ERDOĞAN: BATININ ÜSTÜNLÜĞÜ SONA ERDİ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye olarak uluslararası hukuka saygılı olduklarını belirterek, "Haklarımızı korumaktan da çekinmiyoruz. Bizim burada karşı olduğumuz şey, uluslararası hukuku bahane ederek bize dayatılmaya çalışılan çifte standart. Şimdi Doğu Akdeniz'de haklarımızı korumayacak mıyız? Masa başında üretilmiş haritaları kabul mu edeceğiz? Yanı başımızda kurulmaya çalışılan terör koridoruna karşılık vermeyecek ve seyirci mi kalacağız? Elbette seyirci kalmamız mümkün değil. Bu konuda uluslararası hukuk çerçevesinde gerekeni yaptık, yapmaktan da çekinmeyeceğiz" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kriter Dergisi'ne verdiği mülakatta, küresel sistemin kapsamlı bir meydan okumayla karşı karşıya olduğunu belirtti. Türkiye olarak başından beri bu dönüşüme hem öncülük etmeye çalıştıklarını hem de var olan sorunlara dikkat çektiklerini belirten Erdoğan, "Her uluslararası ortamda güçlü bir şekilde çözüm önerilerimizi ifade ediyoruz. Gerçekçi bir yaklaşıma ihtiyacımız var. Önce var olan sorunları açıkça konuşmalıyız. Dünya bir kriz döneminden geçiyor. Küresel salgın bu krizi derinleştirdi. Salgın aynı zamanda yaşadığımız dönemin sorunlarının bir an önce çözülmesi gerektiği mesajını da verdi. Aksi halde kriz daha da derinleşecek ve çözümü imkansız sorunlarla karşı karşıya kalacağız" diye konuştu.

'TÜRKİYE OLARAK CEVAP ÜRETMEK ZORUNDAYIZ'

Küresel sistemin derin bir krizle karşı karşıya olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Küresel yönetişim mekanizmaları işlemez durumda. Bir yönetişim problemi ortaya çıkmıştır. Adalet ise ayaklar altına alınmıştır. Mevcut haliyle Birleşmiş Milletler (BM) de bu krize cevap üretme noktasında işlevsizleşmiş ve etkinliğini kaybetmiştir. Yaşadığımız bu küresel derin krize yönelik Türkiye olarak bir cevap üretmek zorundayız" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Daha Adil Bir Dünya Mümkün' kitabına ilişkin de, "Bugüne kadar yüksek sesle dile getirdiğimiz hususları tarihe not düşmek adına bir kitapta bir araya getirmeye karar verdik. Sadece konuşmak ve durum tespiti yaparak eleştiri getirmek değil; aynı zamanda çözüm önerisi de sunmak istedik. Bu kitap fikri de böyle ortaya çıktı. Şimdi hem krizin kaynağına işaret ediyoruz hem de krizin sonuçlarını açık bir şekilde ortaya koyuyoruz" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye gibi yükselen güçlerin artık küresel siyasette ağırlığı olan bir oyuncuya dönüştüğünü belirterek, "Sadece Türkiye değil, başka birçok orta büyüklükteki güç, daha yukarıya doğru tırmanan bir profil ortaya koydu. Yalnızca büyük güçlerin dediğinin olduğu bir dünyada yaşamıyoruz artık. Türkiye'ye bakın; nerelerden nerelere geldik. Kendi askeri operasyonunu kendi imkanlarıyla icra edebilen, kendi savunma sanayii mimarisini inşa eden bir güce dönüştük. İnşallah bu çizgimiz daha da yükselecek, geldiği noktayı pekiştirecek ve başka bir sıçrama yapacak" diye konuştu.

'KURALLARI İNŞA EDENLER BU KURALLARA UYMUYORLAR'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel yönetişimin her şeyden önce uluslararası düzenin asli unsurlarından biri olduğunu vurgulayarak, "Bu, kuralları olan bir dünya demek. Kuralları ise devletler, uluslararası kurumlar aracılığıyla ortaya çıkarıyor. Daha sonra bu kurallar uluslararası kurumlar eliyle hayata geçiriliyor. Yani kuralları olan bir dünya inşa edildi İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra. Elbette bu noktada çok da idealist olma nahifliğine kapılmamak lazım. Yani bunu bir 'dünya anayasası' olarak düşünmemek lazım. Ancak ortada bir sorun var. Kuralları inşa edenler bu kurallara uymuyorlar. Daha kötü olan nokta ise bu kurallardan sadece kendilerini muaf tutuyorlar. Örneğin Filistin konusunda BM Güvenlik Konseyi onlarca karar aldı. Ortada BM Genel Kurulu kararları var. Neden bu kararlar uygulanmıyor? İsrail bu kararlara tabi değil mi? ABD bu kurallara tabi değil mi?" dedi.

