Erdoğan’dan Netanyahu’ya: Ecelin geliyor, gidicisin

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Yıllarca Ermenistan topraklarımızda ham hayaller peşinde koştu ve Karabağ savaşında dersini alıp yerine oturdu. Şimdi de İsrail benzer hezeyanları dile getiriyor. Bunların da sonu hüsran olacak” ifadelerini kullandı. Erdoğan, “Netanyahu’ya sesleniyorum, sende atom bombası, nükleer bomba var ve bununla tehdit ediyorsun. Neye sahip olursan ol gidicisin” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:

Aziz milletim değerli vekil arkadaşlarım, kıymetli misafirler sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum.

Grup toplantımızın ülkemiz için hayırlara vesile olmasını niyaz ediyorum. 40. yıl dönümünü kutlayan KKTC'deki kardeşlerimizin cumhuriyet bayramını tebrik ediyorum.

Zulme dur diyen kahramanları rahmetle anıyorum. Kıbrıs Türkünün yanında olmaya devam edeceğiz. Acıların yaşandığı bir dönemde gerçekleştiriyoruz toplantımızı. İsrail vahşetinin durması için diplomasi trafiğini artırarak ülkemiz için çalışıyoruz.

Geniş yelpazede ülkemize hizmet yolculuğunu kesintisiz sürdürdük. 1.5 milyon insanımızın katıldığı miting ile mazlum Gazze halkının yanında olduğumuzu gösterdik. Katılım sağlayan MHP Genel başkanı Bahçeli ile tüm genel başkanlara ve misafirlere teşekkür ediyorum.

29 EKİM'DE ÖKÜZ ALTINDA BUZAĞI ARAYANLARA DERS VERDİK

Kalbi Filistin'deki kardeşleri için çarpan milletime şükranlarımı sunuyorum. Ertesi gün 29 Ekim Cumhuriyetimizin 100. yaşını büyük coşku ile kutladık. Öküz altında buzağı arayanlara esaslı ders verdik.

Çok anlamlı semboller içeriyordu. Ordumuzun kabiliyetlerini gördük. Dünyanın ilk SİHA gemisi olan TCG Anadolu'nun donanmamıza kattığı gücü gördük. Yeni nesil bir uçak gemisi inşa etmek için kolları sıvadık.

Hava gücümüzde KAAN'la ilgili çalışmalar devam ediyor. 2023 bitmeden Kaan'ın havalandığını göreceğiz. Bayraktar TB3 testleri gerçekleşiyor. Helikopter GÖKBEY 20 bin fit irtifa testini tamamladı. Aksungur uçuşunu başarı ile yaptı.

Ülkemizin dışa bağımlılığını yüzde 80'lerden 20'lere düşürdüğümüz gibi savunma sanayinde tam bağımsız Türkiye hedefimize varacağız. Bölgemizde yaşanan gelişmeler bunun ne kadar acil mesele olduğunu hatırlattı.

Türk milleti olarak bu topraklarda onurlu şekilde yaşamak istiyorsak güçlü olmak zorundayız.

BUNLARIN DA SONU HÜSRAN OLACAK

Siyaseti ile ekonomisi ile askeri gücü ile her alanda güçlü olmazsak bizi bu topraklarda yaşatmazlar. Habis niyetli çevreler kendilerini bir şekilde ifşa ediyor. Yıllarca Ermenistan topraklarımızda ham hayaller peşinde koştu ve Karabağ savaşında dersini alıp yerine oturdu. Şimdi de İsrail benzer hezeyanları dile getiriyor. Bunların da sonu hüsran olacak.

