Erdoğan’dan Suriye ile üçlü görüşme mesajı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Biz şu an itibarıyla Suriye-Türkiye-Rusya üçlü olarak bir adım atalım istiyoruz. Bunu da Sayın Putin’e teklif ettim. O da buna olumlu baktı. Böylece bir dizi görüşmeler zincirini başlatmış olacağız" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkmenistan'da
düzenlenen Türkiye-Azerbaycan-Türkmenistan Devlet Başkanları Zirvesi dönüşünde
uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı, gündeme ilişkin açıklamalarda
bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamalarında şunları kaydetti;
Türkiye-Azerbaycan-Türkmenistan Devlet Başkanları Üçlü
Zirvesi’ne iştirak etmek amacıyla gerçekleştirdiğimiz Avaza ziyaretimizi
başarılı bir şekilde tamamladık. Bu tarihi zirveyle birlikte üç kardeş ülke
olarak yeni, önemli ve işlevsel bir süreci başlatmış olduk. Diğer bölge
ülkeleriyle daha önce tesis ettiğimiz platformlara bir yenisini ekledik.
Birbirlerini tamamlayıcı nitelikteki bu mekanizmalarla bölgesel refah,
istikrar, kalkınma ve barış çabalarına katkıda bulunmaya devam ediyoruz.
"TÜRKMEN GAZININ
TÜRKİYE’YE, ARDINDAN DA AVRUPA’YA NAKLİ KONUSUNU ETRAFLICA ELE ALDIK"
Avaza Zirvesi’nde de bu adımlara yönelik kararlar aldık.
İlişkilerimizi her alanda geliştirme ve iş birliğimizi derinleştirme
konusundaki kararlılığımızı teyit ettik. Bu bağlamda, başta enerji ve ulaştırma
olmak üzere, önümüzdeki dönem için işbirliği alanlarını tespit ettik. Özellikle
Türkmen gazının Hazar Denizi üzerinden Türkiye’ye, ardından da Avrupa’ya nakli
konusunu etraflıca ele aldık. Bölgesel ve küresel gelişmeler Hazar Geçişli Orta
Koridor’un önemini artırdı. Esasen biz, Koridor’un ehemmiyetini yıllar
öncesinde kavrayarak, bu istikametteki altyapı çalışmalarımızı süratle hayata
geçirmiştik. Zirve toplantımızda Orta Koridor’un geliştirilmesine yönelik
müşterek irademizi liderler olarak bir kez daha vurguladık.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Suriye-Türkiye-Rusya üçlü olarak bir
adım atalım istiyoruz
"5 ANLAŞMAYA
İMZA ATILDI"
Bu vesileyle ayrıca, üç ülke arasında enerji, ulaştırma,
ticaret, gümrük, bilim, eğitim ve kültür alanlarında iş birliğini güçlendirecek
5 anlaşmaya imza atıldı. Ayrıca, Ortak Bildirimizi de yayınladık.
Tabii ki bölgesel ve küresel meseleler hakkında da görüş
alışverişinde bulunduk. Türk dünyasında iş birliğinin daha da derinleştirilmesi
noktasında hemfikiriz. Ortak tarih, kültür ve dil paydasında bütünleşme
gayretlerimizin bir tezahürü olan Türk Devletleri Teşkilatımız çerçevesindeki
ilişkilerimizi kuvvetlendirme konusunda mutabık kaldık. Bölgesel ve küresel
enerji, ulaştırma ve ticaret altyapılarının geliştirilmesinde anahtar
konumundaki üç ülkeyi bir araya getiren Zirve mekanizmasının sürekliliğini
özellikle önemsiyorum.
Avaza’da Türkmenistan Devlet Başkanı Sayın Serdar
Berdimuhamedov ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev’le ikili
ilişkilerimizi de ele aldığımız verimli görüşmeler gerçekleştirdim.
Türkmenistan Halk Maslahatı Başkanı Kadirli Doğanım Sayın Gurbangulu
Berdimuhamedov’u da kabul ettim. Zirvemizin ve görüşmelerimizin hayırlara
vesile olmasını diliyorum.
