FETÖ, DEVLETİ NASIL SOYDU?

Emniyet teşkilatında çalışan personeller, diğer çalışma arkadaşlarından daha başarılı bir görev yaptığında; teşekkür, başarı, üstün başarı belgeleri, taltif dediğimiz para ödülü ve 2019 yılında yapılan yasa değişikliği ile devlet övünç ve feragat madalyası ile ödüllendirilmektedir.

Ekonomik katkısı nedeniyle tabii ki teşkilatta en çok istenen ödül taltiftir. Bu ödül yapılan işin başarısına göre iki maaş ile yirmi dört maaş arasında değişir. Maaş derken; hesaplama alınan net veya brüt maaş üzerinden yapılmaz. Taban maaş dediğimiz miktar üzerinden yapılır.

Günümüzde bu miktar mesleğe yeni başlamış bir polis için bir aylık taltif 200 Türk lirası, mesleğinin sonuna gelmiş bir polis için ise 700 Türk lirası civarındadır. Ben ilk taltif ödülümü mesleğimin altıncı yılında almıştım. Meslek hayatım boyunca da aldığım taltif ödülü miktarı kırk maaştır.

Bu ödüllendirmenin kıstasları kanunlarımızda bellidir. Mesela; açıktan hırsızlık yapan, bıçaklama olayına karışan, içmek için üzerinde düşük miktarda uyuşturucu taşıyan bir şüpheliyi yakalarsanız hiçbir ödül alamazsınız.  Bu sizin asli görevinizdir.

Bir iş yerini soyup 3-5 bin Türk lirası civarında malzeme çalan, satmak için üzerinde yüz gram civarı uyuşturucu taşıyan kişiyi yakalarsanız üst makamların takdirine göre teşekkür veya başarı belgesi alma ihtimaliniz vardır. İhtimaliniz vardır dedim çünkü; her şey kanunlarda belli olmasına rağmen ödül verme takdiri tamamen üst makamlara aittir.

Taltif ödülü alabilmeniz için ise; hırsızlık şebekesini çökertmek, uyuşturucu çetesini çökertmek, katil yakalamak, terörist yakalamak gibi daha başarılı işlere imza atmanız gerekir. Ama yine de ödüllendirmenizin takdiri üst makamlarındır.

Yani; üst makamlar katil yakalayana isterse teşekkür belgesi verebilir veya hiç vermez. İsterse de açıktan yüz Türk lirası çalan hırsızı yakalayana para ödülü verebilir.

Maalesef bu keyfi uygulamayı emniyet teşkilatında onlarca kez gördüm, yaşadım. Mesela; bir terör operasyonuna katılan iki kişilik ekipte bulunan ve aynı başarıyı gösteren ekipteki polislerden bir tanesine 5 bin Türk Lirası para ödülü verildiğine, diğerine ise hiçbir ödül verilmediğine şahit oldum.

Bir örnek daha vereyim; yapılan bir uyuşturucu operasyonunda operasyona katılmayan kişilerin, operasyona katılmış gibi isimlerinin tutanağa yazıldığını ve bu kişilere para ödülü verildiğini, hatta verilen ödülün operasyonu baştan sona yöneten amire verilen ödülden daha fazla olduğuna da şahit oldum.  Örnekleri çoğaltabilirim…

Bu ödüllendirme işlemi ise genelde üç aylık periyotlar halinde yılda dört kez yapılır. Bir periyotta bir polis en fazla yirmi dört maaş, yılda doksan altı maaş ödülü alabilme ihtimali vardır.  

İşte bu durumu değerlendiren FETÖ’cüler  kendi elamanlarına her periyotta genelde on beş- yirmi maaş para ödülü yazarlardı. Yani yılda altmış- yetmiş maaş ödül alırlardı. Bu ödülün karşılığı günümüz parası ile yıllık ortalama elli bin Türk Lirası civarındadır.

Bu sayede FETÖ bir üniformalı militanı aracılığı ile devleti yılda elli bin Türk Lirası civarında dolandırırdı. Bu sayıyı FETÖ’den ihraç olan sözde polislerin sayısı ile çarparsak örgüte devletin kasasından milyarlarca lira gittiğini anlayabilirsiniz.

Bu nedenle FETÖ’cüler sadece terör örgütü üyesi olmaktan değil, ‘’ZİMMET’’ suçundan da yargılanmalı, taltif adı altında zimmetine geçirdiği paralar tekrar devlete iade ettirilmeli, etmiyorsa mal varlığına el konulmalı, gerekirse emekliliği bile iptal edilmelidir.  

Ha! Bu yazdıklarını o zamanlar niye dile getirmedin diye aklınıza soru gelebilir. Dile getirdik arkadaşlar getirdik… Yazılı ve sözlü müracaatlarımızın hepsinde de moralimiz tarumar edilmiş vaziyette kapı dışarı edildik…  

Bu tepkilerimiz nedeniyle 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra bile istihbarat kökenli bir meslektaşlarım psikiyatra sevk edilip elinden silahı alındı. Psikiyatr sağlam raporu vermesine rağmen meslektaşımın silahı iade edilmeden silahsız görev yapmaya zorlandı. Hatta bununla da yetinmediler, başka vilayete sürgün ettiler.  O da yapılan zulümlere dayanamayıp genç yaşta emekli oldu. Silahı da halen iade edilmedi.

15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra bile FETÖ’cüleri deşifre etmeye çalışan bir istihbaratçıya bu zulümlerin yapılması, halen görevde olan üst düzey bürokratlar arasında FETÖ’cülerin olduğu şüphelerimi arttırmaktadır.

Bu bağlamda kendisine sonsuz güven duyduğum sayın İçişleri Bakanımız; Süleyman Soylu’nun sağlam bir ekip kurarak mevcut mülki amirleri, emniyet müdürlerini tekrar tekrar taramadan geçirmesinin ülkemizin geleceği açısından şart olduğunu düşünüyorum.

Bu yapılmazsa; sayın Cumhurbaşkanı’mızın tüm emeklerinin heba olmasından endişe duymaktayım...  Ülkemizin, çocuklarımızın geleceği de mahvolur...