HER ALANDA GÜÇLÜ OLMAZSAK BİZE NEFES HAKKI DAHİ TANIMAZLAR

PKK'yı üzerimize salanların heveslerini kursaklarında bırakmayı sürdüreceğiz. Bunu için önce beraberliğimizi güçlendirmeye ihtiyacımız var. Bu birliği destekleyecek siyasi yapıya da sahip olmalıyız. Güçlü ordu olmazsa olmazımızdır. İyi yetişmiş polis, jandarma huzurumuzun teminatıdır. Etkinliği artırılmış istihbarat vazgeçilmezdir. Hepsinin tamamlayıcısı yatırıma istihdama dayalı sağlam bir ekonomidir. Diğer türlü bu topraklarda bize nefes almak hakkı dahi tanımazlar. 1 asır önce bunu Çanakkale'de yaşadık. Vatanımızın nasıl lime lime edilmeye çalışıldığını gördük. Zayıf düşersek bu barbarlığın çok kalleşliğin aynı şekilde tekerrür etmesine mani olamayız. Milletimizin istiklali için güvenlik güçlerimiz başta olmak üzere herkese muvakkafiyetler diliyorum.

NETANYAHU GİDİCİDİR

Netanyahu, iki tarafına bakan koymuş açıklama yapıyor. Zannediyor ki o bakanlar beni kurtaracak. Onlar da kendisi ile aynı istikamette yürümüyor. Netanyahu gidicidir. Bütün mesele dünyada haklının yanında yer alacak olanların duruşudur. Maalesef beklenen gelişmeler olmuyor. ABD başta olmak üzere batı hep birlikte maalesef ters yüz olarak bu duruma bakıyor. Fransa önce farklı sonra farklı açıklama yapıyor. Geri vitese takıyor. Dürüst ol ya. Bir gün öyle bir gün böyle yapma. Filistin'dekilerin durumu gibi, istiyoruz ki dimdik doğru şekilde ama hiçbir zaman kalkıp da akşam başka sabah başka olmayın. Türkiye gibi olun.

İSRAİL BİR TERÖR DEVLETİDİR

İnsanlarımızın huzuru, ekonomideki sıkıntıların çözümü, deprem bölgesinin ayağa kaldırılması en öncelikli başlıklarımızdır. Bunlara ilave İsrail vahşeti de gündemimizin en üst sıralarında yer alıyor. Batının desteğini alan İsrail katliamlarına 40 gündür devam ediyor. Hastaneleri, okulları kasıtlı olarak hedef alan İsrail bir şehri topyekun yok ediyor. Bir devlet terörü estiriyor İsrail. Gönlüm ferah olarak diyorum ki İsrail bir terör devletidir. Hamas'ı terör örgütü olarak ifade ediyorsun diyorlar. Seçim kazanan bir parti Hamas. Hakkını elinden aldılar. Kim aldı, yine İsrail ile Amerika birlikte aldı. Bu gerçekleri görelim. Benim ülkemde bile Hamas'ın bir siyasi parti olduğunu bilmeyenler var. Katledilen 12 bin Gazzelinin üçte ikisini çocuk ve kadınlar oluşturuyor. Tüm kavramlar yetersiz kalmakta. Savaşın da bir ahlakı vardır. Savaş hukukunun ilk kuralı çocuk, yaşlı ve hastalara dokunmamaktır.

NETANYAHU, SENDE ATOM BOMBASI VAR MI YOK MU?

Buradan sesleniyorum Netanyahu'ya, sende atom bombası var mı yok mu? Sıkıysa açıkla ama açıklayamaz. Ey İsrail sende atom bombası var ve bununla tehdit ediyorsun. Ecelin geliyor. İstediğin kadar nükleer bombaya sahip ol neye sahip olursan ol gidicisin. Ahlak,, vicdan namına ne varsa kaybedenler insan değildir.

Karşımızda bir soykırım var. Şu anda yüzlerce binlerce avukat bunları Lahey adalet divanına götürüyor. Soykırım noktasında tüm adımları atıp gerekli duyuruyu yapacağız. İnsanım diyen kimse bu katliamları meşru göremez. Bu katliamları aleni destek verenleri meşrulaştırmak için kork dereden su getirenleri de görmezden gelmiyoruz. Yavruların kanı İsrail'e destek sağlayanların alınlarına utanç lekesi olarak yapıştı. Her gün yüzlerce çocuk can verirken insan haklarından dem vuranlar tek kelime etmiyor. Gazetecileri aileleri ile birlikte İsrail katlediyor. Uluslararası basın kuruluşları tek bir açıklama yapmıyor. BM üyesi 121 ülkenin sergilediği irade bir iki ülke tarafından gasbediliyor. İsrailli bakanlar nükleer silaha sahip olduklarını itiraf ederken bununla ilgili harekete geçmiyorlar.

