EVDE KAL TÜRKİYE

Ülkemizde ve tüm dünyada yaşanan koronavirüs salgını nedeniyle alınan tedbirleri ve önlemleri Antalyalılara sorduk

Koronavirüs nedeniyle alınan kararları değerlendiren Antalyalılar, olumlu olumsuz görüşlerini dile getirdi. İş, sağlık, cemiyet ve sanat dünyasından birçok isim yasakların daha sert ve katı olması gerektiğini savunurken, hatanın büyüğünün yasaklara ve kurallara uymayanlar olduğunu ifade etti. Havaların soğuması ve açık mekan olmaması nedeniyle insanların evlerde toplandığını söyleyenler, tehlikenin boyutlarından ve ekonomik sorunlardan bahsetti.

“SALGINI ÇABUK UNUTTUK”

Antalyalı sanatçı Burcu Dinçman, tedbirlerle ilgili, “Bence tedbirler yeterli değil. Salgını bizler çok çabuk unuttuk. En az 2 hafta sokağa çıkma yasağı koyulabilir diye düşünüyorum. Çok zor olsa da iyi bir sonuç verebilir. Bu yasaklar ile sonuca gidemeyeceğimizi düşünüyorum” dedi.

ŞEHİRLERARASI ULAŞIMA DİKKAT ÇEKTİ

Kadının Sesi Derneği Başkanı İnayet Öztürk, şehirlerarası kısıtlamanın olması gerektiğini savundu. Öztürk, “Şehirlerarası seyahati kısıtlamaya yönelik tedbirler alınmalıydı. Bir günün bile kıymeti var şu an. Türkiye’de bazı kararlar için maalesef geç kalındı. Erken dönemde çok sayıda test yapıp hastaları izole ederek salgının şiddetini azaltabilirdik. Evde kal deniyor ama özel sektörde çalışanlarla ilgili bir şey yapıldı mı mesela? Halen milyonlarca insan otobüse binip işe gidiyor. Türkiye’de hayatı yavaşlatabilmemiz için bu insanların da evde kalması gerekiyor. Ücretli izin ve işten atılmanın yasaklanması gerekiyor” diye konuştu.

“14 GÜNLÜK KARANTİNA KAÇINILMAZ”

Özel bir şirkette satış ve pazarlama sorumlusu olan Serpil Kökçü, 14 günlük karantinanın kaçınılmaz olduğunu söyleyerek, “Tüm ülkeyi kapsayan 14 günlük bir karantina ve hem şehirlerarası hem yurt içi yurt dışı Seyahat kısıtlaması kısa vadede daha başarılı olacaktır. Bence yetersiz uygulamalar. Ekonomik ve psikolojik olarak ciddi zarar veriyor” şeklinde konuştu.

“TÜM SEKTÖRLER 3 HAFTA KAPANSIN”

Antalya’da optik işiyle uğraşan Nazif Eken, “Öncelikle aslında doğru olan üretim haricinde tüm sektörlerin 3 hafta kapama yani sokağa çıkma yasağı. Eğer bu uygulanmazsa başta AVM’ler olmak üzere, camiler, mesire alanları öncelikle kapatılmalı, sokaklarda, caddelerde nizami maske takılması, nisan ayı sonuna kadar turizm kapanmalı, şehirlerarası yolculuklar 1 ay yasaklanmalı bunlar mutlaka yapılmalı yoksa bu salgının önüne geçemeyiz” şeklinde ifade etti.

“KORONAVİRÜSÜ HAFİFE ALDIK”

Beydağları Saklıkent Yönetim Kurulu Başkanı Emin Altıner ise virüsün hafife alındığını savundu. Altıner, “Ülke olarak mayıs ayından sonra koronavirüsü hafife aldığımızı düşünüyorum. 104 gün bizler evden çıkmadık. Hayat eve sığdı. Sonra haziran ayında her şey normale dönmüş gibi hayatı normale döndürdük. Alınması gereken ama alınmayan önlemler nedeni ile şu anda geldiğimiz nokta maalesef çok kötü. Çember herkes için oldukça daraldı. Her bireyin bu virüs ile ilgili alması gereken tedbirler öncesi kafasında şu kavram olmalı; ‘Yapabileceğim tek şey en etkili aşı bulunana kadar bu virüsten kendimi korumalıyım.’ Sonrada en önemli korunma tedbiri olan hijyene çok dikkat etmeli. Alınan tedbirler konusunda çok geç kalındı demiştim. Eylül ayında 14 gün yurt içinde sokağa çıkma yasağı uygulanarak hastalığın yayılma hızı kesilmeli idi. Her gün çevremizden hastalık ve kayıp haberleri alıyoruz. Köklü ve en radikal kararın yine topyekun en az 20 gün  sokağa çıkma yasağı olması gerektiğini düşünüyorum” diye ifade etti.

  “HEPİMİZ SUÇLUYUZ”

ANTİKAD üyesi olan Revza Pelen ise, “Bana göre bir vatandaş olarak hepimiz suçluyuz. En basiti maske takmayan, sosyal hayattan vazgeçemeyen büyük bir kesim var. Bu kadar kolay eski normale  dönmeseydik diye  düşünüyorum. Ayrıca 14 günlük kapanma ve sonrasında eski normalde dönmemek kaydı ile faydalı olur diye düşünüyorum” dedi.

HABER MERKEZİ