FELAKETİN GETİRDİĞİ BÜYÜK TAHRİBATLAR

Başlangıçta Güneş’e tapan Sebeliler daha sonra kraliçeleri Belkıs’ın Hz. Süleyman zamanında imana gelmesiyle (M.Ö. 965–926) çoğu Müslüman olan Sebebiler zamanla tekrar çok Tanrılı inanca yönelmişlerdir.

Zenginliklerini özellikle tarım ve ticarete borçlu olan Sebeliler, özellikle mükemmel bir sulama sistemi geliştirmişlerdir. “Tarihte medeni bir kavim olan Sebe, hükümdarlarının yazıtlarında “onarma, vakfetme, inşa etme” gibi kelimeler ağırlıktadır.

Bu kavmin en önemli eserlerinden olan Marib Barajı da ulaştıkları teknolojik seviyenin önemli göstergelerindendi. En büyük su depoları Marib yakınlarında Cebel Bellek’in girişine inşa edilen baraj sayesinde biriken göldü.

Bu baraj 16 metre yüksekliğinde, 60 metre genişliğinde ve 620 metre uzunluğunda olup Marib Barajı adı verilen bu setin, büyük bir sulama kapasitesine sahip olması sayesinde topraklarından önemli ölçüde ürün elde etmiş, alabildiğine yeşillik alanlara sahip olmuş, ekonomik açıdan o zaman en büyük süper güçlerinden biri haline gelmişlerdi.

Hesaplamalara göre, baraj sayesinde sulanabilen toplam alan 9600 hektardı ki, bunun 5300 hektarı güney, geri kalanı ise kuzey ovasına aitti. Bu iki ova, Sebe Kitabelerinde bazen ‘Marib ve İki Ova’ diye anılırdı.

İşte Kuran’daki “Sağdan ve Soldan İki Bahçe” ifadesi, muhtemelen bu iki vadideki gösterişli bağ ve bahçelere işaret eder. Bu baraj ve sulama tesisleri sayesinde bölge, Yemen’in en iyi sulanan ve en verimli bölgesi olarak ün yapmıştı.

Fransız araştırmacı J.Holevy ve Avusturyalı Glaser, Marib Seti’nin çok eski devirlerden beri var olduğunu yazılı belgelerle ispat ettiler. Himer Lehçesi’yle yazılan belgelerde de bu barajın ülke topraklarını verimli kıldığı yazılıydı.

Marib Barajı MS 5. Ve 6. Yüzyıllarda geniş çaplı onarımlar görmüştür. Ancak onarımlar barajın MS 542 yılında yıkılmasını önleyememiştir. Bu tarihte yıkılan baraj, Kuran’da bahsedilen ‘Arîm Seli’ne yol açmış ve çok büyük tahribata sebep olmuştur.

Sebe Halkının yüzlerce seneden beri işletmekte olduğu bağları, bahçeleri ve diğer tarım alanları tamamen yok olmuştur. Barajın yıkılmasından sonra Sebe Kavminin de hızlı bir gerileme sürecine girdiği ve bu yıkımla başlayan sürecin sonunda Sebe Devleti’nin de sonu gelmiştir.

“Kur’an, Sebe Kavmine gönderilen afetten “Sey’ül Arim” yani “Arim seli” olarak bahsetmektedir. Bu ifade, aynı zamanda bu selin meydana geliş şeklini belirtmektedir. Zıra “Arim” kelimesinin anlamı, baraj ya da settir. “Sey’ül Arim” kelimesi de setin yıkılması sonucunda oluşan bir seli anlatmaktadır.

Konu ile ilgili olarak müfessirler, kullanılan terimlerden yola çıkarak tutarlı yer ve zaman tespitlerinde bulunmuşlardır. Bunlardan Mevdudi, “arim” kelimesinin “baraj, set” anlamına gelen ve güney Arapçasında kullanılan “arimen” kelimesinden türediğini ve Yemen’de yapılan kazılarda ortaya çıkarılan harabelerde bu anlamda sıkça kullanıldığını yazar.

Mesela, Yemen’in Habeşli hükümdarı Ebrehe’nin büyük Marib Seddinin tamirinden sonra yazdırdığı M.S. 542 ve 543 tarihli bir kitabede, bu kelime tekrar “baraj, set” anlamında kullanılmıştır. O halde “Seyl’ül Arim” kelimesi, bir set yıkıldığında oluşan sel felaketi anlamına gelmektedir.

Ve onların iki bahçesini buruk yemişli, acı ılgınlı ve içinde az bir şey de sedir ağacı olan iki bahçeye dönüştürdük” ayetinde de barajın yıkılmasından sonra oluşan sel sonucu bütün ülke harap oldu.

Sebelilerin setleri ve kanalları yıkıldı ve tüm sulama sistemleri bozuldu. Sonuçta, önceleri bir bahçe gibi olan ülke, yabani otların yetiştiği bir cangıl haline geldi ve küçük bodur ağaçların kiraza benzer yemişi dışında yenilebilecek hiçbir meyve kalmadı.”

“Kutsal Kitap Doğru Söyledi” kitabının yazarı Alman arkeolog Werner Keller de Arim Seli’nin Kur’an’a anlatılarına uygun olarak gerçekleştiğini kabul ederek şunları yazar: Böyle bir barajın olması ve yıkılarak şehri tamamen harap etmesi, Kur’an’daki bahçe sahipleriyle ilgili olarak verilen örneğin gerçekten de meydana geldiğini kanıtlıyor.

KAVİMLERİN HELAKİ

“Kavimlerin helaki” konusunun incelendiği sitede “Sebe Halkı ve Arim Seli” konusu ile ilgili olarak ta şu bilgiler verilmektedir: “Felaketin getirdiği büyük tahribattan sonra kavim çözülme sürecine girdi. Bu sel ile çok büyük bir ekonomik kayba uğrayan Sebe halkı, geçmiş günlerdeki zenginliğini ve ihtişamını tamamen kaybettiklerinden dolayı, evlerini terk ederek birbirinden ayrılıp Mekke, Suriye ve Kuzey Arabistan’a fakir ve yoksul bir durumda göç ettiler.