'Erzurum'da korsan miting yapmaya çalıştılar'

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Erzurum Milletvekili Kamil Aydın, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Erzurum mitinginde yaşananları Murat Er'in sunduğu Gün Ortası'nda değerlendirdi.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Kamil Aydın dün Ekrem İmamoğlu’nun Erzurum mitinginde yaşananları değerlendirdi. Aydın, yaşananlar ile ilgili İmamoğlu'na sert eleştirilerde bulunarak, “Gerçekten hani böyle hem suçlu hem güçlü misali. Yavuz hırsız ev sahibini bastırır misali. Yani kendileri müracaat etmemiş yasal bir başvuru da yok. Ama mağdur edebiyatı yapmaya çalışıyorlar” dedi.

Erzurum’da yaşanan olayları ele alan Aydın; “Dün Erzurum'da hepimiz sahadaydık. Yani çeşitli programlarımız vardı ve ben bir televizyon programına katılmak üzere stüdyoya gitmiştim. Çıkışta bunların gerçekleştiğini duydum. Şimdi bakın bütün Erzurum genelinde artık ayın dördünden itibaren yasal düzenlemeler gereği Yüksek Seçim Kurulu'na devredilen bir miting alan yetki paylaşımı söz konusuydu. Dün Vali Bey de Belediye Başkanı da bizler de yerel televizyonlarda gerekli açıklamaları yaptık. Şimdi bakınız öncelikle şunu söylemekte yarar var: Ankara Kızılay ne ise ya da İstanbul'un İstiklal Caddesi ne ise bizim üç aşağı beş yukarı Erzurum Havuzbaşı Kent Meydanı da aynı kimliğe ve kültürel dokuya sahip. Yani nüfusun çok yoğun olduğu hareketlilik sağlayan bir yer. Hele cumartesi pazar günleri iğne atsanız yere düşmez ve ben 2009'da Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olduktan sonraki süreçte yani yaklaşık 15 yıllık siyasi hayatımda, Havuzbaşı Meydanı'nda hiçbir zaman miting yapılmadı. Çünkü orası miting yapmaya uygun değil. Yasal düzenleme de orayı tamamen bu işin dışında bırakmış. Dolayısıyla şimdi hem pazar günü hem de mekan çok kalabalık olduğundan siyasal faaliyete yani miting bağlamındaki bir faaliyete uygun değil. Dolayısıyla başvuru yapılmış. CHP’li yetkililer tarafından hayır, miting yapmayacağız denmiş. Çünkü miting yapılacak yer bellidir. Şehrin biraz daha dışında daha geniş, daha büyük bir alan, kolay erişimi olan bir alan. Hayır miting değil denmiş, esnaf gezisi yapılacak. Dolayısıyla böyle bir hazırlık yapılırken bir anda özel uçakla gelip daha öncesinden efendim o yoğun nüfus içerisinde taşımalı birtakım provokasyon yapma eğiliminde olan PKK, HDP sempatizanları da sözlü ya da birtakım işaretler yaparak o bölgedeki hızlı nüfus hareketliliğini provoke etmeye başlıyor saat dört civarında. Halbuki güya esnaf gezisi saat altıda olacak, bir anda otobüs geliyor. Beyefendi otobüsün üstüne çıkıyor, millet şaşırıyor. Yani herkesin işi gücü var. İnanın bakın sabah birisi bana bir e-mail gönderdi. Efendim hanımı ve çocuğu yoldan geçerken izlemeye gelenlerin otobüs arkasında attığı taşla kadının kafası yarılmış. Kadıncağız ve çocuğu hayati tehlike atlatmış. Şimdi böyle bir kural dışı bir uygulama var. Ya şimdi niye bunu yapıyorsunuz arkadaşım? Yani 300-500 kişiyle esnaf gezisi yapacağına tutup orada bir anda oldu bittiye getirip, yasaları da yok sayıp, nüfus yoğunluğu olan bir semtte korsan miting yapma girişiminde bulunulunca tabii buna mukabil dövizler taşınmış, dışarıdan getirilmiş sloganlar da atılınca burada gerçekten insanları provoke edici birtakım şeyler oldu. Yani olayı sadece efendim bayrak taşıyan diyerek farklı bir boyuta taşımayın; Türk bayrağı taşıyanlara da taş atıldı. Bu taş atma olayı bir kere otobüs tarafından da atılmış. Onlar da buna mukabil öbür taraftan atmışlar. Yani bir sokak şeyine dönüşmüş karşılıklı ve şimdi yani partinizin merkezinde asamadığınız Türk Bayrağı'nı Erzurum'a gelip de bayrağa saldırıymış gibi lanse etmek gerçekten çok ucuz bir siyaset. Bunu biz Erzurum olarak kabul etmiyoruz. İnanın bizim gerçekten bu bağlamdaki duruşumuz belli. Erzurum bayrağına vatanına, milletine de üst seviyede bağlı bir kent. Bu bağlamda verilen şehitlerimiz veya gazilerimiz de vardır zaten” dedi.