"ARTIK BUNDAN
SONRAKİ SÜREÇ, TÜRKMENİSTAN’IN DA BURADA DAİMİ ÜYE OLMASI SÜRECİDİR"
Atılan bu adımlarla bu noktada sağladığımız gelişmeler her
alanda hamdolsun olumlu sinyaller vermeye devam ediyor. Kaldı ki burada Hazar'a
kıyıdaş olan ülkeler -Rusya ve İran hariç- zaten Türk Devletleri Teşkilatı’nda
da bir aradalar. Bir arada olan bu ülkeler birbirleriyle olan münasebetlerini
gayet sıkı tutuyorlar. Bunların içerisinde Türkmenistan daimî üye değildi, şu
anda daimî üyeliği de bundan sonraki süreçte gündemde. Ama gözlemci üye olarak
son bir araya gelişimizde, hatta İstanbul zirvesinde başlayan süreçte ve
sonrasında Semerkant’ta bu yeni bir noktaya geldi. Artık bundan sonraki süreç,
Türkmenistan’ın da burada daimî üye olması sürecidir. Bunların hepsi zaten
olumlu adımların, olumlu gelişmelerin bir tezahürüdür.
"TÜRKİYE,
TÜRKMEN GAZININ AVRUPA'YA SATILABİLMESİ NOKTASINDA ÖNEMLİ BİR HUB"
Tabii Sayın Putin’in özellikle de Türkmenistan’la olan
münasebetleri gayet ileri bir konumdaydı. Türkmenistan gazından o da istifade
ediyordu. Tabii şu anda yeni bir süreç başladı. Bu yeni süreçte Rusya gazını
Avrupa'ya satmada Putin’in eski rahatlığı yok. Böyle bir durum şu anda söz
konusu değil. Şu anda Türkmenistan'ın böyle bir imkânı var. Ama Türkmenistan’ın
da bu doğal gazını Avrupa'ya acaba direkt kendisinin satma şansı var mı yok mu
diye baktığımız zaman, bu konuda tabii Türkiye, Türkmen gazının Avrupa'ya
satılabilmesi noktasında önemli bir hub. Gerek Rus doğal gazının bizim
üzerimizden Avrupa'ya satılması noktasındaki son gelişmeler gerekse şu anda
Türkmen gazının yine bizim üzerimizden satılabilmesi olayı da tabii önemli bir
adım olacak.
Ancak burada atılması gereken bir adım var. O da nedir? Şu
anda Hazar’a kıyıdaş olarak Türkmenistan’ın Azerbaycan’la bu işi çözmesi konusu
var. Şu anda görüşmeler devam ediyor. Bugün bizimle beraber yapılan
görüşmelerde olumlu bir noktaya geliniyor. Bu olumlu noktada da tabii bu işin
üç boyutu gözüküyor. Bir, Azerbaycan ve Türkmenistan bu adımı atarken bu işin
mali boyutunu kim, ne kadar üstlenecek? Azerbaycan ve Türkmenistan’ın bu konuda
bu işi paylaşmaları gerekiyor. Hatta bu konunun içinde Türkiye olarak biz de
eğer yer alacaksak bizim de bu konuda bir mali külfeti üstlenmemiz lazım. Yok,
Avrupa Birliği de bu işin içinde yer alacaksa Avrupa Birliği de ne kadarını
üstlenecek? Şimdi bugün biz bir karara vardık. Bu kararda da üç ülke, Türkiye,
Azerbaycan ve Türkmenistan enerji bakanları süratle bir araya gelmek suretiyle
bu konunun etraflıca detaylarını konuşacaklar.
"TÜRKMENİSTAN
DEVLET BAŞKANI SERDAR BEY İNŞALLAH RESMİ ZİYARETİNİ BİZE YAPACAK. ORADA DA BU
İŞİN NOKTASINI İNŞALLAH KOYACAĞIZ"
Enerji Bakanımıza “Gerek Azerbaycan'daki muhatabınla gerek
Türkmenistan’daki muhatabınla görüşmek suretiyle hiç gecikmeden bir ay
içerisinde bu işi bir neticeye bağlayacaksınız” diye talimat verdim. Onlar
neticeye bağladıktan sonra da biz görüşmelerimizi yapacağız. 2023’ün başında da
Türkmenistan Devlet Başkanı Serdar Bey inşallah resmi ziyaretini bize yapacak.
Orada da bu işin noktasını inşallah koyacağız. Aynı zamanda İlham Bey’le de
bunları görüşeceğiz. Süratle bu adımı atıp inşallah bu süreci kolaylaştıracağız.
