Erdoğan: 2024 zalimin ceza aldığı yıl olacak
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrail’in Filistin’e saldırıları ile ilgili, “Tarih bu iğrenç tabloyu, buna yol açanları, göz yumanları meşrulaştırmaya çalışanları hak ettikleri şekilde yargılayacak. 2024 zalimlerin hak ettiği cezayı gördüğü bir yıl olacaktır inşallah” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı
Külliyesi’nde “Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri” törenine katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan
başlıklar:
Bu yıl bilim ödülümüzü asıl alanı olan ilahiyat yanında
iktisattan siyasete ve sosyolojiye kadar geniş bir sahada telif ve tercüme
eserler veren Prof. Dr. Süleyman Uludağ'a veriyoruz. Süleyman Uludağ hocamızın
her birinin gerisinde büyük bir emek ve birikim olan eserleriyle nesiller boyunca
fikir ve gönül dünyamızı zenginleştirmeyi sürdüreceğine inanıyorum. 'İhtisas
alanı tasavvufu İslami ilimlerden bir ilimdir. Ancak aynı zamanda sahih bir
itikat, ihlaslı bir ibadet ve güzel ahlakla süslenmiş bir hayat tarzıdır' diyen
hocamızı ödülü için tebrik ediyorum.
Kültür ödülümüzü biyografi, hatırat, matbuat ve kitabiyat
tarzında yazdığı eserlerle tarihimize ışık tutan Prof. Dr. Ali Birinci hocamıza
takdim ediyoruz. Ali hocamız, kitapları, makaleleri ve sohbetlerinin yanı sıra
şiirleriyle de kültür dünyamıza katkılar sunan bir isimdir. Bir dönem Türk
Tarih Kurumu başkanlığı görevini de yürüten hocamız, tarihçiliği bir hayat
biçimine dönüştüren tarzıyla her türlü teşekkürü, takdiri ve ödülü hak ediyor.
Müzik ödülümüzün bu yılki sahibi, sanatçılığı ve zarafetiyle
bilhassa bizim kuşağımızın hafızalarında silinmez bir yer edinen Emel Sayın
hanımefendidir. Yaklaşık yarım asırdır icra ettiği Türk Sanat Müziğimizi
milyonların kalbinde yaşatan Emel Sayın hanımefendi, bugün de gönül telimizi
titretmeyi sürdürtmektedir. Kendisine müzik ödülümüzü takdim etmekten büyük bir
bahtiyarlık duyuyoruz.
Resim ödülümüzün sahibi İbrahim Atalay, 60 yıldır sanat
hayatımıza verdiği katkılar, ürettiği eserler ve yetiştirdiği talebelerle
ülkemizin en önemli sanatçılarından biridir. Sayın Atalay, asırlara sari milli
birikimimizi modern sanatla bütünleştirerek harmanlamayı ve özgün eserlere
dönüştürmeyi başarmış bir isimdir. Sanatçımıza gayet isabetli bir seçimle resim
alanındaki ödülünü takdim etmekten memnuniyet duyuyoruz.
Karikatür ödülümüzü çizerek düşünen ve çizgisiyle yaşadığı
döneme anlam katan bir sanatçımıza Hasan Aycın'a takdim ediyoruz. Çizgilerine,
yazıları, sohbetleri ve duruşuyla adeta can veren sanatçımız, eserlerinde gönül
coğrafyamızda yaşanan kederleri ve sevinçleri yansıtarak hayırlı hizmetlere
vesile oluyor. Yunus'un 'öleyim mi söylemeyince' deyişindeki gibi en deruni
hislerimize tercüman olan Hasan Aycın'ı ödülü için tebrik ediyoruz.
Sinema ödülümüzü 1950 yılından beri yapımcılıktan
yönetmenliğe, arşivcilikten eğitimciliğe, sinemanın her alanında iz bırakan bir
ustaya, Sami Şekeroğlu'na veriyoruz. Türk sinemasına olan tutkulu bağlılığını
kurduğu arşiv ve müze ile nesillere aktaran sayın Şekeroğlu'nun, kültür sanat
hayatımıza hizmetleri her geçen yıl daha iyi anlaşılmaktadır. Son bir asrın en
etkili mecralarından biri olan sinema alanında ülkemizin hazinesine sahip çıkan
Sami Şekeroğlu'na takdim edeceğimiz ödül için kendisini tebrik ediyoruz.