13 BİNE YAKIN İNSAN ÖLDÜ NEREDE BU BAŞKANLAR

Pek çok çifte standarda şahitlik ettik. Paris'teki olayda 23 kişi ölmüştü. Dünyadan devlet başkanları gitmişti. Bizden de birileri o yürüyüşe katılmıştı. Peki şimdi 13 bine yakın insan öldü, nerede bu başkanlar. Hadi bir de bununla ilgili yürüyün. Vicdanınız insafınız yok mu? Olay haçlı hilal meselesidir. Olaya böyle bakıyorlar. Kardeşlerim Gazze tüm dünyada maskeleri düşürdü. Gerçek yüzleri ortaya çıkardı. Bu kriz sadece yurt dışında değil ülkemizde de turnusol işlevi gördü. Milletimizin ezici çoğunluğu onurlu duruş sergiledi. Hukuk ve demokrasi zemininde tepki gösteren vatandaşlarımıza teşekkür ediyoruz. sosyal medyadan gazeteye kadar tüm iletişim araçlarını kullanan basın mensuplarına teşekkür ediyoruz.

İSRAİL İNSANLIK VİCDANINDA MAHKUM OLDU

Dünyanın her yerinde meydanları dolduranlar gösteriyor ki İsrail insanlık vicdanında da mahkum oldu. Tüm Filistin dostlarını buradan saygı ile selaml9ıyoruö İsrail katliamlarına devam ederse tüm dünyada lanetlenen terör devleti olduğunu tescil ettirecektir.

Allah'ın izni ile zafer Filistin halkının olacaktır. Bizi asıl üzen iradesini İsrail'e kaptıran ülkeler değil gazi Melis'te söylenen sözlerdir. Birileri işgalciler ile vatanını savunanları bir tutabiliyor. Bu tavrın arkasındaki sebepleri biz gayet iyi biliyoruz. İdeolojik sapkınlıktan hakikati göremiyorlar.

Devir feryat etme devri değildir. Vakit evlatlarımız için gerekirse kendimizi yakma vaktidir. Bunu da hesapsız kitapsız hamasetle değil çalışarak güçlenerek yapacağız. Tabii bu süreçte nasıl bir duruş sergilediğiniz de önemli. Birilerinin yaptığı gibi mazlumla zalimi eşitlemek zalimi aklamak demektir. CHP'yi anlıyoruz. Onların sicili bozuk. Asker polis katillerinin cenazelerinde boy gösterenlerden zaten başka bir tutum beklemiyoruz. Netanyahu gibi fanatikle aynı kefeye koyan yöneticileri esefle karşılıyoruz. Birileri rahatsız olacak diye Hamas'ı canlarını göze alan direnişçiler olduğunu dillendirmekten çekinmeyiz.

Kimi hususlar beklentilerimizin altında kalsa da kararların hayata geçirilmesi için çaba harcayacağız. İnsani yardımlar. 10 uçak dolusu malzemeyi Mısır'a sevk ettik. Cuma günü de 666 tonluk yardım malzemesi taşıyan gemimizi bölgeye gönderdik. Mısırlı kardeşlerimizle yardım malzemelerini Gazze'ye ulaştıracağız. Kanser hastaları ve yaralı çocukların tedavilerinin ülkemizde yapılmaları ilgili görüşmelerimiz sürüyor. Bugün devlet başkanı eşlerinin katılımı ile dolmabahçede toplantı gerçekleşiyor. Filistin için bir araya gelen misafirlere teşekkür ediyoruz. Diplomatik temaslarımızı artıracağız. Gerek 121 ülke gerek bu 40 ülkeyle görüşeceğiz. BM kurulda çekimser oy kullananlara telefon açacağız. Her türlü insani desteklerken İsrail'i yalnızlaştırmaya devam edeceğiz. Uluslararası mahkemelerde yargılanmalarını sağlayacak adımlar atacağız. Filistinlileri katleden yerleşimci denen teröristlerin her birinin uluslararası alanda bu sıfatla tanınması için çalışacağız.