Avrupa Birliği noktasındaki konuları ondan sonra görüşeceğiz. TANAP bütün
hacmini doldurmuş durumda; 32 milyar metreküp. TAP, 6 milyar metreküp; o da
böyle bir konumda. Dolayısıyla şimdi arkadaşlarımız yeni bir hattın kurulup
kurulmaması konusunda bununla ilgili çalışmaları yapacaklar ki ona göre adımlar
atılsın. Bunu biz tabii üç lider aramızda görüştük. Ama şimdi bu işin teknik
alt yapısını, maliyet boyutlarını, hepsini görüşmek suretiyle biz geleceğe yönelik
adımı da atmış olacağız.
"SURİYE-TÜRKİYE-RUSYA
ÜÇLÜ OLARAK BİR ADIM ATALIM İSTİYORUZ"
(Suriye'nin kuzeyine olası kara harekatında Rusya ile ortak
karar ve uygulama olacak mı?) Burada her ikisi de hatta şu anda belki gündemde
olmayan ama daha sonra gelişmelerle gündeme gelebilecek birçok başlık söz
konusu. Ama dikkat ederseniz bir şeyi daha açıkladım. O da şu; biz şu an
itibarıyla Suriye-Türkiye-Rusya üçlü olarak bir adım atalım istiyoruz. Bunun
için de önce istihbarat örgütlerimiz bir araya gelsin, ardından savunma
bakanlarımız bir araya gelsin, daha sonra dışişleri bakanlarımız bir araya
gelsin. Onların yaptığı görüşmelerden sonra da biz liderler olarak bir araya
gelelim. Bunu da Sayın Putin’e teklif ettim. O da buna olumlu baktı. Böylece
bir dizi görüşmeler zincirini başlatmış olacağız.
Süratle adım atılması gereken bir diğer konu daha var. O da
nedir? Terör örgütleri Suriye'de, özellikle Suriye'nin kuzeyinde rahat
durmuyorlar. Zaman zaman ülkemizi oradan tehdit, tahrik ediyorlar, her şeyi
yapıyorlar. Bizim de Soçi Mutabakatı olsun, Astana olsun buralarda verilmiş
kararımız var. Nedir bu karar? Sınırımızdan 30 kilometre güneyde biz rahatsız
edildiğimiz zaman bu bizim güvenlik koridorumuzdur. Bu güvenlik koridorunda biz
her türlü adımı atarız. Bu yeni bir şey değil Astana’da da gündemde olan bir
şeydi. Daha sonra Soçi’de de görüştük, konuştuk. Yapılan iş bu. Kaldı ki bizim
Suriye’de Rusya’yla olan koordinasyonumuz da yeni değil. Suriye'de bir de
koalisyon güçleri olayı var. Bu koalisyon güçlerinin içinde kim var? Başta
Amerika var. Yanında Fransa’sı, Almanya’sı, İngiltere’si var. Bütün bunların
olduğu bir coğrafyada biz ülkemizin güvenliği için tedbirlerimizi alıyoruz. Ama
hepsinden de öte Suriye'de bir defa terör örgütünün besleyicileri var.
"HER ZAMAN
SÖYLEDİĞİMİZ GİBİ KENDİ GÖBEĞİMİZİ KENDİMİZ KESERİZ"
Şimdi bu terör örgütü en büyük destekleri nereden alıyor?
Koalisyon güçlerinden alıyor. Nereden alıyor? Petrol kuyularından alıyor. Bu
petrol kuyuları şu anda koalisyon güçlerinin de aynı zamanda güvencesinde.
Nereye satıyorlar? Rejime satıyorlar. Kim satıyor? Terör örgütü satıyor. Biz
tabii bugüne kadar hep sabrettik. Ama artık sabır bitti. Şimdi onların, o
rafinerileri, petrol kuyuları vesaire, bunlara yönelik de her türlü adımı
attık, atıyoruz. Bu da tabii terör örgütlerinin çok büyük bir şaşkınlığın
içerisine girmesine neden oldu. Bundan sonraki süreçte de olacak. Ama özellikle
başta Amerika olmak üzere diyoruz ki eğer sizler hala binlerce tır silah,
mühimmat, araç, gereç bunları bu terör örgütlerine vermeye devam edecek
olursanız biz de her zaman söylediğimiz gibi kendi göbeğimizi kendimiz keseriz.
