Erhan Akçay: Kılıçdaroğlu ile Ümit Özdağ tiyatro oynuyorlar

MHP Grup Başkan Vekili Erhan Akçay Lider Haber’e konuştu. Akçay, “14 Mayıs'tan sonra Kılıçdaroğlu ve zillet ittifakı ne yapacağını şaşırmış vaziyette. Sığınacak liman arayan Kılıçdaroğlu ile Ümit Özdağ tiyatro oynuyorlar” dedi.

MHP Grup Başkan Vekili Erhan Akçay 14 Mayıs’ta gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı ve 28.Dönem Milletvekilliği seçiminin sonuçlarını ilk kez Lider Haber’de yayınlanan ve gazeteci Murat Er'in sunduğu Gün Ortası programında değerlendirdi.

ÜMİT ÖZDAĞ ADETA BİR FİGÜRAN ROLÜ OYNUYOR

14 Mayıs'tan sonra Millet İttifakı'nın izlediği politikaya dair yorumlarda bulunan Akçay: "14 Mayıs'ta birinci tur Cumhurbaşkanı seçiminden sonra artık Kılıçdaroğlu ve zillet ittifakı ne yapacağını şaşırmış vaziyette. İki buçuk milyonu aşkın bir oy farkı ve beş puanlık bir farkla birinci turu önde tamamlayan Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan'dan sonra artık Kılıçdaroğlu ve ona oy veren, bilhassa CHP yöneticileri adeta aklını yitirmiş bir vaziyette. CHP’liler 14 Mayıs'a kadarki bütün söylemlerini tekzip etmeye başladılar. Fakat bunu tekzip açıkça yapmıyorlar. Yani milliyetçilik söylemine sığınmak suretiyle bunu yapmaya çalışıyorlar. Ama 14 Mayıs’a kadar yıllardır yapıp ettikleri, söyledikleri ve uyguladıkları politikalar ortada. Onlara ne diyeceksiniz? Yani defalarca yerel yönetimlere özerklik şartını uygulayacağız diyen Kılıçdaroğlu’nun, 2011 yılından bu yana buna ilişkin bir teklifi var mı? Yani üniterliliği ve milli devleti koruyacağız diye bir sözü yok. Konuşulan sözler, atılan imzalar ortada sadece bir örnek vermek istiyorum. Malumunuz her iki ittifak yani Cumhur İttifakı ve Millet ittifakı ittifak protokollerini hazırladılar, liderler imzaladı ve Yüksek Seçim Kurulu’na verildi. Cumhur İttifakı Protokolü yaklaşık bir buçuk sayfalık 10-12 paragraftan oluşan açık net ifadelerle ilkelerini, vizyonunu ve amacını ortaya koydu. Mesela Cumhur İttifakı protokolünde diyor ki; “Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkma hedefi ile Türk milletinin ve üniter milli devlet olan Türkiye Cumhuriyeti’nin ebediyen kurulması ve yükseltilmesi azim ve kararıdır” şeklinde ifade ediliyor. Altılı masanın imzaladığı protokolde ne Atatürk var ne Türk milleti var ne Atatürk'ün hedefleri ne de üniter milli devlet yok. Sıklıkla farklılıklardan, çeşitliliklerden bahseden son derece muğlak ifadelerle geçiştirilmiş bir Milleti İttifakı Protokolü var. Bu protokolü adeta HDP yazmış, içine HDP ruhu sinmiş. 14 Mayıs’tan sonra seçim sonuçları Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Cumhur İttifakı’nın çoğunluğuyla tamamlandı. Biz de Milliyetçi Hareket Partisi olarak hem oylarımızı arttırmak hem de milletvekili sayımızı arttırmak suretiyle süreci tamamladık. Cumhurbaşkanlığı seçimini de biraz önce ifade ettiğim gibi beş puanlık bir farkla Sayın Cumhurbaşkanı önde tamamladı. Sonra bu söylem değişikliği başladı ve Ümit Özdağ ile protokol imzalandı. Fakat dikkat ediniz bu protokol sadece CHP Genel Başkanı ile Zafer Partisi arasında imzalanan bir protokol. Yani aslında hiçbir hükmü olmayan bir protokol. Eğer bu yaptıkları protokolde samimi olsalardı zaten Cumhur İttifakı protokolünde yeterince izahat var gereli açıklama aylar öncesinden yapılmış. Şimdi artık sığınacak liman arayan Kılıçdaroğlu ve Ümit Özdağ böyle bir tiyatro oynuyorlar esasında. Dikkat ederseniz HDP hiç ses çıkmıyor. Hatta diyorlar ki hiçbir hükmü yoktur. Bunlar neden? Çünkü asıl ittifak CHP ile HDP’nin de içinde olduğu Millet İttifakı’nın diğer paydaşları arasında yapıldı. Ümit Özdağ ise bu politika içerisinde adeta bir figüran rolü oynuyor. Acaba 35 oy kapabilir miyiz derdine düştüler. Fakat seçimlere üç gün var yani kısa bir süre kaldı. İlkesiz, omurgasız, vizyonsuz bir yerden bir yere savrulan, sürekli maske değiştiren, kılıktan kılığa, kimlikten kimliğe savrulan bir Kılıçdaroğlu profili var. Böyle bir profile milletimizin itibar etmesi mümkün değil. Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan geçmiş muhtesabatıyla, edebiyle, vizyonuyla Cumhur İttifakı’nın adayı olarak bu seçimleri 28 Mayıs'ta da oy fazlalığı nispetini arttırmak suretiyle tamamlayacağı anlaşılıyor. Bugün itibariyle tüm vatandaşlarımıza düşen görev 28 Mayıs’ta mutlaka sandığa gitmek ve oy kullanmak. Çünkü 28 Mayıs bütün dünyaya, Türkiye düşmanlarına ve terör örgütlerine büyük ve güçlü bir ses olacaktır. Bunu şimdiden görmek mümkün." ifadelerini kullandı.

