GEÇMİŞLE GELECEK ARASINDA İLETİŞİM

Öncelikle şunu diyerek başlamak yanlış olmaz, iletişim denen olgu yeni meydana gelmiş bir olgu değildir. İletişim, geçmiş tarihlerden bu yana insanların hatta tüm canlıların duygu ve düşüncelerini birbirlerine aktarmalarında büyük bir etken olmuştur.

***

İletişim birçok şekilde gerçekleştirilebilen bir olgu olmasına karşın temelleri olmasaydı bugün bile iletişim kurmamız çok zor bir hale bürünebilirdi. İletişimin temelleri daha eski tarihlere kadar olsa da insanlık tahminen 35 bin yıl öncesine kadar simgeleri ve imgeleri kullanmamıştı.

***

Bu şekilleri kullanmaya başlamaları görsel iletişim temelini atmış oldu. Fakat geçmiş tarihteki insanlar belirli şeylere takılı kaldılar. Hayvan motifleri, anlam verilemeyen noktalar, geometrik şekiller vs. Geçmiş tarihteki insanların asıl amacı iç dünyalarında yaşadıkları illüzyonları resmetmekti. Bu resimler bugünün görsel iletişiminin temeli oldu.

***

Günlük yaşamımızda birçok simge ve sembol ile karşılaşırız her sembolün bir anlamı olduğunu varsayarız. En basitinden sokağa çıktığımızda her gördüğümüz şekli, yorumlamaya çalışırız, ona bir anlam yüklemek için uğraşırız. Yolda yürürken aniden bir motif dikkatimizi çeker ya da bir reklam panosu. Onu durup incelediğimiz mutlaka olmuştur.

***

İşte bu bizim ne kadar görsel zekaya bağlı olduğumuzun bir göstergesidir. İletişimin görsel bir yönüdür. Her insan mutlaka görsel zekasını kullanarak yaşar. Kimi istemeyerek kimileri de isteyerek öyle ki çoğu insan şekiller ve semboller ile görsel zekasını kullanarak geçimini sağlar.

***

Bir ressam, mimar veya mühendis ya da bir görsel tasarımcı bu insanların hepsinin geçim kaynağı görsel zekasıdır. Beyinlerini ve hayal güçlerini kullanarak ortaya bir ürün çıkarırlar. Bu ürünlerde o insanların hayatlarını sürdürmelerine yardımcı olur. Geçmişten bugüne bu böyle devam etti. İlk insanlarından bizden hiçbir farkı yoktu. Onlarında beyin yapısı bizler ile aynıydı.

***

Geçmişten kalan kalıntılardan anlaşılacağı üzere insanlık zaruri şekilde ya da kendi isteğiyle de olsa şekil ve imgeleri mutlaka kullanmıştır. İlk insanları düşünün yaptıkları ilk alfabeleri hepsinin şekillerden oluştuğunu göreceksiniz.

***

Çok uzağa gitmeye gerek bile yok günümüzde bile alfabeleri şekillerle kurulu ülkeler var. Örneğin Çin alfabesi harflerden değil sembollerden meydana gelir ve en az 40 bin karakterden oluşur. İyi bir eğitim almış Çin vatandaşının ortalama 5 bin karakter bilmesi gerekir. Gördüğünüz gibi şekillerin önemi günümüzde yerini halen koruyor. Zaten görsel zekası olmayan bir insanın var olmasını bekleyemezdik. Etrafındaki şekillere ve imgelere anlam yükleyemeyen bir insan olur mu? Olamaz.

***

Simge ve sembollerin geçmişten bugüne kadar tarihsel sürecinin, hayatımızdaki yeri ve önemi konularının tamamının anlatıldığı BBC yapımı “How Art Made The World” belgeselinden iletişim tarihi açısından edindiğim izlenimleri şu şekilde sıralayabilirim; öncelikle iletişim tarihini ilk insanların yaşadığı döneme kadar indirgemek yanlış olmaz. Çünkü ilk insanların da kendi aralarında iletişim kurdukları çeşitli araştırmalarla ortaya çıkarıldı.

***

Belgeselde de anlatıldığı üzere ilk insan toplulukları, ilk kabileler kendi aralarında çeşitli yöntemlerle iletişim kuruyorlardı. Bunun yanı sıra gündelik hayatlarında yaşadıkları ilginç olayları ve takıntılarını resmediyorlardı. Buna kanıt olarak belgeselde araştırmaya tabii tutulan Güney Afrika’nın Drakensberg bölgesinde yaşayan San kabilesi örnek gösterilmiştir. Bu kabile tarih öncesine dayanan bir kabile o dönemlerde üyeleri avcılık yaparak geçimini sağlıyor ve Ejderha Dağları’nda yaşamlarını sürdürüyorlardı.

***

Zaman içinde bulundukları bölgeden uzaklaşarak başka bir bölgeye yerleştikleri görünüyor. Eski hallerini baz alarak konuşacak olursak bu kabilenin mağaralara, dağlık yerlere çeşitli insan ve hayvan resimleri yaptıkları görülüyor. Amaçları ise kendilerini etkileyen ruhsal durumları trans halindeyken resmederek kalıcılığını sağlamak.

***

Bu kabile gibi dünyanın birçok bölgesinde bulunan eski yerleşim yerlerinde de benzer şekillere ulaşılmıştı. Bu demek oluyor ki insanlık birbirinden uzakta bile yaşasa bilinç durumları her zaman aynı yönü işaret eder. Bizler de günümüz dünyasında farklı bölgelerde yaşıyoruz, dillerimiz farklı, renklerimiz farklı ve yaşam tarzlarımızın farklı olmasına rağmen görüyoruz ki beyin yapılarımız ve fikirlerimiz aynı.

***

DÜNDEN BUGÜNE

Bu durum iletişim tarihi açısından şunu gösteriyor. İletişimi sadece teknolojik olarak sınırlamak yanlış olur. İletişim insanlar arasında geçmişten bugüne kadar gün yüzüne çıkmış her şeydir. İlk insanlar bizlere dönemi hakkında istemeyecek de olsa bilgiler bırakmıştır. İşte bu durum tam olarak iletişimi tanımlıyor diyebilirim. Geçmişten günümüze gelen bütün tarihsel olaylar, veriler ve hatta geleceğe aktarımlarımız hepsi iletişimin, iletişim tarihinin içerisinde yer alır.

Kaynak ve tavsiye: “How Art Made The World” belgesel serisi – BBC – 26 Haziran 2005 – 24 Temmuz 2005