Filistinli 3 günlük bebek müdahaleyle hayata tutundu
Türkiye'de yaşayan Filistinli ailenin ikinci çocuğu olarak nadir görülen doğumsal hastalıklarla dünyaya gelen Rukiye İbrahim'in ölümcül risk barındıran şah damarındaki sorun, Türk doktorlarının 3 saat süren müdahalesiyle düzeltildi.
Türkiye'de yaşayan Filistinli ailenin ikinci çocukları
Rukiye, ciddi derecede düşük doğum ağırlığı ve birçok kalp anomalisinin bir arada
olduğu hastalıklarla doğdu.
Rukiye'nin ameliyatını gerçekleştiren ekipte yer alan
Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Prof.
Dr. Can Vuran, doğumundan hemen sonra sağlık sorunları nedeniyle görev yaptığı
hastaneye sevk edilen bebeğin yoğun bakımda tedavi altına alındığını anlattı.
Vuran, yaptıkları tetkiklerde Rukiye'de kalpte delik,
akciğer damarının şah damarından çıkması, şah damarının vücutla bağlantısında
kesinti ve kalbi besleyen koroner damarlarda anormal seyirlerin izlendiği
kompleks doğumsal birkaç kalp hastalığının bir arada olduğunu tespit ettiklerini
aktardı.
Ayrıca "ciddi derecede düşük" olarak tanımlanan 2
kilogramın altında bir doğum ağırlığıyla dünyaya gelen bebeğin, bağırsakları ile
genital organları arasında bir fistül mevcut olduğundan beslenmeyle ilgili de
sorun yaşadığını belirten Vuran, bebeğin şah damarındaki sorunun giderilmesi
için acil ameliyata alındığını kaydetti.
Minik Rukiye'nin yaşadığı bu rahatsızlıklara çok nadir rastlanıldığına
dikkati çeken Vuran, "Şah damarındaki kesintiye çocuklarda çok nadir
rastlanır. 'Truncus arteriosus' dediğimiz, kalbinde delik ve akciğer damarının
anormal seyir gösterdiği iki durumun bir arada olması ise çok daha nadirdir.
Maalesef bu durumda ancak açık kalp ameliyatı yapılması mümkündür"
bilgisini verdi.
BELİRLİ BİR KİLOYA
ULAŞTIĞINDA İKİNCİ AMELİYATINA ALINACAK
Prof. Dr. Can Vuran, 2 kilogram ağırlığındaki bebeğin açık
kalp ameliyatı geçirmesinin çok zorlu bir süreç olduğuna dikkati çekerek, şöyle
konuştu:
"Ameliyatlarımızda çocuğun kanını alıp kalp ve
akciğerin fonksiyonunu üstlenerek temizledikten sonra çocuğa geri veren 'kalp
akciğer makinesi' denilen bir cihaz kullanıyoruz. 2 kilo olan bir çocukta, çok
düşük bir kan volümünün bu cihaza transferi ve tekrar geri getirilmesi, çocuğun
metabolizmasında ciddi problemler yaratabilirdi ve süreye bağlı olarak ciddi
yan etkileri olabilirdi. Çok şükür ki ameliyat sonrasında herhangi bir sorun
olmaksızın bir süre yoğun bakım tedavisinin ardından kendini toparladı."
Rukiye bebeğin kontrollerde sağlıklı göründüğünü ve taburcu
edilecek aşamaya geldiğini aktaran Vuran, kalbindeki deliği ve akciğer
damarındaki sorunu gidermek, truncus arteriosus hastalığını düzeltmek için
belirli bir kiloya ulaştığında ikinci ameliyatını yapacaklarını anlattı.