“ORADA HER SİYASETÇİ KONUŞMA YAPMAK İSTER”

Erzurum’daki provokasyonlarla ilgili de açıklamalarda bulunan Aydın, “Bakınız gerçekten hem mekan hem zaman olarak hem de kural dışı davranış olarak bunların hepsini bir araya getirdiğimiz zaman Cumhuriyet Caddesi'nde bunların olması provokasyonun birinci ayağı. Pazar gününü ve nüfusun yoğun olduğu saati seçmek ise provokasyonun ikinci ayağı ve gerçekten izin almaksızın bunu korsan bir şekilde yapmak da üçüncü ayak. Daha öncesinden taşınan dışarıdan gelen, özellikle bölücü pankartlardaki sloganlar, bir kitlenin de geçerken insanlara bakarak birtakım şeyleri söylemesiyle sanki pişirilmiş, ısıtılmış, hazırlanmış bir senaryo. Saat altıda da Sayın İmamoğlu’nun korsan bir şekilde otobüsün üzerine çıkmasıyla artık iş çığırından çıkıyor. Bakınız ben televizyon programı sonrası çıktım. Onun efendim DHA'ya verdiği beyaanları izledim. Şimdi kendi cümlesi; 'Hayatım tribünlerde geçti. Şimdi doğru hayatı tribünlerde geçti. Yani diyor ki ben tribün provokasyonunu, tribün idaresini, halkı nasıl yönlendireceğimi iyi bilen bir insanım'  otobüsün üzerine çıkıyor ve aynısını söylüyor  bir anda bu bir provokatif söyleme dönüşüyor. Hani esnaf gezisi yapacaktınız neden bunu yapmadınız? Bunun yerine bir anda mikrofonu alıp üst perdeden propaganda yapmaya başladınız. Bu yasal değil. Bakınız biz de siyasetçiyiz. Yani inanın orada her siyasi konuşmak ister ama orası konuşulacak yer değil. Yani İstiklal Caddesi'nde Allah aşkına miting olur mu? Kızılay’da miting olur mu? Erzurum’un en yoğun yerinde ve hafta sonu insanların eğlenmeye, alışverişe efendim dostlarıyla buluşup iyi bir gün geçirmeye çıkmışken bir anda zapturapt altına alınmış bir alanda ben yaparım ben söylerim ifadeleriyle olmadı. Tabi bu kabul edilebilir bir şey değil, kabul etmeyiz. 
Efendim dün Belediye Başkanımız ve sayın Valimiz basın toplantıları yaptılar. Yani gerçekten hani böyle hem suçlu hem güçlü misali. Yavuz hırsız ev sahibini bastırır misali. Yani kendileri müracaat etmemiş yasal bir başvuru da yok. Orası miting alanı değil yani siyasi faaliyete uygun değil hele o saatte hiç değil. İnanın biz esnaf gezilerimizi bile olabildiğince hassas bir şekilde kimseyi rahatsız etmeden yapıyoruz. Hatta eğer içeride yoğun bir alışveriş varsa vallahi dükkana bile girmiyoruz. Niye? Çünkü biz kimsenin düzenini bozma gibi bir hakka sahip değiliz. Şimdi siz bu kadar önemli mevzular varken hassasiyetler söz konusuyken öyle otobüsü oraya çekip ben yaparım olur; Sayın Vali, Sayın Emniyet Müdürü, Belediye Başkanı da beni takip etsin. Benim taleplerimi yerine getirsin gibi bir yaklaşımda olmazsınız. Böyle bir Türkiye Cumhuriyeti yok. Bizler gerek siyasi kimliğimiz gerek de yerel yönetici kimliğimizle bu kurallara uymak zorundayız. Biz uymazsak Allah aşkına vatandaşın uymasını nasıl talep edeceğiz? Yani siz 16 milyonluk bir kentin şehr-i emirisiniz. Gerçi seçildiğiniz ilinizle ilgili herhangi bir tasarrufunuz bir planınız projeniz ya da faaliyetiniz yok ama şimdi bir aday adayı olarak gelmişsiniz burada miting alanı dururken tabii miting alanına Allah aşkına 300 kişiyle nasıl gidecek rezil rüsva olacak. 300 kişiyle ne yapıyor, ben bir provokasyon deneyeyim. Öncesinde de hazırlıklarını yaptırıyor alt ekiplerine. Dışarıdan taşıdıkları da var, dövizler de öyle dışarıdan taşınmış. Üzerine Erzincan efendim diğer iller yazan birtakım dövizler de var. Dolayısıyla ben bu 300 kişiyle mahcup düşüp rezil olmaktansa bir provokasyon çıkarır acaba bunu Cumhuriyet Halk Partisi lehine bir mağduriyet yaratıp da siyasi bir rant sağlar mıyım? Kamu vicdanı bunu yemez. Maşeri vicdanlar bunu reddeder çünkü yani görünen köy kılavuz istemez. İşte 300 kişi ancak böyle provokasyon yapmaya çalışır. 