İslam dünyasının Kudüs Filistin hassasiyetinin canlı kalması için tüm mekanizmaları işler halde tutacağız. Tek kalsak da Gazzeli mazlumları asla sahipsiz bırakmayacağız.

CHP'NİN FAŞİST KODLARINDA EN UFAK DEĞİŞİM OLMADI

Kıymetli dava arkadaşlarım 1950'den beri tarihin yanlış tarafında konumlanan muhalefetin gayri insani yerde durması tesadüf değildir. Milletin değerlerinden kopukluk bunların genlerinde var. Halkın vermediği yetkiyi vesayet odaklarında arayanlar, terör örgütü ile iş tutanlar CHP'nin farklı dönemlerindeki temsilcileriydi. biz bunları daima karşımızda bulduk. Partimizde yönelik kapatma davasından MİT krizine, 15 Temmuz ihanetine kadar, milletin egemenliğine kadar tüm teşebbüslere destek verenler bunlardı. Vatandaşa tepeden bakma hastalığından kurtulamadılar. Anadolu insanını hürmete layık görmediler. Demokrasiyi hiçbir zaman içlerine sindiremediler. Milletle barışmayı istemediler. Tek parti döneminden bu yana aktörler değildi ama CHP'nin faşist kodlarında en ufak değişim olmadı. Atatürk'ün partisi kimi zaman mezhepçi fanatiklerin kimi zaman marjinal örgütlerin her kılığa girenlerin elinde oyuncağa döndü. Bu gerçeğe son kurultaylarında şahitlik ettik.

GERÇEKTEN GENEL BAŞKAN MI YOKSA EMANETÇİ Mİ BELLİ DEĞİL

Genel başkanlık koltuğunda oturan gerçekten genel başkan mı yoksa emanetçi mi belli değil. Onu oraya oturtanların bir sonraki adımı ne olacak meçhul. Son seçimler öncesinde ayyuka çıkan kandil ile işbirliklerini sonlandırma adına hiçbir emare göstermediler. Seçimin faturasını genel başkanlarına keserek kendilerini temize çekmeye çalıştılar. Bunlar vatandaşı kendileri gibi balık hafızalı sanıyor. Hepsi oradaydı. Millete siyasi etik dersi verenlerin tamamı o gün oradaydı.

KİMİN KİME İHANET ETTİĞİ BİZİM MESELEMİZ DEĞİL

Bugün recmettikleri genel başkanları ofis açmış. Orada inşallah mutfağı da unutmamıştır. 5-6 ay öncesine kadar yere göğe sığdıramayanlar da bunlardan başkası değildir. Kimin kime ihanet ettiği bizim meselemiz değildir. Cumhurbaşkanı adaylarını günah keçisi ilan etmelerindeki çelişki de bizi ilgilendirmez. Bugün o koltukta oturanın çarkçı olması da bizi alakadar etmez. Orası ile kendi aralarında açıklığa kavuşturmaları gereken hususlardır. Bize düşen o hançerleri milletimize saplamalarının önüne geçmektir. Milletimiz tercihi ile buna zaten izin vermedi. Seçimde bunu bir adım daha öteye taşıyacağız.

BURALARI YENİDEN SAHİPLERİNE VERELİM

Benim milletim bunlardan çok çekti. İstanbullu, Ankaralı hatta İzmirli de çok çekti. Yeniden buraları sahiplerine verelim. Beceriksiz idareciler yüzünden çürüyen belediyelerimizi kurtaracağız. Hesabını vermeden bunların hiçbirine huzur yoktur. Geçtiğimiz günlerde 3 Kasım'da 21. yılımızı geride bıraktık. Şanla şerefle ülkemize hizmetle geçen 21 yılda Türkiye'yi geliştirme çabasında olduk. Milletin iradesine leke sürdürmedik asla. Savunmadan ulaştırmaya, sağlıktan eğitime, sosyal yardımlara kadar ülkemize çağ atlattık. her bir ferdimiz bunları günlük hayatında yaşıyor ve tecrübe ediyor.