"TÜRKİYE,
DOĞUMSAL KALP HASTALIKLARINDA YETİŞMİŞ PERSONEL, EKİPMAN VE HASTANELERİYLE ŞANSLI
DURUMDA"
Prof. Dr. Can Vuran, Rukiye'nin aile yakınlarının
Filistin'de yaşıyor olmasının kendilerinde vicdani bir durum da yarattığını,
oradaki insanların, özellikle çocukların durumunu endişeyle izlediklerini ve
sağlıklı çocukların hayatlarıyla ilgili risk ve sorunlar yaşadığını söyledi.
Vuran, Türkiye'de, Türk vatandaşlarının yanı sıra misafir edilen insanlara da
ellerinden geldiğince yardımcı olmaya çalıştıklarını ifade etti.
Türkiye'nin doğumsal kalp hastalıklarına yönelik yetişmiş
personel, ekipman ve hastaneler açısından şanslı durumda olduğunu kaydeden
Vuran, ailelerin bu tür kalp rahatsızlığı yaşayan çocukları varsa mutlaka çocuk
kardiyoloğu bulunan bir hastaneye müracaat etmelerini, hamileyken ise kalp hastalığı
şüphesi varsa doğumun yoğun bakım, cerrahi ve kardiyoloji ekiplerinin bir arada
olduğu merkezlerde gerçekleştirilmesini tavsiye etti.
Vuran, günümüzde neredeyse her türlü doğumsal kalp
hastalığının cerrahi ya da medikal tedavisinde olumlu sonuçlar alınabildiğini,
bu nedenle ailelerin çocukları için umutsuzluğa kapılmaması gerektiğini
sözlerine ekledi.
KIZLARINI KUCAKLARINA
ALABİLDİKLERİ İÇİN ŞÜKREDİYORLAR
Rukiye bebeğin babası Abu Ubeyde Amer İbrahim ise doğum
öncesi anne karnında yapılan kontrollerde bebekte bir sıkıntıya
rastlanmadığını, doktorların böyle bir ihtimalden kendilerine bahsetmediklerini
söyledi.
Kızlarının kalbinde bir sorun olduğunu doğumdan sonra
öğrendiklerini ve acil müdahale için Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne
yönlendirildiklerini belirten İbrahim, buradaki doktorlarca kendilerine
bebeklerinin nadir ve zorlu bir operasyona alınacağının anlatıldığını,
kendilerinin de "Elimizden ne gelirse yapalım, çocuğu kurtaralım."
düşüncesiyle ameliyat edilmesini onayladıklarını aktardı.
İbrahim, eşi Erij ile kızlarının hastalık sürecinde neler
yaşadıklarını ve hissettiklerini şu sözlerle ifade etti:
"Akrabalarımız Filistin'de yaşıyorlar. Orada çocuklar
öldüğü için zaten kalbimizde çok acı olduğundan kızımızda o kadar panik
yapmadık. 'Kızımızı bize Allah verdi, Allah alacaksa o da Allah için.' dedik.
Allah'a dua ettik, doktorlara güvendik, teslim ettik. Çok şükür Allah şifa
verdi. Çok mutluyuz şu anda, ameliyatı çok iyi geçti. Çok şükür kucağımıza
alabiliyoruz."
FİLİSTİN'DEKİ
SALDIRILARDA AKRABALARI ŞEHİT OLDU
Türkiye'de 10 yıldır yaşadığını, Filistin'deki akrabalarına savaş nedeniyle çok sık ulaşamadıklarını dile getiren İbrahim, "Gazze'de ateşkes ilan edildiğinde telefonla görüşebildik. Çok şükür hepsi ölmemiş. Belki 8-10 akrabamız şehit oldu. Kalanı zor durumda yaşıyor. Orada çok çocuk ölüyor. Çocukların ne suçu var da öldürmeye çalışıyorlar? Hastanelerdeki hastaların ne suçu vardı? Herkesi öldürmeye mi çalışacaklar? Biraz insani şekilde yaşamamız gerekiyor. Türkiye'de 10 senedir yaşıyorum, burada ne ırkçılık ne başka bir şey gördüm. Türkiye gibi olsa ne olacak ki?" ifadelerini kullandı.
AA