GAZETECİLİK VE ‘KAST’ECİLİK FARKI

Bana göre gazetecilik ile kastecilik (‘kast’ecilik) çok ama çok farklı iki meslek. Birisi yazacağı haber ve yazının konusunu araştırır belgelere dayandırır, diğeri hiçbir şey aramaz.

Birisi gazetecilik yapar diğeri resmen KAST’ECİLİK. Yeter ki ona bir malzeme çıksın, yeter ki ortam oluşsun. Belge ve bilgi çok gerekli değildir. Çünkü çamur atmayı sever.

Şimdi niye böyle bir giriş yaptığımı çok vahim bir olay üzerinden anlatacağım. Anlatacağım ama önce hem bu ülkenin adaletine hem de verilen kararı denetleyemeyenlere bir çift lafın olacak.

Hepinizin malumu, gencecik bir evladımız Mehmet Sami Tuğrul hunharca işlenen bir cinayete kurban gitti. Hemen ardından bu olayla ilgili yayın yasağı getirildi.

Bu yasak konusu ayrı bir platformda tartılabilecek bir karar. Peki karı öyle veya böyle veren makamlar sanki postacı gibi polisi kullanıp bunu medya yayın organlarına tebliği ettirdi.

Sonra? Kimi medya yayın organı bu yasağa uydu kimi uymadı. Uyanlar kanuna uydu, uymayanlar kendilerine göre bir gerekçe sundu veya sunacak.

Yahu arkadaş, madem böyle bir yasak kararı verdiniz insan sonucunu hiç mi denetlemez. Bakın biz Lider Gazete olarak yasağa harfiyen uyduk. Amma velakin bir çok gazete uymadı! Boy bay sayfa sayfa haberler eleştiriler. Hele sosyal medya vay anam vay.

Hadi sosyal medya ve bazı yayın organları yasağa uymadı. Bu yasağın üzerine Antalya Valiliği’nin açıklaması ise bal kaymak sürdü. Yasağı delmeye meydan verdi. İşte bu saydıklarıma dün zihnimde cevap aradım ama bulamadım. Zaten neremizin eğri değil ki bu işlerimiz doğru olsun, diyeyim ve bu olay üzerinden asıl konuma döneyim.

Evet bu elim olay hiçbir insanın tasvip edemeyeceği bir şekilde işlendi. Amacı sadece Allah rızası için kurduklarına inandığım Antalya İlim ve Kültür Derneği’nde yaşandı bu vahim olay.

Zaten burası öyle kamuoyuna aktarıldığı gibi bir yurt falan da değil. Derneğin yöneticileri bu olaylar ve konu üzerine açıklamalarını yapıp üzüntülerini dile getirdi.

Ancak bu olaydan sonra birileri mal bulmuş mağribi gibi fırsat kollarcasına “Hah şimdi sizi kıstırdık” gibisinden yazılar yazdılar haberler yaptılar. “Çamur at izi kalsın” mantığından.

Olayın yaşandığı yer Antalya İlim ve Kültür Derneği. Bu isim üzerinden hiçbir kısaltma falan kullanılmamış. Ancak bizim ‘Kast’ecilik’ yapan arkadaşlarımız burada devreye giriyor.

Öyle basit bir araştırma falan yapmaya gerek duymadan hemen ALİMDER diye bir kısaltma yaparak Alanya İmam Hatipliler Derneği’ni (ALİMDER) olayla ilişkilendiriyorlar.

Aslında hacı Google bize yazsalar doğruyu görecekler ala yapmıyorlar. Çünkü işlerine gelmiyor. Nedeni ise Alanya’daki ALİMDER’in açılışını Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun yapması.

Bakan Çavuşoğlu’nun açılışını yaptığı ALİMDER ile olayın yaşandığı derneğin uzaktan yakından tek ilgisi ikisinin de Antalya il sınırları içinde olmaları. Başka yok.

Ama maksat malzeme çıkmış ve birilerine sarmak ise araştırma hak getire. Nasıl olsa kafasına takmış bir kere, çamur atacak. Ha o caninin işlediği cinayet ha senin KAS’ETCİLİK ile yazdığın haber. Aradaki tek fark biri kanlı bir kansız işlenmiş bir cinayet.

Sevgili okurlar, inanın ben iki derneği de yakından tanımam bilmem. Tek bildiğim bizim mesleğin son hali. Sayın Mevlüt Çavuşoğlu üzerinden işlenmek istenen cinayete dikkat çekmek istedim. Bir de doğru olanı anlatmaya çalıştım.

Gazetecilik ve KAST’ECİLİK farkı ile.

BELEDİYE KENDİ YAPMALI

Oldum olası toplu ulaşımın kamu kurumları yani belediyeler tarafından yapılmasından yanayım. Yıllardır da bu fikri savunurum. Nedeni ise bu işin kar amacı olmaz kamu hizmetidir.

Bu ulaşıma her zam yapılmışında gündeme getiririm. Öyle halk otobüsü sahiplerine karşı olduğum için falan değil. Akaryakıt fiyatındaki artıya paralel olarak tekrar zam istendiği için.

Antalya Otobüsçüler Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Yasin Arslan, akaryakıt zamlarına karşı dayanacak güçlerinin kalmadığını açıkladı. Arslan, toplu taşıma zammı veya mazot desteğinin şart olduğunu ifade etti.

Arslan, otobüsçü esnafının akaryakıt giderinin yüzde 65 oranında arttığını belirtiyor. İstediği zam ve destek sanırım bu oranda olmalı ki bu rakamı dillendiriyor.

Lafın kısası toplu ulaşımda zam kapıda. Eğer zam yapılmaz ise halk otobüsçüleri her zaman olduğu gibi KONTAK KAPATMA tehdidini kullanacaktır. Geçmişte olduğu gibi.

Akaryakıt fiyatları karşısında zam istemeleri normal, onlara hak veriyorum. Onlarda ev geçindiriyor, masrafları çok. Ama benin her zaman söylediğim tek şey şu; bu işi belediye kendi yapmalı. Kar amacı gütmeyeceği için bir şekilde sübvanse edecektir ulaşım ücretini. Diğer illerde olduğu gibi.

Aksi halde bu çile hiç bitmeyecek.