GAZETECİ GİBİ MUHTAR
Sevgili okurlar bu hafta sizlere Antalya’da Kaleiçi’nden sonra sur dışında kurulan ilk Türk mahallesi olan Balbey mahallesinin muhtarı Abdullah Uyaroğlu’nu anlatacağım.
Bu muhtar, Antalya’nın göbeğindeki 115 bin 200 metrekarelik bir alanı kapsayan tarihi semtteki toplam 399 parselin hikayesini, buradaki evleri, camileri, mescitleri, yapılış hikayelerini, kimin hangi sokakta, hangi tarihi konakta nasıl yaşadığını, kapı kapı, isim isim biliyor.
Sosyal medyanın imkanlarından da çok iyi yararlanan bu muhtarımız, mahallede yaşanan olayları, sorunları, acıları, sevinçleri sıcağı sıcağına haber alıp anında paylaşıyor. Mahalle sit alanı olduğu için Büyükşehir Belediyesi, Muratpaşa Belediyesi ve Koruma Kurulu arasında sürekli diyalog halinde. Mahalle Sit alanı olduğu için izinsiz bir çivi bile çakılamıyor. Sit alanı olduğu için mahalleye muhtarlık binası da yapılamıyor.
Abdullah Uyaroğlu bu yüzden mahalledeki babadan miras kalan evinin altında geçmişte tuhafiyecilik yaptığı dükkanını muhtarlık ofisine dönüştürmek durumunda kalmış. Oysa yıkılan okullar bölgesinde inşa edilen binalardan bir dükkan verilemez miydi? Diye sordum vermemişler. Kaldırımlara, hatta kimine göre olmayacak yerlere taksi durakları yapılırken, ekmek büfeleri yapılırken kentin sur dışında kurulan ilk Türk mahallesi ile Haşim İşçan Mahallesi’ne muhtarlık binası için bugüne kadar yer bulunamadığını öğrenince çok şaşırdım.
12 yıldır kendi dükkanını muhtarlık binası olarak kullanmak durumunda kalan Uyaroğlu’nun en büyük hayali; Balbey Mahallesini ; tıpkı Safranbolu Evleri gibi, Eskişehir’deki Odunpazarı, Ankara Beypazarı evleri gibi, restore ettirebilip, tarihi ayağa kaldırabilmek ve buram buram tarih kokan sokakları canlandırıp bir cazibe merkezine dönüştürebilmek. Elbette mahalleye bir de muhtarlık binası kazandırmak. Muhtar Uyaroğlu, 1485’te Osmanlı Akıncılarından Malkoçoğlu Balibey tarafından yaptırılan caminin çevresinde kurulan bu mahalleye hayatını adamış durumda.
Peki kim bu Abdullah? Nereden geldi? Bugüne kadar ne iş yapmış. Elbette tanıyanlar vardır. Ama tanımayanlar, Merak edenler için bu haftaki yazımda O muhtarı anlatmaya karar verdim.
Kendisi Yenikapı’da doğmuş. Sonra dedesinden miras kalan Balbey Mahallesi’ndeki bahçesi ve eklentileri olan 2 katlı konağa taşınmışlar. Çocukluğundan beri aynı evde yaşamaya devam eden Abdullah Uyaroğlu, ilkokulu yıkılan İnönü ilkokulunda, ortaokulu Kaleiçi’ndeki Atatürk ortaokulunda, Liseyi Antalya Lisesi’nde okumuş. 1984 yılında liseden mezun olduktan sonra Balbey mahallesindeki şimdi muhtarlık ofisi olarak kullandığı evinin altındaki dükkanda bir süre tuhafiyecilik yapmış.
