GEÇ KALINSA BİLE YERİNDE BİR KARAR

Antalya, adını duyanın aşık olmaması imkansız. Atatürk’ün dediği gibi, “Hiç şüphesiz ki Antalya, dünyanın en güzel yeridir.” Turizmin ve örtü altı tarımın başkentidir.

Bu saydıklarımın eksiği var fazlası yok. Kısacası sahte cennet gibidir bu memleket. Akdeniz mutfağının da önemli unsurlarını barındırır. En canlı örneği coğrafi işaretli 13 ürünümüzdür.

Lakin ülkenin döviz kapısı, lokomotifi ve amiral gemisi turizm ön plana çıkınca gastronomiyi unutmuştuk. Geçte kalınmış olsa bile nihayet aklımız başımıza geldi ve bu konuda el birliği yaparak start verdik.

Evet, Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde 23-25 Eylül’de Karaalioğlu Parkı’nda International FoodFest (1. Uluslararası Gastronomi Festivali) düzenlenecek.

Bu organizasyonla ilgi dün Büyükşehir Belediyesi ve Festival Komitesi Başkanı olarak Muhittin Böcek basın toplantısı düzenledi. Ayrıntıları tek tek açıkladı.

Dünyadan ve Türkiye'den birbirinden ünlü şefler, gurmeler, gastronomi ve turizm yazarları festivalde ağırlanacak. Paneller, söyleşiler, yarışmalar ve birçok etkinlik festivale renk katacak.

Baktığımız zaman gastronomisi ile adını duyuran illerimize ve restoranlara, ihtiyaç duyduğu ürünlerin çoğunluğunu Antalya’dan alıyorlar. Onların ününde bizim katkımız çok büyük.

Domates, salatalık, dolmalık biber, sakız kabak, patlıcan, kültür mantarı, avokado, nar ve portakalı hatta bazı tropik ürünleri de bizden alıp damak tadı yapıyorlar.

İşte bizim asıl “Niye biz yapamıyoruz” diye düşünmemiz gerekiyordu. Sanırım bu festival bizim böyle bir gastronomi destinasyonuna dahil olmamızın önüne açacaktır.

Yahu arkadaş, malzeme var, onlarca şefimiz var. Hem de en kralından. Yaptıkları ile dünyana ün salan esnafımızda var. Piyazımız, kabak tatlımız, serpme böreğimiz…

Yani yok yok. Tek eksiğimiz böyle bir organizasyon. Düşünenlerin beynine sağlık. Bu organizasyona koşulsuz destek verenlere teşekkür. Çünkü birlikten güç doğar.

Geldiğimiz noktada, bu gastronomi festivalinde hem Akdeniz, hem Antalya hem de Girit mutfağı sanırım ön plana çıkacaktır. Ancak unutmayalım asıl böylesine önemli bir destinasyonun oluşması sağlanacak.

Ancak benim bu noktada iki eleştirim olacak. Bir çok gurme gazeteci ve televizyoncu çağrılmış. Acaba Antalya’da hiç gurme gazeteci veya televizyoncu yoktu ki?

Örneğin bu memleketin lezzetlerini kitap haline getirmiş bir Hüseyin Çimrin niye gurme yazarlarının arasında olmaz? Hem de eski rehber olarak tarihi bilgileri paylaşırdı. Öyle değil mi?

Umarım Başkan Böcek’in, “Siyaset üstü tuttuk bu festivali, çünkü biz birlikte yaparız” sözü gerçeğe dönüşür. Aksi halde elin davulu bize hoş gelmeye devam eder.

ÇAYIRA DÜZEN GELDİ

Bu çayır öyle bildiğiniz çimen değil. Benim bahsettiğim, dualı tarihi, ünlü pehlivanların kapıştığı yağlı güreşleri ile Kırkpınar’a ev sahipliği yapmış bir çayır.

Son yıllarda vıcık vıcık olmuş organizasyonları ile güreş severleri kendinden uzaklaştıran ve küstüren yağlı pehlivan güreşlerindeki başıboşluk artık ortadan kalkıyor.

Antalyalı İbrahim Türkiş’in Türkiye Geleneksel Güreşler Federasyonu Başkanlığı’na atanması ile dualı çayıra bir düzen gelmeye başladı. Hala eski federasyonun aldığı kararlar ile güreşler devam etse bile.

Türkiş’in göreve başlamasıyla ‘Al takke ver külah’ devri kapanıyor. Bundan sonra öyle şaibeli güreşleri çayırda görmeyeceğiz. Çünkü oluşturulan kurullarda önemli isimler var.

Hani yağlı pehlivan güreşlerini yapmış, yıllarca ter akıtmış, altın kemerli başpehlivanlar ile ağalarda var kurullarda. Bana göre bazı isimlerde geçici olarak yazılmış listelere.

Zamanı gelince onlara da değineceğim. Ancak benim anlatmak istediğim onurlu insanların bu işe disiplin getirecek olmaları. Yoksa bu vıcık vıcık olmuş güreşleri kurtarmak mümkün olmayacaktı.

Tabi bunda başta Dünya Etnospor Konfederasyonu Başkanı Bilal Erdoğan ve yeni Federasyon Başkanı İbrahim Türkiş ve ekibinin katkısı büyük olacak.

Bu ekip federasyonu seçime götürecek ve seçilmiş bir federasyon yönetimi ortaya çıkacak. Asıl ondan sonra kurallar, yönetmelikler devreye girecek.

Hani derler ya, “Her şeyin yenisi makbuldür” diye. İşte Türkiye Geleneksel Güreşler Federasyonu da aynen böyle. Umarım seyir zevki yüksek, şaibeden uzak bir sistem getirirler.

Ben Türkiş’in olduğu yerde bu işe düzen geleceğine eminim. Zaten kısa sürede saha içine, hakem heyetine bir düzen geldi. Saha içine hakem, güreşçiler ve izin verilenlerin dışında kimse giremiyor. Yol geçen hanı devrine adım adım son veriliyor.

Ancak, listede gördüğüm bazı o gereksiz isimlerin asil seçim listesinde olmaması şartı ile.