MİTİNGLERDE PKK’LILAR ‘KAN KAN İNTİKAM SENİNLE ÖCALAN’ DİYE SLOGAN ATIYOR

Kılıçdaroğlu'nun milliyetçilik vurgusu ve Ümit Özdağ'ın seçmen tabanının karşılığı sandığa nasıl yansıyacak sorusuna Akçay: "Sandığa yansımaz diye düşünüyorum. Yani yıllardır söylediği hangi sözden vazgeçecek şimdi? Yerel yönetimlere özerklik şartı getireceğiz demişsiniz. Kayyum atamalarına son vereceğiz demişsiniz. HDP ile bunun için mutabakata varmışsınız. Demirtaş ve Öcalan’ı serbest bırakacağız demişsiniz. Mitinglerinde PKK’lılar ‘Kan kan intikam seninle Öcalan’ diye slogan atıyor. Her türlü bu kendi kurduğu sofradan terör örgütlerini, FETÖ'yü, PKK’yı, YPD’yi, nem aldırmışsın ve diğer ittifak ortakların da artık figüran rolü oynamış. Ayrıca biliyorsunuz kurulan masayı kendileri kumar masası olarak nitelendirdiler değil mi? Yani Meral Akşener bu kumar masasıdır diyerek önce masadan kalktı sonra tekrar kumar masasına oturtuldu. Yani kumar masasını kuran burada Kılıçdaroğlu. Fakat 14 Mayıs seçimlerinde görüldü ki bu Kılıçdaroğlu, CHP sazan sarmalına tutulmuş ve kumar masasında ütülmüş duruma geldi. Hiçbir oy nispeti olmayan partilere onar, on beşer, beşer, üçer birtakım milletvekili kazanmalarını temin etti. Deyim yerindeyse 14 Mayıs’tan sonra da bir nevi yani Rus ruleti oynamaya başladı Kılıçdaroğlu. Fakat onu da yanlış oynuyor. Çünkü artık muhakeme gittiği için her türlü ilke, vizyon, politika, söylem karman çorman oldu. Rus ruletini de şöyle; sağ eline alıp sağ tarafına sıkıyor, ondan sonra sol eline alıp sol tarafına sıkmaya başlıyor. Şimdi 14 Mayıs’tan sonra bilhassa deprem bölgelerinde Cumhur İttifakı’nın çok açık ara önde sonuçlar elde etmesi neticesinde CHP'nin ve ittifaklarının yaşadığı hüsran ve şaşkınlık deyim yerindeyse Kılıçdaroğlu ve taraftarlarını çılgına çevirdi. Bu sonuç ile gerçek yüzlerini ve gerçek niyetlerini ortaya koymuş oldular. Biliyorsunuz bunlar miting meydanlarında, sokaklarda böyle elleriyle kalp işareti yapıyorlardı. Kalp işareti sevgi ifade eden bir gösteri. Bunun bir eylemle davranışla ortaya konulması gerekirdi. O da neydi? Seçim sonuçlarını saygıyla karşılamak ve bu saygı çerçevesinde sabırla yollarına devam etmeleriydi. Fakat öyle olmadı. Bu kalp işaretinden nefret, hakaret ve küfürler saçılmaya başladı. Demek ki neymiş, o efendim bahar gelecek söylemleri, kalp işaretleri falan hep sahteymiş. Eğer samimi olsalardı bunu tekrar devam ettirebilirlerdi. Şimdi kendilerine oy vermeyen vatandaşları sadece deprem bölgesi için de değil. Yani bana Manisa ve İzmir'den bazı bilgiler de geliyor artık. Hazımsızlıkları ve nefret dilleri öylesine artmış ki; çarşıda, pazarda otobüste, dolmuşta, takside bu söylemlerini arttırmaya başladılar. Oysa biz daha önceki seçimlerde olduğu gibi 14 Mayıs seçimlerini de son derece sağlıklı, sakin bir şekilde geçirmiştik. Yani milletimizin çok çok büyük çoğunluğu sağduyulu, saygılı ve sabırlı olarak kendi milli iradesine ve verdiği oya sahip çıkmıştır. Yüzde 88’e varan Türkiye genelinde bir sandığa katılım olmuştur. Fakat neticeyi Kılıçdaroğlu ve çevresi saygıyla karşılamadığı gibi çok büyük saygısızlık etmiştir. Depremzedelere yaptıkları hakaretler, küfürler artık tahammül edilme sınırını da aşmıştır. Misafir kalan depremzedeleri CHP’li belediyeler, misafir kaldıkları yerlerden çıkartmışlardır. Deprem bölgesindeki çadırlarınsa söküp gittiklerini duyuyoruz. Bunlara artık Allah akıl fikir versin. Hiç bu yaptıklarından pişman değiller; millete bir özür borçları olduğu halde özür de dilemiyorlar. Mesela Kılıçdaroğlu yaptığı bir açıklamayla uyarı yapmış, efendim işte bu tür ağır ifadeler kullanmayın diye ama bir özür veya bu davranışın kınanacak bir tutum olduğunu söylemiyor. Demek ki o da kendi içinden bu sonuca kızmış olmalı ki hazımsızlıklarının devam ettiğini görüyoruz. İşte bu tescil edilen samimiyetsizliklerinin ve düşmanca tutumlarının milletimiz tarafından 28 Mayıs’ta sandıkta cezalandıracağını ve Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'ın da bugüne kadarki muhtesebatı ve seçim kampanyası süresince yaptığı faaliyetler ve hizmetleri dikkate alarak sonucun açık ara farkla neticeleneceğini düşünüyoruz." cevabını verdi.

