12 EYLÜL DARBESİ SONRASI ANTALYA

Antalya 1970’lerde el değmemiş, kullanılmamış bir Anadolu şehriydi. Şimdi şehir içinde kalan, trafik yoğunluğundan dolayı sürücüleri canından bezdiren Gazi Bulvarı Antalya’nın ilk çevre yoluydu. Yolun kuzeyi bomboş taşlık çalılık araziydi. Araç sayısı yok denecek kadar azdı. O yıllarda Fabrikalar Mahallesine adını veren Dokuma, Pil ve Ferrokrom fabrikası ile Ayçiçek yağı fabrikası dışında bir yapı yoktu.

Antalya’daki arazilerin büyük bir bölümü hazine ve vakıflara aitti. Antalya’nın Döşemealtı’ndan Kepealtı’ndaki Fabrikalar Mahallesine kadar devam eden 100 metre genişliğindeki yol da o yıllarda yapılmıştı. Bu yol yapılırken “Bu kadar geniş yola ne gerek var. Buraya uçak mı indireceksiniz” diyenler olmuştu. Hatta yolun Döşemealtı’nda kalan bir kısmının uçakların iniş kalkış yapabilmesi için yapıldığını söyleyenler vardı. 

O yıllarda her yer yolu yapmak müsaitti. Mülkiyetin sahibi de devletti. O dönemde hazine arazilerini “tüyü bitmemiş yetimin hakkı var” düşüncesiyle kimse işgal de etmiyordu. Ama 1980 darbesinden sonra yağmacı bir zihniyet Antalya’yı işgal etti.

Antalya’nın falezlerinde yüksek katlı binalara izin verildi. Antalya’nın hazine ve vakıf arazileri işgal edildi. Yetmedi şehrin çöplüğüne bile binlerce gecekondu yapıldı. O mahalleye de 12 Eylül darbesinde Antalya’nın başına getirilen, şehrin hem belediye başkanlığına, hem de valiliğine atanan Sıkıyönetim Komutanı Tuğgeneral Nuri Teoman Paşa’nın adı verildi. 

Hatta o dönemde gazeteci abilerimizden Erdal Orhan, Teomanpaşa Mahallesini ziyaret ettiğinde Nuri Teoman’ın fotoğrafını bile çekmişti.  Çöplükten doğan Kepez, bugün nüfus bakımından Antalya’nın en büyük ilçesi haline geldi.

Hatta belediye hizmet binası bile adını Teomanpaşa’dan alan mahalledeki çöplüğün üzerine inşa edilmiş bir ilçedir Kepez. Antalya’nın nasıl yağmalandığını anlamak için Kepez’e bakmak yeterlidir. Şayet 12 Eylül darbecileri Antalya’nın işgaline göz yummasaydı,  bugün Antalya bir başka güzel olabilirdi.

Bu arada Kepez bölgesi bütün bu olumsuzluklara rağmen, çağdaş bir şehir kimliğini gerçekleştirebilmiştir. Bunda 1994’te kurulan Kepez’e 1999 ile 2004 yılları arasında belediye Başkanlığı yapan Mehmet Atay ile şimdiki belediye başkanı Hakan Tütüncü’nün rolü büyüktür.

Atay döneminde planlanan bulvarlar, Tütüncü döneminde açılmıştır. O yüzden Antalya’nın en geniş bulvarları, caddeleri, yolları bu ilçededir. Bunlardan bir kısmı da Kepez Belediyesine dahil edilen Varsak bölgesindedir. 

Varsak geçmişte bir belde belediyesiydi. 1990’lı yıllarda bu beldenin belediye başkanlığını Hüseyin Ayanoğlu yapıyordu. Arazi de müsait olduğu için geniş bulvarlar açtırıp, siyasi desteği arkasına alabilmek için bu yollara dönemin önde gelen liderlerinin ismini vermişti.

Geçen yıl bir düğünde karşılaştığımda sohbet etmiştim kendisiyle. Konu yollara gelince “o yolları açmak hiç kolay olmadı.  Hatta Beni taşlayıp kafamı bile yardılar. O atılan taşların yara İzi halen duruyor Öyle yol yapmak kolay bir iş değil” demişti.

Şimdi Varsak bölgesi ve Kepez bölgesi Antalya’nın belki de ulaşım sorunu en az olan yerlerin başında geliyor. Ama Özellikle Konyaaltı’ndan şehir merkezine gidip gelmek çok sıkıntılı. Örneğin Çakırlar ve Uncalı bölgesinden şehre gidip gelebilmek için Hürriyet Caddesinden başka bir seçenek yok.

ZEYTİNKÖY MAHALLESİ

Bu caddede günün her saatinde uzun kuyruklar oluşuyor. Antalya’nın ilk çevre yolu olan, Muratpaşa ile Kepez arasındaki sınırı çizen Gazi Bulvarı da keza öyle. Menderes Türel döneminde inşa edilen köprülü kavşaklar şehir trafiğini biraz olsa da rahatlatıyor.  İyi ki o kavşaklar yapılmış. Özetle gecekonduların olduğu bölgede bile yol sorunu kalmamışken, Antalya’nın mülkiyeti en sorunsuz olan ilçelerinden Konyaaltı ile Muratpaşa ise bu konuda sınıfta kalmıştır. Örneğin  Muratpaşa ilçesinde  avuç içi kadar bir yer olan Zeytinköy semtinde imar planında yolda kalan metruk evler bile yıkılamadığı için bazı sokaklar çıkmaz sokak olarak kalmıştır.