"SURİYE
KONUSUNDA ATACAĞIMIZ ADIMLARDA BELİRLEYİCİ HUSUS ULUSAL ÇIKARLARIMIZ
OLACAKTIR"
Ben kiminle, ne zaman, nasıl görüşeceğimi birilerinden izin
alarak yapmam. Ben Mısır Cumhurbaşkanıyla Katar’da bir görüşme yaptım. Kimseden
izin almadım. Suriye konusunda atacağımız adımlarda belirleyici husus da ulusal
çıkarlarımız olacaktır. Suriye’de güvenli bölgeden tutun, terör örgütüne karşı
alacağımız tedbirler içerisinde bu da bizim atacağımız adımlardan bir
tanesidir.
"RUSYA'YLA
İLİŞKİLERİMİZİ BORRELL TAYİN, TANZİM EDEMEZ"
(AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'in
Türkiye'nin de Avrupa Birliği üyesi ülkeler gibi Rusya'ya karşı yaptırımlara
uyması yönündeki açıklaması) Borrell’i muhatap olarak almıyorum. O, olsa olsa
Mevlüt Bey’in muhatabı olabilir. Yaptığı açıklama hiç şık değil. Yani bir defa
bizim Rusya'yla ilişkilerimizi Borrell tayin, tanzim edemez. O bu konularda
böyle bir karar verecek ne kalitededir ne kapasitededir. Çok çirkin bir
açıklama. Sen nasıl olur da kalkarsın bizim Rusya'yla ilişkilerimizi yaptırımlar
içerisinde değerlendirirsin.
Yani Avrupa'nın şu anda çektiği tahılın yüzde 44’ü nereden
geliyor? Karadeniz'den geliyor. Bunun aracısı kim? Türkiye. Bunun için bir
teşekkür etti mi? Yok. Bütün Avrupa liderleri teşekkür ediyor, sen kalkıp böyle
bir açıklamayı yapıyorsun. Kaldı ki şimdi Rusya'yla ilgili de aynı zamanda
gübre konusu, amonyak konusu gündeme gelecek. Bir de Sayın Putin'in çok ilginç
bir jesti var. O da nedir? “Ben göndereceğim tahılı bilabedel göndereceğim”
diyor. “Biz de bunu sizden aldıktan sonra bilabedel değirmenlerimizde öğütüp
ondan sonra az gelişmiş ülkelere gönderelim.” dedik. Tabii Sayın Putin'e bizim
verdiğimiz bu cevap da onu çok mutlu etti. Çünkü yüzde 44-46 Avrupa, yüzde 14
Afrika’ya gidiyor. Biz bu teklifle beraber çıkınca demek ki herhalde Borrell’in
burada oyunu, planı bozuldu. O da böyle bir açıklama yapmak zorunda kaldı.
"ŞİMDİ TABİİ
GELDİ TERÖR BUNLARIN DA KAPISINI ÇALDI"
Alman makamlarının darbe hazırlığındaki kişilere karşı
aldıkları önlemleri doğru buluyoruz. Sürecin hukuk devleti ilkeleri ışığında
tüm boyutlarıyla aydınlatılması önemlidir. Darbe planlarına karşı Almanya’da
oluşan hissiyatı en iyi anlayacak olan benim halkım, benim ülkemdir. Ancak
maalesef, dostumuz ve müttefikimiz Almanya’dan aynı duygudaşlığı ve anlayışı
gördüğümüzü söylemem mümkün değildir. Biz on yıllardır Almanya'nın Türkiye'yle
empati yapması gerektiğini hep savunduk. Ama son dönemlerde nedense gariplikler
olmaya başladı. Şu anda terör örgütünün Avrupa'daki en önemli sığınak yeri
Almanya’dır. Şu anda PKK/YPG/PYD bunlar nerede? Orada. FETÖ nerede? Orada.
Bunları istiyoruz, bunları vermek gibi bir dertleri de yok. Şimdi tabii geldi
terör bunların da kapısını çaldı. Yani biz bir Solingen faciasını unutamayız.
Bir de o malum NSU cinayetini unutamayız. Biz Merkel’le kaç kere konuşmuşuzdur.