Sonra Antalya Gazeteciler Cemiyeti’nin bir önceki başkanı benim de çok sevdiğim meslek büyüklerimizden Erdoğan Kahya’nın temsilciliğini yaptığı dönemde Sabah Gazetesi’nin Antalya Bürosu’nda şoförlük yapmaya başlamış. Ardından da 1990’lı yıllarda Antalya’nın en etkili yerel gazetelerinden olan Atılım Gazetesi’nde kaptanlığa devam etmiş. Benim de yolum, Abdullah Uyaroğlu ile 1999 yılı bahar aylarında Star Gazetesi’nde kesişmişti. Nasıl olduğunu anlatayım…
Yıl 1999. Cem Uzan’ın kurduğu Star Gazetesi’nden iş teklifi gelmişti. Görüşmek için atlayıp İstanbul’a gittim. Dönemin Star Gazetesi’nin Yurt Haberler Müdürü Ali Birerdinç’ti. . O dönemde gazetenin kadrosunda kimler yoktu anlatamam. Uğur Dündar Genel Yayın Yönetmeniydi. Yılmaz Özdil, Saygı Öztürk ilk aklıma gelenler. İş görüşmesine gittiğimde gazetenin çatısından “ta-ta-ta-ta” diye bir ses gelmeye başlamıştı. Gittikçe artan o ses bir süre sonra son bulmuştu.. Ne olduğunu sordum. Meğer helikopter sesiymiş. Meğer patron bazı günler işe helikopterle geliyormuş.
Zamanın iş insanları için ne denli değerli olduğunu o helikopter sesiyle anlamıştım. Neyse; helikopter sesleri altında yaptığımız o iş görüşmemizden sonra televizyon muhabiri olarak çalıştığım E TV’den istifa edip, Star Gazetesi’nin Antalya’da yeni kurulan bürosunda çalışmaya başlamıştım.
Bölge temsilcimiz ise 1993 yılında Tansu Çiller’i Antalya Beldibi’ndeki villasının boş havuzunda mayosuyla güneşlenirken fotoğraflarını çeken Hüseyin Demir idi. Hüseyin Demir o fotoğraflarla büyük ses getirmiş ve magazin gazetecileri derneğinin ödülünü kazanmıştı. Star Gazetesinde maaşlarımız piyasanın bir kaç kat üstündeydi. Hatta yemek fişlerimiz bile neredeyse asgari ücret kadardı. Fotoğraf en önemli unsurlardan biriydi. Konuşan, olayı anlatan fotoğraflar büyük ses getiriyordu. “Bu haber televizyonda yok, sadece Star’da” yazılı spotlar, konuşma baloncukları olan haber fotoğrafları alışılmışın dışındaydı. Mizahi bir dil vardı.
Hüseyin Demir’in temsilciliğimizi yaptığı Antalya bürosunda çalışanlar arasında benimle birlikte şu anda Kum Heykel Festivalinin direktörlüğünü yapan Liseden sınıf, üniversiteden ev arkadaşım Cem Karaca, ile Yüksel Çakıroğlu ve Özay Oral da gazetenin muhabirleri arasındaydı. Yüksel’in bir süre sonra aramızdan ayrılıp yurt dışına gitmesi üzerine; halen Sabah Gazetesi’nde muhabirliğe devam eden Erdoğan Öztürk de Alanya’dan gelip aramıza katılmıştı. Alanya’dan Muammer Soylu da kadrolu muhabirimizdi.
Bir süre istihbarat şefiğini de yaptığım Star Gazetesi’nin Antalya bürosunda gazetemizin ulaştırma sorumlusu yani kaptanımız şu anda Balbey Mahallesi’nin muhtarı Abdullah Uyaroğlu idi. Abdullah Uyaroğlu ile yollarımız böyle kesişmişti. Atılım Gazetesinden sonra dönemin en usta kaptanlarından biri olan Abdullah Uyaroğlu Hüseyin Demir tarafından Star’a transfer edilmişti.
Gençliği gazete bürolarında şoförlük yaparak geçen Abdullah Uyaroğlu zamanla haber kokusunu bizlerden çok daha iyi alır hale gelmişti. Hatta bazen gözümüzün önünde çektiği fotoğraflar ve yazdığı haberler kendi ismiyle yayınlanırdı. Akıcı bir dili, olaylara farklı bakış açıları ile göz dolduran sevgili Abdullah Uyaroğlu, uzun yıllar Star’da kaptanlık yaptıktan sonra eski mesleği tuhafiyeciliğe geri dönmüştü. Mahalleliden gelen talep üzerine muhtarlığa aday olan Uyaroğlu üç dönemdir o görevi yürütüyor. Başarılar eski dost.