Onca saldırıya rağmen milletimize verdiğimiz sözleri yerine getirdik. Gençlere taahhüt ettiğimiz internet ve indirimli telefon sözümüzü tuttuk. Emeklilerimize 5 bin lira ödemeyi yatırdık. Aile ve gençlik fonuna dair süreç de mecliste şekillenmek üzere. 2024 yılı bütçe görüşmeleri devam ediyor.

Çalışanları enflasyona ezdirmeme politikamıza önümüzdeki dönemde de bağlı kalacağız. Vatandaşımız gönlünü ferah tutsun. Türkiye emin ellerdedir. Her türlü zorluğa göğüs gerecek güce sahiptir. Türkiye mutlaka hedeflerine ulaşacaktır.

BU TARTIŞMADA BİZE HÜKÜM VERMEK DEĞİL HAKEM OLMAK DÜŞER

Göreve geldiğimizde Türkiye'yi dört ana kolda güçlendireceğimizin sözünü vermiştik. Bunlardan biri de adalet ve hukuktu. Yüksek yargı organlarımız dahil adalet teşkilatımızı modern binalarımızla kavuşturduk. Yargının bağımsızlığı ile tarafsızlığını güvenceye alarak hukuktaki önemli açıklardan birini kapattık. En büyük direnci fetövari yapılanma ile CHP'den gördük. Yargıyı militanlaştıranlar yargının tarafsız hale gelmesini istemediler. Her adımı sabote etmeye çalıştılar. Bu olmayınca mahkeme kapılarında nöbet tuttular. Başörtüsü düzenlemesi başta olmak üzere hangi adım varsa CHP hepsine karşı çıktı. Türkiye'nin ayağına pranga vuran darbe anayasasının değişmemesi için her yolu denediler. Bireysel başvuru anayasa değişikliğine hayır dediler. Anayasa Mahkemesi'ne da başvurdular. Bugün söyleyecek hiçbir sözü yoktur CHP'nin. İki yüksek yargı arasındaki içtihat farkını darbe olarak nitelemek başka utanmazlıktır. Darbe olsa en büyük destekçisi CHP olacaktır. 60'tan beri anayasaya karşı girişimin baş aktörü CHP'dir. CHP daima vesayetçilerin safında yer aldı. Gezi kalkışmasından 15 Temmuz ihanetine kadar demokrasimizi yok etmeyi hedefleyen tüm saldırılarda CHP silueti vardı. Bugün darbe olsa CHP yanlarında konumlanırdı. Tüm bunlar ortadayken CHP ortaklarının sözlerinin kıymeti yoktur. İki yüksek yargı organının görüş farklılığından ibarettir. Bizim dönemimizde kazandırılan bireysel başvurudaki sorun zaten ifade ediliyordu. Bu konudaki şikayetler dile getiriliyordu. 130 bin dosya yükünün altından kalkması mümkün değildir. Tabii bir de bu hakikatle ilgili kararlarla ilgili eleştirilerin artmasın eklemek gerekiyor. serzenişleri göz ardı edemeyiz ama devlet başkanı sıfatı ile bu tartışmada hüküm vermek değil hakem olmak düşer. Devlet organlarının düzenli çalışmasını sağlama görevi bizdedir. Bu sorumluluğumuzu hakkı ile yerine getireceğiz. Yargıdaki içtihat farklarının giderilmesi için gayret göstereceğiz. Yasal değişikliklerin yapılması yeni Anayasa'dan geçmektedir. Bunun çözüm yeri de Meclis'tir. Meclis ülke meselelerine çözüm üretme mercidir. Hele ki oturma eylemi yeri değildir. Oturmak için yer arıyorsan parka git. Cumhur İttifakı'ndaki ortaklarımızla bir çözüm yolu bulacağımıza inanıyorum.