“Yaptık yapıyoruz, çözdük çözüyoruz” dedi. Bu hala devam edip gidiyor.
Bir de tabii özellikle oradaki bizim vatandaşlarımız ne
eğitimde ne öğretimde maalesef o beklenen hak ve özgürlükler noktasında
olmadığı gibi, bizim oradaki sivil toplum kuruluşlarına da çok ciddi cezalar
yağdırıyorlar. Bunları da hep söyledik kendilerine. Dediler ki “Endişe etmeyin
çözeceğiz, merak etmeyin.” Ama hiçbir şeyin çözüldüğü filan yok. Şu anda
Almanya'da bizim etraflıca ele aldığımız zaman çifte vatandaş, tek vatandaş
olmak üzere 3 milyonun üzerinde vatandaşımız var. Bu insanlar 1960’lı yıllarda
oraya gittiler, orada çok ciddi mücadeleler verdiler. Sıkıntılarla başlayan bir
süreçten sonra orada artık üçüncü kuşak meydana geldi. Bu üçüncü kuşak orada
artık yer yurt sahibi olduğu gibi, esnafa bakıyorsunuz çok ciddi manada iş
sahibi olan ve toplamda 100 binlerce Alman’ı kendi iş yerlerinde çalıştıran
Türkler var.
"SAVUNMA
SANAYİİNDE BİZİM ALMANYA'YLA ATTIĞIMIZ VE ATACAĞIMIZ BİRÇOK ADIM VAR"
Bütün bunlar ortadayken, biz Almanya'yla çok daha güzel
günleri hazırlayalım derken maalesef bunu başaramadılar. Şu anda Sayın
Scholz’la da bunları hep görüştük, görüşüyoruz. Tabii ikili görüşmelerimizde
Scholz’dan ben doğrusu memnunum. Yani anlaşılmayacak bir insan değil. Bu konuda
da münasebetlerimiz gayet iyi. Fakat daha kararlı bir çıkış ve kararlı adımlar
bekliyoruz ki Türkiye'nin Almanya'ya, Almanya'nın Türkiye'ye ihtiyacı olduğuna
inanıyorum. Hele hele savunma sanayiinde bizim Almanya'yla attığımız ve
atacağımız birçok adım var. Ama bu adımlarda maalesef ön kesenler var. Bu ön
kesme noktasında bu işin önü maalesef açılmıyor. Eğer bunlar açılsa
Türkiye-Almanya arasındaki ticaret hacmi inanıyorum ki şu andaki rakamın çok
çok fevkinde olacaktır.
"CHP’ye şunu söylemek lazım; sen 10, 11, 12, 13, 14
yaşında kızları dağa kaçırılan Diyarbakır Annelerini bugüne kadar hiç savundun
mu?"
Her şeyden önce bir yavrumuzun 6 yaşındayken yaşadığı iddia
edilen olayda bu yavruyu korumak veya bu yavrunun hukukunu savunmak anlamında
CHP’nin ciddi manada bir adım attığını mı düşünüyorsunuz? Bu CHP’ye şunu
söylemek lazım; sen 10, 11, 12, 13, 14 yaşında kızları dağa kaçırılan
Diyarbakır Annelerini bugüne kadar hiç savundun mu? O gözü yaşlı anneleri
bugüne kadar hiç gidip ziyaret ettin mi? Bu dağdaki, bu Kandil'deki
teröristlerin, bu yavruları silahlandırdığını, onlara taciz tecavüz ettiklerini
bildiğin halde, bu yönde attığın bir adım var mı? Şu anda onların arkasında
olan, onlarla beraber olan PKK’nın parlamentodaki uzantılarıyla sen şu anda
seçim hazırlığı yapıyorsun.
Onlar 6’lı masada değil ama 6’lı masanın dışından sana zaten
şu anda yön veriyorlar. Sen de onlarla beraber dirsek teması içerisindesin,
zihinsel temas içerisindesin. Ve seçime de onlarla beraber hazırlanıyorsun.
Onun bir defa bu şekil bir sabiyi savunma noktasındaki olayı istismardan başka
bir şey değildir. Bu konuda samimi değildir, bu konuda dürüst değildir. Bunun
Adalet Bakanlığının kapısına giderek yaptığı tamamen şovdur. Hayatı şov. Önce
sen şu dağa kaçırılmış yüzlerce kızın hesabını ver. Onların arkasında
duranlarla beraber dirsek temasında olma, zihinsel temasta olma. Önce bunu çöz,
bunu hallet. Onun için CHP’nin bu noktada herhangi bir samimiyeti yoktur. 6’lı
masada bu gördüğünüz kişilerin de maalesef ondan farkı yoktur.