Dijital sanat ödülümüzü, kendi ifadesiyle 'bir medya
sanatçısı ve tasarımcısı' olan Refik Anadol'a takdim ediyoruz. Kendisi
bilgisayar teknolojilerini ve yapay zekayı kullanarak geliştirdiği görsel
çalışmalarını akademik müktesebatıyla destekleyerek dünya çapında eserlere imza
atıyor. Bizim kuşağımıza geleceği anlatan bir sanatçı olarak gördüğüm sayın
Anadol'u takdim edeceğimiz dijital sanat ödülü için tebrik ediyorum.
Mimari ödülümüzü bilhassa İstanbul'daki Türk mimarisi
üzerine yaptığı çalışmaları medya vasıtasıyla toplumla paylaşan Sinan Genim'e
veriyoruz. Sayın Genim, ülkemizin en önemli tarihi, kültürel ve toplumsal
markası İstanbul'a olan aşkını hem üstlendiği yeni projelerle hem de
restorasyon çalışmalarıyla ortaya koymuş bir isimdir. Bu doğrultudaki
mücadelesini sivil toplum ve siyaset alanında da yürüten Sinan Genim'e mimari
ödülümüzü vermekten memnuniyet duyuyoruz.
Edebiyat ödülümüzü hikaye, deneme, roman ve incelemelerden
oluşan onlarca eseriyle geçmişten bugüne köprüler kurmuş bir yazarımıza Nazan
Bekiroğlu'na takdim ediyoruz. Nazan Hanım, öğretmenlikten akademisyenliğe
uzanan yolculuğu boyunca edebiyat dünyamıza kazandırdığı eserleriyle günümüz
yazarları arasında seçkin bir yere sahiptir. İlk kitabı Nun Masalları adını
taşıyan hikaye kitabından beri yakından takip ettiğimiz Nazan Hanım'ı, ödülü
için tebrik ediyoruz.
“VEFA ÖDÜLLERİMİZİ
BEŞ AYRI İSİM ADINA TEMSİLCİLERİNE VERİYORUZ"
Bu yılki vefa ödüllerimizi beş ayrı isim adına
temsilcilerine veriyoruz. Edebiyatta Atilla İlhan ve Samiha Ayverdi, müzikte
Barış Manço, tarihte İsmail Hakkı Uzunçarçılı, tiyatroda Muhsin Ertuğrul adına
verdiğimiz ödüllerin hayırlı olmasını diliyorum. Her biri kendi alanında
ülkemize ve milletimize unutulmaz hizmetler veren bu değerlerimizi rahmetle yad
ediyorum.
Gök kubbede bıraktığımız yegane izin hoş bir sada olduğu
gerçeğinin en güzel temsilcileri işte bu isimlerdir. Ödüllerini takdim
ettiğimiz tüm kültür sanat insanlarımıza ve temsilcilerine milletimize ve
insanlığa yaptıkları katkılar için bir kez daha şükranlarımı sunuyorum.
"GEÇMİŞLE
BAĞLARI KORUMANIN MÜMKÜN OLDUĞUNU GÖSTERMEYE ÇALIŞTIK"
Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri, marifetin
iltifata tabii olduğu anlayışıyla ihdas edilmiştir. Kültür sanat faaliyetlerini
tüm kesimleriyle toplumu kaynaştıran, birleştiren, ortak hisler ve hedefler
etrafında bütünleştiren bir çimento olarak görüyoruz. Böyle olduğu için de
kendimizi dar bakış açılarıyla sınırlandırmadan ülkemizin tüm değerlerini
kucaklamaya çalışıyoruz. Geçmişte bu millet, siyaset mühendisliği projeleri
yanında toplum mühendisliği projelerine de maruz bırakılmıştır. Kendi zihniyetlerine
göre bir makbul vatandaş imal etme peşinde koşanlar, medeniyetimizin ve
tarihimizin binlerce yıllık müktesebatına sırt çevirmişlerdir.