Gözaltılar var, hastaneyi de ziyaret ettik. Allah korusun çok şükür öyle ağır yaralı yoktu, ayakta tedavi edilen birkaç böyle yaralı kardeşimiz vardı. Onlara da gerekli müdahale yapıldı, Ve gerçekten inanın otobüsün arkasından da, halka atılan taşlardan yaralanan insanlar da var. Ama hepsine geçmiş olsun. Allaha şükür ucuz atlattık, provokasyona milletimiz izin vermedi. 


Efendim zaten bunun bir nedeni de Erzurum'daki hava. Allaha şükür malumunuz geçen gün de cumhurbaşkanımızın mitingi oldu ve 135 bin civarında bir katılım sağlandı. Ne ulaşımda sıkıntı yaşandı ne de şenlik havasında geçen mitingte. Şimdi bu manzarayı görüyorlar. Cumhuriyet Halk Partisi heyeti dolaşıyor birçok yerde inanın özellikle HDP ile işbirliği yapması, efendim Öcalan'a, bebek katillerine ve onun siyasi uzantısına af sözleri vermesi biraz da bu milletin özellikle 40 bine yakın şehidi olan bir ülkenin gerçekten vicdan sahibi insanlarında büyük yaralara yol açtı. Dolayısıyla sayın adaylar mesela kapı kapı esnaf geziyorlar, köy köy dolaşıyorlar, ilçe ilçe inanın birçok yerde kabul görmüyorlar. Ellerini dahi sıkmıyorlar. Bunun da vermiş olduğu bir psikolojik eziklik var. Bu psikolojik ezikliği nasıl gideriz? İşte böyle bir provokasyonla. Acaba kamuoyunda Erzurum'u bir şekilde kötü lanse edebilir miyiz düşüncesinden hareket ettiler. Buradan da bir şey çıkmaz çünkü inanın mesela ben adama kendim gönül rızasıyla telefon numaramı vermiş değilim. Benim cep telefonuma bile mesaj atıyor. Okuyayım isterseniz mesajını, bu bile provokasyonun izlerini taşıyor. Şimdi bakınız 'Erzurum Cumhuriyet Halk Partisi Adayı Birinci Sıra' aynen şöyle yazmış: 'AKP ve Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen'in engellemelerine inat Havuzbaşı Kent Meydanı'nda sizleri Sayın Ekrem İmamoğlu ile buluşmaya bekliyoruz.' Arkadaşım öyle bir izin yok. Hangi buluşma ve kime inat? Burada Mehmet Sekmen'e değil; Yüksek Seçim Kurulu'nun kurallarına, anayasaya, kanunlara inat diyor. İşte provokasyon böyle başladı. Dolayısıyla Cumhur İttifakı'nın sahada Erzurum'da özellikle girmediği çalmadığı kapı yok. Allah'ın izniyle hem cumhurbaşkanlığında hem TBMM 28'inci dönemde kendine yakışanı yapacak. Sahadaki görüntülere, yansımalara bakıldığında Millet İttifakı'na herhangi bir destek söz konusu değil. Ama Cumhur İttifakı burada yine kendine layık olanı, kendine yakışanı yapacak” diyerek konuşmasını sonlandırdı.