"CEZALARIN DAHA
DA ARTIRILMASI GEREKİYORSA, ÇEKİNMEDEN ARTIRDIK VE ÜZERİNE ÜZERİNE GİTTİK"
(Kadına şiddet, cinsel istismar suçlarıyla mücadele) Tabii
bu planların, atılacak adımların hiçbir zaman sınırı yoktur. Bu konuda alınacak
tedbirlerle ilgili geldiğimizden bu yana kararlılığımızı hep sürdürürdük,
sürdürüyoruz. Hiçbir zaman “Bizden önce bazı müeyyideler konmuş, şu anda biz ne
yapıyoruz” demedik. Tam aksine, bu cezaların daha da artırılması gerekiyorsa,
çekinmeden artırdık ve üzerine üzerine gittik. Bu konuda sığınma evlerine
varıncaya kadar, bütün bunların hepsi bizle başladı ve bunları çok daha
geliştirmek suretiyle adımlar attık. Sadece devlete değil, aynı zamanda yerel
yönetimlerde de bu tür adımların atılması kararlarını, yasal düzenlemelerini
getirdik. Aldığımız çok ciddi tedbirler var. Yeni yasal düzenlemelerle getirdiğimiz
cezai müeyyideler var.
Şimdi bu konuyla ilgili bile Sayın Kılıçdaroğlu bir şeyler
söylüyor. İnanın bilmiyor. Adalet Bakanım açıklama yaptı, Aile Bakanım konuyla
ilgili açıklamalarını yaptı, İçişleri Bakanım aynı şekilde birçok açıklamalar
yaptı. Kılıçdaroğlu’nun bu konularda biraz insafı olsa, önce kendi partisinin
içerisindeki tacizlere, tecavüzlere yolsuzluklara bir bakmasında fayda var. Şu
anda kendi partisi kaynıyor, tacizlerle kaynıyor. Yani neredeyse Türkiye'de
hiçbir il yok ki oradaki teşkilatında bu tür taciz, tecavüz olmasın. Ama
bakıyorsun bazıları şov yapıyorlar. Hatta kalkıyor belediye başkanı, işte bu
vakfın uzantısı vakfa giderek, o vakfın kapatılması gibi şeylerle şov yapıyor.
Öncelikle bir defa sen kendin ne yaptığının farkında mısın? Buna bir bak.
Mesela farklı bir konu ama Beşiktaş Belediyesi'nde şu andaki tutuklama veya
gözaltına alma sebepleri çok çok berbat. Yine yolsuzluk, yine bu tür
sıkıntılar. Ama diğer tarafta taciz, tecavüz her şey de CHP’de var, HDP’de var.
Bundan kaçmaları mümkün değil. Çünkü yalancının mumu yatsıya kadar yanar ve
artık bu mızrak çuvala sığmıyor.
"AKADEMİSYENLERİN
İÇERİSİNDE BAYANLARIN SAYISININ NE NOKTAYA GELDİĞİNİ GÖRÜYORUZ"
Biz geldiğimizde kız öğrencilerimizin durumu neydi, şu anda
ne? Üstelik kreş, anaokulu buralardan alarak, ortaöğretim ve üniversiteye kadar
kız öğrenciler nereden nereye geldi. Buna baktığımız zaman, zaten bizim
dönemimiz tamamıyla bir sıçrama dönemidir. Bu adımları attık, atıyoruz ve
atmaya devam edeceğiz. Sadece o değil, mesela akademisyenlere bakalım.
Akademisyenlerin içerisinde bayanların sayısının ne noktaya geldiğini
görüyoruz. Ciddi manada burada da sıçrama var ve ağırlıklı birçok bölgede bayan
akademisyenlerin önde olduğunu görüyoruz. Tıpta da bayanlar lehine ciddi manada
gelişmeler, sıçramalar var. Bundan sonraki süreçte de biz bunu aynı şekilde
devam ettireceğiz. Bunlardan taviz asla vermemiz mümkün değil.
