ETİKET MERAKI

Sevgili okurlar;  bizim dönemimizde üniversite sayısı bugünkü kadar fazla değildi. Üniversiteyi kazanamayan ya ticarete atılır, ya da bir iş bulup çalışırdı. Günümüzde bırakın illeri; ilçelere kadar üniversiteler yayılmış durumda.

***

Bizim neslin çoğu imkansızlıklar nedeniyle kapısından giremediği üniversiteye çocuklarını göndermek istiyor. Kendi hayallerini çocukları üzerinden gerçekleştirmek istiyor.

“Ben üniversiteye gidemedim, çocuğum gitsin” diyor.  “Çocuğum doktor olsun. Vali Olsun. Müdür olsun. General olsun” istiyor. Çocuklarını bir kalıba sokup, zorluyor. Çocuğunun yeteneği var mı? Bu mesleklere yatkın mı? Bu bölümlere çocuğun ilgisi var mı?  Bakan yok.

***

Çocuklarının geleceğine,  hangi bölümü tercih edeceğine, ne iş yapacağına;  analar babalar karar veriyor. Yetmiyor; dedeler, nineler, amcalar, teyzeler, halalar, dayılar da karışıyor. 

Hatta çocuğun üniversite tercihinden ve derslerdeki notları yüzünden aile içinde kavgalar çıkıyor. Çiftler boşanıyor. Elbette bu durumdan çocuğun ruh sağlığı da olumsuz etkileniyor. Yapılanı meşrulaştırmak için söylemiyorum. Aksine ibret alınması için yazıyorum.

***

Geçtiğimiz günlere bir örneğini gördük. Tekirdağ’da geçtiğimiz yıl üniversite sınavına giren bir genç kız başarısız olduğu için bir tercih yapmamış. Ailesi tıp fakültesi okumasını istediği için sınavda başarısız olduğunu da söyleyememiş.

Ailesinin güvenini sarsmamak için “evde sorun olmasın” diye annesine, üvey babasına, üvey kardeşlerine Çapa Tıp Fakültesini kazandığını söylemiş. Telefonda oynama yaparak sahte bir sınav sonuç belgesi hazırlayıp ailesine göstermiş.

***

Sonra da ailesi barınma sorununu çözmesi için bu genç kızı İstanbul’a gönderip özel bir yurda kayıt yaptırmış. Kendisini yurtta da tıp öğrencisi olarak tanıtan bu genç kız, burada  tıp fakültesinden öğrencilerle arkadaşlık kurmuş. 

Tıp fakültelerine gidip gelmeler filan derken bu genç kız,  bu yalanlarına kendisini de kaptırıp kendisini doktor olarak tanıtmaya başlamış. Hatta ameliyatlara girip dikiş bile yapmış.

Yalanları ortaya çıkınca bu genç kız tutuklanıp cezaevine gönderildi.  Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın söylediği gibi bu sahte doktorun devlete bir beyanda bulunması yok. Devletten maaş da almamış.

***

Muhtemelen bu genç kız hakkında resmi bir belgenin sahte olarak düzenlenmesi, başkalarını aldatacak şekilde değiştirilmesi veya kullanılması suçundan dava açılacaktır.

Bu suçun cezası 2 yıldan başlayıp 5 yıla kadar çıkmaktadır. Ancak bu genç kız olayı zincirleme olarak yaptıysa, her bir eylem için ayrı ayrı cezalandırılabilir.

***

Belki de bu genç kızın durumunda  binlerde genç var. Nitekim benim üniversite öğrencisi olduğum 1990’lı yıllarda bile ailesine üniversiteyi kazandığını söyleyerek  İstanbul’a okuma bahanesiyle gelenleri duymuştum.  Sahte diploma olayları belki de bundan kaynaklanıyor.   

Çünkü, başkalarıyla kıyaslanan, özgüvenleri zedelenen, kendisiyle ilgili tüm kararlar başkaları tarafından alınan çocuklar kimi zaman utandıkları, çekindikleri, korktukları için sınavlarda başarısız olduklarını söyleyemiyorlar. Yalan söylüyorlar.

Bu genç kız örneğinde olduğu gibi bazen kendi yalanlarına kendileri de inanıyorlar. Bu sorunu ortadan kaldırmak için başta aileler olmak üzere topluma büyük görev düşüyor. 

SON SÖZ

Çocuğumuz da olsa;  kimin ne iş yapacağına, hangi okulda hangi bölümde okuyacağına bırakın kişi kendisi karar versin. İnsanların ne iş yaptığıyla ilgilenmek yerine,  yapılan işin kalitesine önem verelim.