BU SEÇİM İTİBARİYLE ANKET FİRMALARININ BÜYÜK BİR ÇOĞUNLUĞU YERLE YEKSAN OLMUŞTUR

Seçimler yaklaşınca partilere yönelik oluşturulan olumsuz algıları ele alan Akçay: "Milletimizin vicdanı zaten milliyetçilik düşüncesini ve şuurunu taşıyan bir vicdandır, düşüncedir. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak 54 yıllık siyasi hayatımız boyunca daima milli iradeyi esas alan millet merkezli bir siyaset uyguladık, daima milletimize güvendik ve inandık, milletimizi karşılıksız sevdik, önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben anlayışıyla bütün politikalarımızı uyguladık. Yıllardır hemen hemen bütün seçimlerde Milliyetçi Hareket Partisi’ne olumsuz algı operasyonları yapılmıştır. Bu operasyonların yapılmadığı bir seçimi hatırlamak mümkün değildir. Öncelikle anket firmaları eliyle yapılmaya çalışılmıştır ve seçimlere birkaç yıl kala hemen işe başlarlar. Anketlerde Milliyetçi Hareket Partisi’nin oyunun düştüğünden bahsederler. Fakat biz bunlara hiçbir zaman itibar etmedik ve milletimiz de itibar etmedi. Fakat bunlar artık utanmıyorlar da. Çünkü niyetleri kötü ve belli kesimlerden belli paraları alarak kasıtlı olarak bu tür anketleri yaptılar. Zaten artık özellikle bu seçim itibariyle bu anket firmalarının büyük bir çoğunluğu yerle yeksan olmuştur. Hiçbir inandırıcılıkları kalmamıştır. Sadece kitleleri zihinsel olarak yönlendirme amacına yönelik bir algı çalışması yaptıkları ve gerçeklerle uzaktan yakından alakaları olmadığı ortaya konmuştur. Bu algıyla anketler üzerinden siyaset yapmaya çalışanlar da her zaman hüsrana uğramıştır. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak özgüven sahibi, açık ve net politika uygulayan siyasi bir partiyiz. Hatırlarsanız bu seçimler içinde milletvekili aday listelerimizi Yüksek Seçim Kurulu’na iki gün evvelden verdik ve yayınladık. Diğer bütün partiler son gün son dakika verdiler. Milliyetçi Hareket Partisi’nin kendi logosuyla ve kendi listesiyle seçime girmesi bir özgüven ispatıdır ki; bunu sadece Milliyetçi Hareket Partisi yapabilmiştir. 16 Nisan 2017’de Anayasa referandumuna giderken Cumhurbaşkanı hükümet sisteminin ilk vizyonunu şu şekilde ifade ediyorduk: “Yönetimde istikrar, temsilde adalet, güçlü hükümet, güçlü meclis.” Şimdi bunlar 24 Haziran 2018 seçimlerinden sonra cumhurbaşkanı hükümet sisteminin bütün kurum ve kurallarıyla işlemesiyle birlikte son beş yıl itibariyle uygulandı ve ispatlandı. Yönetimde istikrar gerçekleşti ve güçlü bir hükümet ve meclisle şimdi yine 14 Mayıs seçimlerinde mecliste Cumhur İttifakı çoğunluğunun 323 gibi gayet açık net çoğunlukla sağlanmış olması ile birlikte 28 Mayıs'ta Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan'ın seçilmesiyle bu yönetimde istikrar, temsilde adalet ilkesi bir kez daha tahakkuk edilmiş olacaktır." dedi.

