EYY MİLLET, 2024’Ü NASIL BİLİRDİK?
Geçen sene yine bu zamanlar…
Büyük beklentiler, yeni umutlar, masum hayaller içindeydik.
2023’te asrın felaketi 6 Şubat
depremleri ile yıkılmış, yeni yılı iple çekiyorduk.
Her şey hazırdı yeni yıl için; milli piyango biletleri
alınmış, ‘bu senen benim senem’ modu açılmıştı.
Yeni bembeyaz bir sayfa açma telaşesi içinde kıvranıyorduk…
Ve 2024’e temaşayla merhaba dedik.
Sıra dileklerimizin ve temennilerimiz gerçekleşmesindeydi…
Heyecanlı bekleyiş sürerken 2024 ayağının tozuyla rengini
belli etti.
Yılın ilk günlerinde yüreğimize ateş düştü. 9 kahraman
askerimiz şehit oldu.
VE şubatta hazin yüzünü gösterdi.
Taksici Oğuz Erge cinayeti, İliç maden faciası... Peş peşe
kahreden, infial yaratan haberler.
Artık yeni yılda pandoranın
kutusu açılmıştı.
Ülkece vereceğimiz korkunç
bir imtihanın kollarındaydık….
Diyarbakır-Mardin arası ova yangınlar, Murat Aci cinayeti
(Eylem Tok, Timur Cihantimur), Beşiktaş’taki gece kulübü yangını, orman
yangınları, İzmir’de üstü örtülmeyen kablolar can aldı, Şehit Polis Şeyda Yılmaz
cinayeti, Narin Güran cinayeti, Sıla bebek vahşeti, İstanbul Edirnekapı
cinayeti, Yenidoğan Çetesi skandalı, TUSAŞ’a terör saldırısı, Isparta askeri
helikopter kazası, Muğla ambulans helikopter kazası, Balıkesir’deki mühimmat
fabrikasında patlama…
Bir çırpıda akla gelen, yüreğimizdeki derin yaraların
izleri.
Onlarca canı yitirdik. Onlarca ailenin hayatı parçalandı,
toplum hafızasına onulmaz acılar kazındı.
2024’te bir acının yasını tutamadan başka bir acının içinde
bulduk kendimizi.
Ne yasımızı tutabildik, ne sevincimizi yaşayabildik her şey
üst üste geldi…
Bu sene şahsen ülkecek bir olgunun da farkına vardık.
Sosyal çürüme ve yozlaşma… Ürkütücü bir gerçeğe gönülsüzde olsa
kucak açtık…
…
Ve tekrar aynı zamanlar, aynı duygular, aynı hevesler.
Yeni yıl yeniden kapıya dayandı.
Bu sefer yeniden bir sayfa açma yerine, toptan defteri
değiştirme vakti…