerden bir gün vazgeçeriz.

NİYE KORKUYORSUN?

Geçen hafta Elmalı Belediye Meclisi yapılmıştı. Videodan baştan sona izledim. Yazılıp konuşulacak çok şey var. Mesela silahlı saldırıya uğrayan CHP’li Meclis Üyesi ve Başkan Yardımcısı Hasan Aydın’ın tehdit vari konuşması.

Bugün sadece bir tartışmayı ele alacağım. Yarın ise Hasan Aydın’ın açıklamalarını ele alıp değerlendireceğim. “Her şeyin bir sırası vardır” derler ya. Aynen öyle.

AK Parti Grup Sözcüsü bir önerge vererek İYİ Partili Halil Öztürk’ten ‘Kent Meydanı ve Rezidans Projesi’ni talep etti. Oylanan önerge, İYİ Parti ve CHP tarafından reddedildi.

Başladığı günden beri tartışılan ihalenin projesi niye saklanır anlamadım. Hadi kamuoyundan sakladığınız, meclis üyelerinden niye saklanır bunu hiç anlayamadım.

Madem gizli saklı bir proje o zaman kapalı bir oturup yapıp bari meclise bilgi vermeniz gerekmez mi? Niye ve neden korkuluyor? Bunların açıklanması zorunlu hale geldi.

Başkan Halil Öztürk, “Her şeyi Allah biliyor” diyor. “Madem Allah’ın bildiğini kuldan niye saklıyorsun” diye adama sormazlar mı? Hadi Başkan açıkla şu işi de gizlisi saklısı kalmasın.

Hem de korkmadığını herkes şöyle bir görüversin ne dersin?