'KÖKTEN VE DEVRİMCİ BİR TEKLİF OLMASI GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM'nin reformu için önce ilkeler ortaya koymaları gerektiğini belirterek, "Nasıl bir reform olması gerektiğinden önce bu ilkeleri belirlemeliyiz. Biz diyoruz ki, her şeyden önce ucu açık tartışma süreçlerini bir kenara bırakalım. Kendi dar çıkarları yerine BM sistemini kökünden dönüştürecek gerçek bir reformcu tavır geliştirelim ve kısır tartışmalardan uzak stratejik hedeflere odaklanmaya çalışalım. Ancak o zaman imtiyazlardan arınmış, adil ve sürdürülebilir bir gündem inşa etmek mümkün olacaktır. Ortaya atılacak teklifin kapsamlı, kökten ve devrimci bir teklif olması gerektiğini düşünüyoruz. İkincil konularda boğulmak yerine tek bir konu etrafında birleşmeyi sağlayacak bir çerçevede olmalıdır. En önemli başlığı belirleyip o başlık üzerinden yeni bir gündem oluşturmayı becerebilmelidir" ifadelerini kullandı.

'KÜRESEL YÖNETİŞİM ETKİN VE ADİL ÇÖZÜMLER ÜRETEMİYOR'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel yönetişim mekanizmalarına bakıldığında ise kriz hali olduğunu işaret ederek, "Özellikle salgın döneminde bunu daha fazla gördük maalesef. Dünya Sağlık Örgütü krize erken cevap üretemedi ve bu eleştiri konusu oldu. BM Güvenlik Konseyi ki kriz anında krizi çözmek için kurulmuş bir platform. Uzun bir süre bu konuyu gündemine dahi almadı. Diğer konularda da aynı umursamazlık söz konusu. Suriye krizine ne zaman insani bir gözle baktılar? Yüzbinlerce insan katledilirken, milyonlarca insan Esed rejiminin saldırılarından kaçarken; Batı'nın derdi, sığınmacıları nasıl engelleriz de bizim kapımıza dayanmazlar oldu. Esed kimyasal silah kullandığında ne yaptı BM Güvenlik Konseyi? Hiçbir şey yapmadı. Üstelik rejim sonrasında da devam etti saldırılarına. Hani BM saldırgana karşı kurbanı koruyacaktı, mazlumun yanında zalime karşı duracaktı, onu dizginleyecekti. Bunların hiçbiri olmadı. Aynı şeyi Bosna Hersek'te yaşamadık mı? Filistin'de, Keşmir'de, Kırım'da ve Myanmar'da yaşamadık mı? Bu bize şunu gösteriyor; küresel yönetişim etkin ve adil çözümler üretemiyor" diye konuştu.

'MASA BAŞINDA ÜRETİLMİŞ HARİTALARI KABUL MU EDECEĞİZ?'

BM'nin küresel bir temsile sahip olmadığını belirten Erdoğan, İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulduğunda sadece beş ülkeyi merkeze alarak bir düzenleme yapıldığını anımsattı. Şimdi çok farklı bir dünya olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Evet, Çin ve Rusya Güvenlik Konseyi'nde var ama bu Güvenlik Konseyi'nin temsilini daha adil yapmıyor. 1,5 milyar Müslümanı yok sayan bir sistem olabilir mi? Kültürel olarak çeşitli olmayan, medeniyet olarak kapsayıcı olamayan bir BM Güvenlik Konseyi barışı ve huzuru sağlayabilir mi? Elbette çok zor. Sağlayamadığı zaten ortada" ifadelerini kullandı.

Türkiye olarak uluslararası hukuka saygılı olduklarını söyleyen Erdoğan, "Haklarımızı korumaktan da çekinmiyoruz. Bizim burada karşı olduğumuz şey, uluslararası hukuku bahane ederek bize dayatılmaya çalışılan çifte standart. Şimdi Doğu Akdeniz'de haklarımızı korumayacak mıyız? Masa başında üretilmiş haritaları kabul mu edeceğiz? Yanı başımızda kurulmaya çalışılan terör koridoruna karşılık vermeyecek ve seyirci mi kalacağız? Elbette seyirci kalmamız mümkün değil. Bu konuda uluslararası hukuk çerçevesinde gerekeni yaptık, yapmaktan da çekinmeyeceğiz" diye konuştu.

DHA