SEÇİM SANDIKTAN ÖNCE MİLLETİN GÖNLÜNDE KAZANILIR

Önümüzdeki dönemde pek çok adımı atmamız gerekiyor. Yeni tedbirleri de devreye alacağız. İttifak ortaklarımıza bugüne kadar getirdiğimiz uyumlu çalışmayı bundan sonra da sürdüreceğiz. Tüm alanlarda icraatlerimizle, başarılarımızla Türk siyasetine bizler yön vereceğiz. Bizim milletimiz iş yapanla laf üreten ayrımını görür ve takdir eder. Kalemşörlerin gazlaması ile seçim kazanılamayacağını daha 6 ay önce gördük. Seçim sandıktan önce gönüllerde kazanılır. İşimizi iyi yaparsak milletimizin gönlüne mazhar olmamızı kimse engelleyemez. Seferberlik ruhu ile çalışacaksak bunun lokomotifliğini vekiller olarak sizler yapacaksınız. Herkesten daha çok siz çalışacaksınız. Sizlere güveniyorum

 

 

 

 

 

Bakan Özhaseki: ABD ve Avrupa Gazze'deki katliamı basit bir dille bile kınayamadı

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, İsrail'in Gazze'deki katliamına ilişkin “Bütün dünyanın gözü önünde kadınların çocukların öldürülmesini bile kınayamayan bir Avrupa ve ABD var. Bundan üzüntü duyuyoruz” dedi.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, 2. Türk Dünyası Meteoroloji Forumu için Azerbaycan’a gitti.

Bakan Özhaseki başkent Bakü'de ilk olarak Türk Şehitliğini ziyaret etti, karanfil bıraktı.

Özhaseki, İsrail'in Gazze'de yaptığı katliamlara karşı batının sessizliğinden utanç duyduklarını söyledi.

“Bütün dünyanın gözü önünde şimdi Filistin'de bir katliam işleniyor. Sadece iki ordu asla orada çarpışmıyor. Bunu böyle bilelim. Masumlar ölüyor, kadınlar ölüyor, çocuklar ölüyor, hastaneler basılıyor ve çok kötü görüntüler geliyor dışarıya. Bunları izlemekten bile emin olun haya duyuyoruz. Fakat basit bir dille bile bunu kınayamayan bir Avrupa var, Amerika var. Bundan da son derece üzüntü duyuyoruz.”

BAKAN ÖZHASEKİ, 2. TÜRK DÜNYASI METEOROLOJİ FORUMU'NDA KONUŞTU

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de düzenlenen "2. Türk Dünyası Meteoroloji Forumu"nda konuştu.

Türk dünyasından bakanların yer aldığı toplantıda, birlik olmanın önemine vurgu yaptı.

"En son zalim İsrail’in Filistin topraklarındaki mazlumlara yaptıklarını gördüğümüz zaman uluslararası kurumların bir şey yaradığını düşünebiliyor musunuz, bir işe yaradığını hissedebiliyor musunuz? Hayır. O zaman bizim de hep birlikte olmamızın, güçlü olmamızın kendi değerlerimize el uzatılmasını karşı çıkmamızın zamanı geldi diye düşünüyorum."

Şehircilik konusuna işaret eden Özhaseki, bulundukları coğrafyanın terör ve deprem sorunu gibi iki dezavantaja sahip olduğunu söyledi.

Özhaseki, FETÖ ve PKK gibi terör örgütleriyle mücadeleye değinerek, "Çok şükür bugün geldiğimiz noktada artık yeraltı örgütlerinin tamamını toprağa gömerek bir daha çıkamayacakları hale getirdik" ifadesini kullandı.

