ERKEĞİN SOYADI YOK
Türk Medeni Kanunun 187. maddesi, eşitliğe aykırı görüldüğü
için iptal edildi. "Evlenen kadın, kocasının
soyadını alır" hükmü, Anayasa Mahkemesi kararıyla kaldırıldı. Daha önce
otomatik olarak kadın kocasının soyadını alıyor, dilerse mahkeme yoluyla kendi
soyadını, kocasının soyadının önünde kullanabiliyordu. Bu kanun ile artık
mahkemeye başvurmadan tek başına kendi soyadını kullanabiliyor.
***
Bir kadın olarak bu karar benim için hiç bir şey ifade
etmiyor. Nötr bir his. Soyadına gelene kadar o kadar çok sorun, o kadar
aşılması gereken problem var ki... Bu eşitlik adına uyarlanan kanun maddesi,
kadına şiddeti, kadın cinayetlerini çözer mi mesela? Pe ki kadınlar tarafından
mağdur edilen erkeklere rahat nefes aldırır mı?
Eşitlik savunucusu kadınlar, boşanırken aynı onurlu duruşu gösterip ,
"ben kocamdan bir şey talep etmiyorum" diyebilecek mi?
***
Öyle ya, evlenirken adamın soyadını reddecek kadar özgür,
eşit bir bireyin boşanırken de tazminat peşinde koşmayıp, aynı dik duruşu
sergileyebilmesi lazım. Değil mi? Neyse gelelim bir başka detaya; hadi diyelim
herkes kendi soyadını kullanıyor. Peki doğan çocuk kimin soyadını alıyor?
Çocuğun kütüğü neresi olacak? Boşanma
durumunda kimin soyadı verilecek çocuğa? Hepsini zaman içinde göreceğiz.
***
Bazen bunların feminist darbesi olduğunu düşünüyorum.
Evliliği ve aile birliğini tutan iplerden biridir soyadı. Bu karar ile evlilik
yapmanın da anlamı ortadan kalkacaktır. Kadın ve erkeği birbirine karşı
konumlandıran rekabete sokan “modern algıyı” desteklemediğim gibi cinslerin görev
tanımını kendi çıkarlarına göre tanımlayan toplumsal cinsiyetçiliği de
desteklemiyorum.
***
Yani kadın ürer, çocuk bakar, ev temizler. Erkek "evine ekmek götürür", "erkek
güçlü olmalı" "erkek adam ağlamaz" gibi dayatmaları da sığ buluyorum. Kadının da
erkeğin de yaradılış gereği birbirinden üstün özellikleri var. Bu nedenle
onları rekabete sokmak yerine, aynı takımda oynamalarını birbirini tamamlayıp,
destekleyecekleri bir yaklaşımı benimsetmeliyiz.
***
Dediğim gibi soyadına gelene kadar aşılması gereken o kadar
çok eşit hak, adalet konularında açıklık var ki. Namus deyince akıllara
"kadın " gelen bir toplumda, bu soyadı kararı beni heyecanlandırmadı
açıkçası. 2004 yılında yapılan değişiklikle Anayasa'nın 10'uncu maddesine,
"Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama
geçmesini sağlamakla yükümlüdür" ifadesi eklenerek, cinsiyet eşitliğine
anayasal güvence getirildi.
***
Aslında kanunlar gayet güzel fakat uygulama sıkıntılı.
Kravatını takıp hakim karşısına çıkan, namus cinayeti diyen, komik cezalar
alıyor. Veya son yıllarda kadınlar evliliği ticarethaneye çevirmiş durumda.
Maddi gelir elde etmek için evlenip, bir kaç yıl sonra boşanıyorlar. Erkek
dokunmadığı kadına, başkasıyla sevgili olan eski karısına bakmak zorunda
kalıyor. Adam bir evlilik daha yaptığında hala eski eşine bakıyorsa burada
eşitlik nerede.(Kısa sürmüş evlilikler için bu düşüncem).
***
Hem feministliği, hem de erkek egemen toplumu onaylamıyorum.
Pozitif ayrımcılığın, kadın için de erkek içinde olanına karşıyım. Eşit haklar
adına alınan bu kararda kadınların da boşanma durumunda nafaka talep etmemesini
bekliyorum. Aksi fırsatçılıktır. Hem karnım doysun, hem pastam dursun
zihniyetine, eşitlik isteyip pozitif ayrımcılık bekleyenlere idi bu köşe yazım…