FETÖ’CÜ ESKİ KOMİSERLER

Yıl 2008 Eylül ayı.

13.5 yıl polis memurluğumun, 8 yıl ders çalışmamın, sınava 4. girişimin ardından ve sınavda çıkan 2 soruya itiraz etmem ve de itirazımın kabulü ile  Komiser Yardımcılığı Kursu sınavını baraj puanı olan 88 puan ile kazanabildim.

Sınavda B kitapçığını kullandım. Sınavdan bir gün sonra pol nette yayınlanan soruları ve cevapları kontrol ettiğimde 12. sorunun cevap şıkkının (B) olması gerekirken (D) olarak yayınlandığını, 45. sorunun ise hatalı olduğunu tespit etmem üzerine, Emniyet Genel Müdürlüğüne detaylı bir dilekçe yazarak H-hatalı sorunun iptalini, cevap şıkkı yanlış yayınlanan sorunun ise, cevap şıkkının düzeltilerek değerlendirmeye alınmasını talep ettim. Talebim de kabul edildi.

Ekim ayının başında İstanbul Adile Sadullah Mermerci Polis Eğitim Merkezi’nde yurdun dört bir yanından gelen 1.012 kişi kursa başladık.

Teneffüslerde ve derslerde sınavı kazananlar ile konuşup tanışmaya başladığımda sınava girenlerin büyük çoğunluğunun ilk girişinde 90, 93, 95 hatta 97 gibi çok yüksek puanlarla la kazandıklarını işittim. Benim gibi baraj puanı ile üstelik sınava dördüncü girişinde kazanan hiç kimse yoktu. Bu manzara karşısında kendimi; aptal, gerizekalı gibi hissettim. Emniyet teşkilatında ne cevherler varmış diye düşündüm.

Ama ilerleyen ders günlerinde benden yüksek puan alanların mevzuat ( Anayasa, Türk Ceza, Ceza Muhakemesi, Polis Vazife ve Selahiyat, Emniyet Teşkilatı vb. kanunlar) konusunda bomboş olduklarını gördüm. Oysa bu kanunların hepsi neredeyse satır satır ezberimde idi. Halen de ezberimdedir.

Kafamda oluşan bu çelişkiyi gidermek için 60 kişilik sınıfın ortasına çıktım, Arkadaşlar bizim sınavda çıkan B kitapçık 12. sorunun cevap şıkkı pol nette yanlış yayınlanmıştı bu olaya ben itiraz ettim, sizde itiraz ettiniz mi?’ diye sorduğumda hiç kimsenin itiraz etmediği gibi, en az 50 kişinin pol nette yanlış yayınlandığı gibi (D) şıkkını işaretlediklerini işittim.

Ben şaşkınlık içerisinde ‘45. soru da hatalıydı buna itiraz eden oldu mu?’ diye sorduğumda da yine aynı şekilde hiçbir kimsenin itiraz etmediği gibi yine 60 kişilik sınıftan en az 50 kişinin aynı şıkkı işaretlediğini öğrendim.

Dikkatinizi çekerim 12. soru doğru ama cevap şıkkı hatalı. Fetö’nün altın evlatları aynen pol nette yanlış yayınlandığı gibi yanlış şıkkı işaretlemiş.

45. sorunun kendisi hatalı ama yüksek puanlar alarak sınavı kazanan zeka küpleri, bu seferde pol nette yayınlanan şıkkı işaretlemiş. Yanlış soruya topluca doğru cevap vermişler.

Hani fetöcüler soru çaldı deniliyor ya, ne soru çalması arkadaş ne soru çalması? Yukarıda da anlattığım gibi zevatlar cevapları ezberleyip gelmişler.

Her iki durumda hukukta toplu kopyanın kesin delilidir. Hukukta olmasa bile 7 yaşındaki bir çocuk bile durumu anlar. Haliyle ben de anladım ve konuyu biraz deşeleyip uzattım.