"SON YÜZYILDA 6 VE ÜZERİ BÜYÜKLÜKTE 226 DEPREM YAŞADIK"

Türkiye'nin deprem sorununa dikkati çeken Özhaseki, son yüzyılda 6 ve üzeri büyüklükte 226 deprem yaşadıklarını aktardı. Özhaseki, Kahramanmaraş merkezli depremlerle ilgili "Bu büyük bir imtihandı. Biz hep birlikte, Cumhurbaşkanımızın önderliğinde, bu imtihanın altından kalkabilmek için büyük mücadele verdik. Yanımızda ilk gördüğümüz ülkeler başta Azerbaycan olmakla birlikte KKTC, Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan gibi Türk cumhuriyetleri oldu" diye konuştu.

"3 SENE SONRA AB'YE MAL SATIMINDA, KİRLETMEDEN ÜRETİLDİĞİNE DAİR YEŞİL SERTİFİKA İSTENECEK"

Özhaseki, iklim değişikliğiyle ilgili şunları kaydetti:

"Dünyada son 150 yılda ısı 1,1 derece arttı. 2 derece arttığında herhalde gıda krizi ve göçler başlayacak, savaşların önü açılacak. O yüzden büyük bir mücadeleyi hep birlikte vermeliyiz. İklim değişikliğinin en büyük sebebi, sanayi devrimiyle birlikte başlayan büyük şehirleşme, aşırı üretim ve tüketim, dünyanın kirletilmesidir. Dünyayı en çok kirleten ülkelere baktığımız zaman Çin'i, Hindistan'ı, ABD'yi ve Avrupa Birliği (AB) ülkelerini görüyorsunuz. Türkiye'nin kirletme oranı ise yüzde 1'in altında. Böyle olmasına rağmen biz kirletmemeye devam edeceğiz."

Millet bahçesi projeleri, ülkeye kazandırılan yutak alanlar, deniz ve plajların temizlenmesi gibi konularda değerlendirmelerde bulunan Özhaseki, "3 sene sonra AB'ye mal satımında, kirletmeden üretildiğine dair yeşil sertifika istenecek. Bunu gösteremeyenler ciddi bedel ödemek zorunda kalacak veyahut da ürün içeri alınmayacak. Şu anda 254 milyar dolarlık ihracata ulaşmış ülke olarak bütün sanayicilerimizi uyarıyoruz ve yeni döneme uyum göstermelerini sağlamaya çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.

"SIFIR ATIK PROJESİ, TÜRKİYE'NİN DÜNYAYA KAZANDIRDIĞI BİR MARKA OLDU"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın öncülüğünde başlatılan Sıfır Atık Projesi'ne işaret eden Özhaseki, şunları söyledi:

"2017'de ülkemizde çöplerin sadece yüzde 13'ü geri kazanılırken, yüzde 35'lere kadar geldi. Bu sürede elde ettiğimiz geri kazanım 3,5 milyar dolar civarında. Kağıt atıkları geri kazanmakla birlikte 432 milyon ağacı kesilmekten kurtarmış olduk. Birleşmiş Milletler nezdinde 30 Mart günü 'Uluslararası Sıfır Atık Günü' ilan edildi ve Sıfır Atık Projesi, Türkiye'nin dünyaya kazandırdığı bir marka oldu. Bu mücadelemizi sonuna kadar vermeye devam edeceğiz."

Özhaseki, Anadolu coğrafyasında meteoroloji kaynaklı afetlerin de büyük yer tuttuğunu belirterek, bu konuda erken haber alma sistemlerinin önemli olduğunu vurguladı.

Meteorolojik uyarı ve erken haber alma konusunda Türkiye'de yapılan faaliyetlere dikkati çeken Özhaseki, şunları kaydetti:

"'Birliğimiz gücümüzdür' diyerek, Türk Devletleri Teşkilatı çatısı altında Türk Dünyası Meteoroloji Birliğini kuralım. Bu anlamda gönül coğrafyamızın hakim olduğu özellikle Türk devletlerinin bulunduğu ülkelerimize açık duyuruda bulunuyorum. Elimizde ne imkan varsa, ne tür kabiliyetlerimiz, birikimlerimiz, bilgilerimiz varsa sizlerle paylaşmaya hazırız. Bu konuda her zaman işbirliğine açığız ve sizlerden gelecek her teklifi de sonuna kadar destekleyeceğiz."