ERGENLİK SİVİLCESİ

İlk ergenlik sivilcenizi hatırlıyor musunuz? Yıllarca bir büyüsem diye beklersiniz bir sabah bir uyanırsınız burnunuzun üstünde kocaman kırmızı bir yumrucuk, hem acıyor hem de suratınızın tam ortasına konuşlanmış tüm güzelliğinizi bozuyor.

Saklasan saklanmaz, sıksan daha büyük bir acı… Bir anda dünya üzerinde olan her şey, her olay, hayatınızdaki tüm öncelikler, istekler, yaşam hevesiniz önemini kaybeder ve  merkez noktanıza  bir sivilce gelir oturur aman Allah’ım ne gam…

O zamana kadar söylediği hiçbir şeyi ciddiye almadığınız, ne dese tersini yaptığınız annenize imdaattt çığlıklarıyla koşarsınız, yardım et anne sivilceme çözüm bul diye; ilk müdahale limon terapi olmak üzere türlü kürler denenir bir tanecik masum sivilceyi yok etmek için!

Okula gidersiniz; herkesin gözü ondadır ve herkes acır gözlerle bakar size ve utanç kaynağı sivilcenize…

Ben sivilceleri severim…

Hayatımızdaki gereksiz, olmasını istemediğimiz ama hangi taşı kaldırsan altından çıkan, bir türlü kurtulamadığımız insanlara benzetirim sivilceleri, sıksan bir dert sıkmasan sinir bozucu… Her sözleri olay, her konuşmaları gereksiz ve bütün bunların yanında da her şeyi biliyor görünüp hiçbir şey bilmeyen sağlıksız ruh halleri…

Hepimizin hayatında doludur böyle insanlar; yazıyı okurken kiminizin aklına yan komşusu, kiminizin ilkokuldan beri yakanızdan düşmeyen çocukluk arkadaşınız, kiminizin ise mutlaka bir akrabası gelir kesinlikle eminim hepimizin hayatında burnumuzun orta yerinde çıkan ergenlik sivilcemiz gibi insanlar vardır…

Ergenlikte sinir olduğum sivilceme şimdilerde adına 40 yaş olgunluğu dediğim (küsuratları atalım )bir dönemde şefkat ile yaklaşıyorum tepesine asitli limonu basmak yerine neden gelip suratımda konuşlandığının sebeplerini arıyorum ve kendi kendine olay mahallini terk etmesini bekliyorum ve artık ondan utanmıyorum…

Hayatımdaki insanlara da işte aynen böyle yaklaşıyorum. Tahammül göstermiyorum belki ama önemsiz gibi de davranmıyorum, hayatıma neden girdiğini, bana ne öğreteceğini, nerede hata yaptığımı görmemi sağlayacağı için heyecan ile görevini tamamlayıp gitmesini bekliyorum…

ORHAN VELİ’NİN NASIRI

Orhan Veli’nin, Nasır’ına yazdığı şiir gibi bende bir gün sivilceme şiir yazarım belki kim bilir?

Hiçbir şeyden çekmedi dünyada

Nasırdan çektiği kadar;

Hatta çirkin yaratıldığından bile

O kadar müteessir değildi;

Kundurası vurmadığı zamanlarda

Anmazdı ama Allah’ın adını,

Günahkar da sayılmazdı.

Yazık oldu Süleyman Efendi'ye