Dünyanın pek çok yerinde mimariden edebiyata her alanda
sahip oldukları zenginliklerin üzerine adeta titreyen, bu değerlerini
asrılardır yaşatan ülkeler, toplumlar görüyoruz. Ülkemizde ise milletimizin
asırlara sari birikimleri büyük bir hoyratlıkla yok edilmiş, tahrif edilmiş,
gerilik emaresi denilerek aşağılanmıştır. Biz sorumluluk üstlendiğimiz her
yerde kalkınmayla medeniyet mirasına sahip çıkmanın, değişimle asırlık
değerleri yaşatmanın, geçmişle bağları korumanın mümkün olduğunu göstermeye
çalıştık.
"GENÇLERİMİZİN
GAYRETLERİNİ TAKDİR ETTİK, TEŞVİK ETTİK"
Elbette bu mücadelede yeteri kadar başarılı olamadığımız
hususlar vardır. İlham kaynağını kendi toplumunda, kendi değerlerinde, kendi
geçmişinde aramak yerine gözü hep dışarıda olanlara diyecek bir şeyimiz yok.
Batı karşısında mahcup, kendi toplumuna karşı mağrur bu kesimlerden objektif
bir değerlendirme, milli bir duruş zaten beklemiyoruz.
Bununla birlikte de şu gerçeğin kabul edilmesi gerekir.
Türkiye, cumhuriyet tarihinin en önemli demokrasi ve kalkınma atılımlarını
hayata geçirirken medeniyet ve tarih mirasına da en önemli yatırımları yaptığı
dönemi hamdolsun bizimle yaşamıştır. Anadolu'nun tamamında milattan önceki
asırlardan başlayarak bu topraklarda varlık göstermiş toplumların, devletlerin,
medeniyetlerin hepsinin izlerini ortaya çıkarmanın ve yaşatmanın gayreti içinde
olduk.
Fikrine, zikrine, meşrebine bakmaksızın kendini kültür ve
sanatın hangi alanında olursa olsun ifade etmek isteyenlerin önünü açtık.
Bilhassa gençlerimizin bize ne kadar farklı gelirse gelsin bu yöndeki
gayretlerini takdir ettik, teşvik ettik. Küreselleşen dünyanın yerel renklerin
ve üretimlerin üzerinde yükseldiği gerçeğini unutmadan vatandaşlarımızın kendi
toplumuyla birlikte tüm insanlığı kucaklama çabalarına destek verdik.
"ŞARTLARIN
ELVERDİĞİ EN BÜYÜK YATIRIMLARI YAPIYORUZ"
Yapay zeka gibi teknolojinin algılarımızı zorlayan
uygulamaları karşısında en önemli gücümüz insanın özgün üretim yeteneğini
koruyacak ve geliştirecek yolları açık tutmaktır.
Yol haritalarımızı yazılım algoritmalarını geliştirenin de
zihin ve gönül coğrafyamızı doyuran eserleri verenlerin de esasen aynı insan
olduğu gerçeğinden hareketle hazırlıyoruz. Bu anlayışila hem teknolojiye hem
kültür sanata hem de hayatın diğer tüm alanlarına şartların elverdiği en büyük
yatırımları yapıyoruz.
İçinde yüzlerce, binlerce beynin harıl harıl çalıştığı bir
teknoparka hangi hissiyatla bakıyorsak yine yüzlerce, binlerce yüreğin attığı
bir konservatuara da bir kültür sanat mahfiline de aynı şekilde yaklaşıyoruz.
Ancak buna rağmen kültür sanat üretimi arzu ettiğimiz seviyede değilse
sebeplerini çok iyi düşünmek, tefekkür etmek, özellikle ideolojik dayanışmanın
ülkemize maliyetini tartışmak mecburiyetindeyiz. Kültür sanat ve akademi
dünyasını tek tipleştiren, çoraklaştıran, baskı ve tahakküm altında tutan
ideolojik kabileler gerçeğiyle bir an önce yüzleşmemiz gerektiğine inanıyorum.
