EY İNSAN, KİMSİN SEN?

Sessiz olan duygular, benliğini kuşatan duygulardır… Dünya, sonsuzluk içinde küçücük bir parantez, ne sığdırabilirsek ömre… Yaşamımızın rotasında her güzel eylem bizim için.

Eğer seçersek onları kendimize, gönlümüzün yegane tınıları kulağımıza güzellikleri müjdeleyerek fısıldayacaktır. İçinden gelen sese kulak vermen gerekiyor. Doğruluğuna, berraklığına ve şeffaflığına inanarak…

Bir seçim mi yapman gerekiyor? Sorumluluklarını kendine yükleyebileceğin şekilde, seçimini gönlünün sesine bırakman gerekiyor belki de çoğu noktada. Yaşamının birçok alanında bu durumla karşı karşıya kalmışsındır...

Belki uzun uzun yaptığın otobüs yolculuklarında karar verdin, en sessiz, en arınmış hallerinden biriydi belki o yolculukların. Veya sabah karşı pencereni açıp gökyüzüne baktıktan sonra, kendinden birçok fazlalığını arındırma kararı almışsındır…

Evrenin içinde her ince nokta, yaşam boyu etkisini devam ettirecek küçücük anlardan oluşuyor… Sonsuzluğa ulaşan duygular, başta küçücük birer damla aslında…

Bugüne kadar ertelemiş olduğunuz ne varsa, bir kez daha gözden geçirmeli belki de… Unutmamak gerek; hayatın değeri uzun yaşanmasında değil, güzel yaşanmasında…

Güzel sonuçlar elde edebilmek adına, dünyada görmek istediğiniz değişikliğin kendisi siz olun… Unutma, sağanak fikirlerin en alımlı şemsiyesi istikrardır…

Ey insan! Gözlerindeki suskunluk da neyin nesi? Bilmez misin hayat, koltuğuna oturtmuyor gönlünden düşeni… Hayatın gönlünden düşmeyeceksin. Ah be gönlüm!

Hayatın gönlü ile aynı değilsin sen, kurallarını uygular, uygulatır hayat, nereden neyle seni karşılayacağı bilinmez, okyanusun en derinlerinde bir gemiye binip de gitmek gibidir hayatın ta kendisi…

Onun gemisinde ne var bilinmez… An gelir, sen olursun geminin kaptanı. Rotan bellidir, keskin fırtınalar çıksa da, ustaca yürütürsün gemini… An gelir, ne kadar usta bir kaptan olsan da belirleyemezsin yönünü…

O sonsuz derinlikte, alabora olur gidersin. Ah be gönlüm, oysa sen küreği olmayan bir sandalsın bazen, sığ bir nehrin içinde kalmış, belki savunmasız, belki yalnız, belki takatsiz, belki biraz düşünceli…

İniş çıkışların oluyor hayatta. Ve her düşüş, güçlendiren bir basamak adeta. Yüreğinin nasır tuttuğunu hissettiğinde, sağlam ayakkabılarını giydirip sol yanına koşar adım gidiyorsun hayatın peşinden…

BEYAZ UMUTLAR

Biliyorsun, biliyorsun yüreğinin sana sapasağlam dayanak olacağını, çetrefilli yollarda soluk alman güçleştiğinde, nefesine can verecek yüreğindeki beyaz umutların. Siyah umutsuzluklarla yıkama yüreğini, Şeffaf ümitlerinle sula gönlünü. Unutma gönlüm hayat sana değil, sen hayata yön verirsin...