Karşımdaki güruh 7 yaşından büyük olduğu için çoğu benim onlardan olmadığımı anladı. Daha fazla açık vermemek için sustu.

Ama 7 yaş zekasına bile sahip olmayıp da Fetö’nün umut bağladığı 3-5 altın çocuğu, ‘Sınavda böyle sorular mı vardı?’, ‘Ben direkt şıklara yöneldim’, ‘Sen hangi evden geldin?’, ‘Namaz kılıyor musun?’ şeklinde sorular sormaya başlayınca, 7 yaş üstü zekaya sahip çoğunluktan birisi; ‘Susun lan! bu konuda Şefik’ le bir daha konuşmayın’ demesiyle sustular. Ve konu bir daha açılmadan 2009 yılı Temmuz ayında kurs bitti. %90’ı Fetö’cü olan bu kurstan ben de  mezun oldum. Ve polis amiri olarak Kütahya ilimize atandım.

Yaşadığım, gördüğüm bu olayları darbe girişiminden 1 yıl kadar önce 2015 yılında ismim, sicilim, ıslak imzamla bir şikayet dilekçesi hazırladım ve o dönemdeki il emniyet müdürümüzün bilgisi dahilinde Burdur İl Emniyet Müdürlüğü kanalı ile resmi yoldan Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığı’na gönderdim. Dilekçemin sonuna arşivde bulunan cevap kağıtlarının incelenmesi halinde meslekten geçen komiserlerin en az %90’ının Fetö’cü olduğunun anlaşılacağını ekledim.

EGM benim dilekçemi İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu’na göndermiş. Dilekçemi koskoca İçişleri Bakanlığı Müfettişleri incelediğinde herhangi bir suç unsuru bulamamış olacaklar ki bana 15 Temmuz 2016 günü dilekçemin işlemden kaldırıldığına dair tebligat gönderdiler. O gece de hain darbe girişimi oldu.

Yukarıda bahsettiğim itiraz dilekçesi, şikayet dilekçesi, hatta itiraz etmek için bankaya yatırdığım paranın dekontu, Mülkiye Müfettişi ile yaptığım yazışma, dosyanın işlemden kaldırıldığına dair yapılan tebligat ile (Halen cevap verilmeyen) İçişleri Bakanlığı’na hitaben yazdığım mülkiye müfettişinin raporundan bir nüsha talep yazılarımın birer örneği bende mevcuttur.

Meslek hayatımda bende yüzlerce adli soruşturma yaptım. Müfettişliğin bir altı olan onlarca da idari muhakkiktik yaptım. Toprağın altına girdiğimde kimse yakama yapışmasın diye, adaletin yerini bulması için kılı kırk yardım.

En iyimser hali düşünürsek koskoca mülkiye müfettişleri görevlerini ihmal edip benim nokta atışı sunduğum delillere rağmen işlem yapmadılar. İşlerini yapmadıkları için de Fetöcüleri korumuş oldular. Görevi ihmal etmek kanunlarımızda suçtur.

Biraz daha kötüsünü düşünürsek müfettişler olayı fark etti ama halen devlet kadrolarındaki etkinliklerini bildikleri için korkup olayın üstüne gitmediler. Bu daha büyük suçtur.

En kötüsü ise bu müfettişler de fetöcü. O yüzden dosyayı örtbas ettiler. Daha 1 ay kadar önce 50 civarı vali yardımcısı, kaymakam, mülkiye müfettişi Fetö şüphesi ile açığa alınmadı mı?

Efendim, diyebilirsiniz ki; Bu anlattığın olaylar döneminde Recep Tayyip Erdoğan Başbakandı, Cumhurbaşkanı idi. Bunlara niye müsaade etti?

Arkadaşlar!

Erdoğan, bunlara müsaade falan etmiyor. Siz 4 kişilik bir aile olarak sadece gün içerisinde oğlunuzun, kızınızın ne yaptığını bilmezken Tayyip Erdoğan 83 milyon insanın, milyonlarca memurun ne yaptığını nasıl bilsin? Evliya mı bu adam?