BUNLARIN VAAT ETTİKLERİ KRİZ, KAOS VE KARGAŞADAN ÖTE BİR ŞEY DEĞİL

İkinci tur ile ilgili görüşlerini aktaran Akçay: "Artık önüne gelene biraz önce ifade ettiğimiz gibi makam veren, birden fazla kesimlere kişilere vaat veren, ne yapacağı, politikası, ilkesi, vizyonu karmakarışık olmuş ve asıl ittifakını da HDP ile dolayısıyla PKK ve terör örgütleriyle yapmış olan Kılıçdaroğlu’nun kazanması durumunda bunların Türkiye’yi yönetmeleri kesinlikle mümkün değildir. Yani bunu tahmin etmek bile fecaattır. Çünkü bunların vaat ettikleri kriz, kaos ve kargaşadan öte bir şey değildir. Dolayısıyla milletimiz asla itibar etmeyecektir. Net bir şekilde anlaşılmıştır ki bu istikrar ve güven içinde Türkiye yüzyılı spektifi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yolumuza devam edeceğiz. Bu seçimle birlikte Türkiye istikrar ve güvenini daha da arttıracak; hem yönetimde istikrar, hem de temsilde adalet, güçlü hükümet ve meclisle Türkiye büyük ufuklara doğru yoluna yürüyecektir. Türkiye zaten dünyanın ufkunda parlayan bir yıldız gibi hem bölgesel hem küresel güç olma yolunda ve her alanda büyük hamlelere büyük atılımlara doğru ilerlemektedir. Bunları somut olarak ortaya koymuştur. Cumhuriyetin yüzüncü yılını idrak ettiğimiz bu yılda hedefimiz ülkümüz kızıl elmaya doğru ilerlemektir. Milletimizin milli feraseti, sağ duyusu, ilmi, irfanı bu yönde kararlı bir şekilde devam edecek. Bunların hiçbir kıymeti harbiyesi yok, kopmuş olan kopmuştur giden gitmiştir. Fakat bunların bakımından utanç verici olan bir türlü söylemlerini bırakamamaları, gittikleri yerin yenisi olamamalarıdır. Her gittikleri yerde kendilerini eski ülkücü diye affedersiniz ama pazarlıyorlar ve başka işi güçleri de yok. Sadece MHP'ye yönelik kullanılan aparatlar haline dönüştükleri görülüyor. Dolayısıyla ne Milliyetçi Hareket Partisi ile ne ülkücülükle ne de milliyetçi düşünceyle tutum almadan gittikleri yerlerde savrulmuşlar. Yani bunları artık Allah ıslah etsin. Söyleyecek hiçbir sözümüz olamaz. Bunların fikriyatımızda da, Türk milliyetçiliğiyle de, milli duruşla da milli siyasetle de ilgi ve irtibatları kalmadığı anlaşılıyor. Allaha ıslah etsin diyecek başka söz yok. " şeklinde konuştu.

GURUR VEREN TABLOLAR GÖRÜYORUZ

Seçime katılım ile değerlendirmelerde bulunan Akçay: "Evet gerçekten göz dolduran, gurur veren tabloları görüyoruz. Yurt dışında oy kullanan vatandaşlarımız zaten 14 Mayıs’ta yüksek bir katılım sağlamışlardı. 28 Mayıs’ta da bu katılım daha da artacak. Aynı şekilde 28 Mayıs’ta tüm vatandaşlarımızın mutlaka sandığa gitmelerini öneriyoruz ve bilhassa 14 Mayıs'ta Cumhurbaşkanımız Erdoğan'a oy vermiş vatandaşlarımızın kesinlikle asla rehavete kapılmadan tüm ülke olarak sandığa gitmelerini ve Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan'a oy vermelerini talep ediyorum ve diliyorum. 28 Mayıs'ta yapılacak olan seçimlerin şimdiden ülkemize ve milletimize hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum." sözlerine yer verdi.