İtalya'da 15'inci yüzyıldan kalma bir duvar yazısında şöyle
diyor: Yapabilen istemiyor, isteyen yapamıyor, bilen yapmıyor, yapan bilmiyor
ve dünya böylece kötüye gidiyor. Ülkemizdeki meselenin kökeninde tam da burada
ifade edilen kısır döngü var. Siyasetten edebiyata, sanattan zanaata her alanda
yapabilenin istemediği, bilenin yapmadığı, yapanın bilmediği garip bir tabloyla
karşı karşıyayız. Gençlerimizin bu gidişatı değiştirmek için niyet sahibi
olduğuna ancak yeteri kadar gayret göstermediğine, yeteri kadar cesaret
sergilemediğine üzülerek şahitlik ediyoruz. Önümüzdeki dönemde gençlerimizi bu
doğrultuda harekete geçirmek için daha çok mekanizmayı çevreye alacak,
kendileriyle daha yakın mesai içinde olacağız. Dar kadrocu ve hizipçi anlayışın
yerini daha çoğulcu, daha kuşatıcı, daha özgürlükçü, daha liyakatli bir
yaklaşım almadan hedeflerimize varamayız.
Ülkemizin önündeki muazzam potansiyeli ancak bu şekilde
ideallerimiz doğrultusunda etkin bir şekilde harekete geçirebiliriz. Milletimiz
tarih boyunca asırlarca tekrar tekrar başardığı bu dirilişi inşallah bir kez
daha inanıyorum ki tekrarlayacaktır.
"GERÇEKTEN DE
YAPABİLECEK OLAN GAZZE'DEKİ KATLİAMI ENGELLEMİYOR"
Tabii biz kendi ülkemizin, kendi toplumumuzun derdiyle
dertlendiğimiz için bu konuları gündeme getiriyoruz. Ama aslında dünyanın
düzeninde de aynı sorun var. Bunun en bariz örneklerine Gazze'de işlenen
insanlık suçları karşısında sergilenen dehşet verici tavırlarda şahit oluyoruz.
Gerçekten de yapabilecek olan Gazze'deki katliamı engellemiyor. Bunu
samimiyetle yapmak isteyen ise böyle bir imkana sahip değil. Aslında herkes
orada neler yaşandığını biliyor. Dünyanın anlı şanlı onca devlet yönetiminin
İsrail'in katliam ve hırsızlık üzerine kurulu vahşi saldırıları karşısında eli
kolu bağlı halde durması, insanlık adına utanç verici bir durumdur. Tarih bu
iğrenç tabloyu, buna yol açanları, buna göz yumanları, bunu meşrulaştırmaya
çalışanları hak ettikleri şekilde yargılayacaktır. Biz bu yargılamanın tarihe
bırakılmadan hemen yapılması gerektiğine inanıyoruz. Başlattığımız girişimler
dünyada giderek daha güçlü destek buluyor. İnşallah 2024 zalimlerin hak
ettikleri cezayı gördüğü, mazlumların yaralarının sarıldığı bir yıl olacaktır
diye inanıyorum.
"EN BÜYÜK
DESTEĞİ DE SİZ KÜLTÜR SANAT İNSANLARIMIZDAN BEKLİYORUZ"
Hülasaten ülkemizi her alanda olduğu gibi kültür sanat
faaliyetleri konusunda da Türkiye Yüzyılı hedeflerimize uygun bir seviyeye
yükseltmekte kararlıyız. Cumhuriyetimizin ikinci asrını Anadolu'daki
varlığımızın bin yılını hakkıyla değerlendirmenin yolu medeniyetimizi maddi ve
manevi tüm unsurlarıyla yeniden şaha kaldırmaktan geçiyor. Bu kutlu yolda en
büyük desteği de siz kültür sanat insanlarımızdan bekliyoruz. Kültür sanat
insanlarımızın ruhunu biçimlendirmediği, gönlünü kıpırdatmadığı, kalp atılını
hızlandırmadığı bir kalkınma programı sadece şekilden yani cesetten ibaret
kalır. Sizlerden alacağımız güçle dünyaya Türkiye Yüzyılı'nın mührünü, ruhu ve
bedeniyle bir bütün olarak vuracağımıza yürekten inanıyorum.