"ANAYASA
DEĞİŞİKLİĞİNDE SADECE BAŞÖRTÜSÜ OLAYI YOK"
(Başörtüsü teklifi) Doğrusu ben olumlu gelişmeler
bekliyorum. Yani olay 336 imzayla gitti ama Mecliste başta İYİ Parti olmak
üzere buraya destekler gelecek diye düşünüyorum. Buna eğer HDP’den destek
gelirse, buna da şaşmayın. Oradan da yeşil ışıklar yanıyor. Dolayısıyla CHP’den
de gelecektir. Kaldı ki bu Anayasa değişikliğinde sadece başörtüsü olayı yok.
Aile olayı var. Aile olayı parlamentodaki bütün siyasi partileri ciddi manada
ilgilendiriyor. Çünkü bizim için aile kutsalımızdır. Doğrusu ben parlamentoda,
kutsalımız olan aileyi dışlayacak bir parti göremiyorum. Şu ana kadar
arkadaşlarımızın yaptıkları görüşmelerde de olumlu istikamette beyanlar var. Temennim
odur ki Mecliste bu iş görüşme safhasına geldiğinde inşallah yanılmayız. Ve buradan
olumlu neticeyi de alırız.
"MİLLETİMİZİN
TEVECCÜHÜNÜN OLMASI HALİNDE CUMHURBAŞKANI OLARAK GÖREVİMİZE İNŞALLAH DEVAM
EDECEĞİZ"
Cumhurbaşkanı adayı olarak iki kez seçime girme, aday olma
şansınız var. Üçüncü kez böyle bir şans yok. Dolayısıyla tabii AK Parti'nin
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde artık işin içinden çekilmesi anlamına gelmez ve
Tayyip Erdoğan'ın da siyasetten çekilmesi anlamına gelmez. Öncelikle biz bu seçimde
Cumhur İttifakı olarak adayız, şu anda çalışıyoruz. Milletimizin teveccühünün
olması halinde Cumhurbaşkanı olarak görevimize inşallah devam edeceğiz.
Parlamentoda da ciddi bir desteği milletimizden almamız halinde parlamentoda da
güçlü bir görüntüyle inşallah bundan sonraki 5 seneyi de başarılı bir şekilde
sürdüreceğiz. Gerek altyapı gerek üst yapıda bugüne kadar 20 yılda ne gibi
başarılar ortaya koyduysak, bundan sonra da aynı başarıları inşallah devam
ettireceğiz.
AK Partiliyim. Ben bu partimden ayrılır mıyım? Ben kurmuşum
bu partiyi. Bu arkadaşlarımı yalnız bırakmam mümkün mü? Beraber yürüdük biz bu
yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda. Şimdi dinlediğim tüm şarkılarda bana
her şey AK Parti'yi söylüyor.
EYT VE ASGARİ ÜCRET
Bizim hedefimiz, arkadaşlarımızla da yaptığımız
görüşmelerde, bu yıl sonuna kadar emeklilikte yaşa takılanlar olayını çözmek.
Asgari ücret meselesiyle ilgili çalışmalar da aynı şekilde zaten yoğun bir
şekilde devam ediyor. 2023’e bu iki önemli konuyu masamızın üzerinden
kaldırarak girelim diyoruz. Çalışma bu istikamette devam ediyor. İnşallah güzel
bir neticeye varır ve böylece de adımı atarız.
"UZAYI
KONUŞTUĞUMUZ GİBİ TWİTTER’I DA KONUŞURUZ"
Elon Musk’la oturur konuşuruz. En azından bir telefon
görüşmesi yaparız. Uzayı konuştuğumuz gibi Twitter’ı da konuşuruz. Daha önceki
Twitter yönetiminin siyasal alana yönelik müdahalelerine ilişkin gündeme gelen
hususları yakından takip ediyoruz. Ama ben zaten sosyal medyaya pek olumlu
bakmadığımı daha önce de ifade etmiştim. Biz siyasetteki ya da diplomasideki
başarılarımızı sosyal medya sayesinde elde etmedik. Siyasetin er meydanı sosyal
medya değildir. Siyaset doğrudan milletle, millet için yapılır. Milletinizle
hasbi bir gönül bağınız varsa sizi ne Twitter ne başka bir güç engelleyebilir.
HABER MERKEZİ