ERDEMLİ MÜSLÜMAN

Hayırlı günler yurdumun en nazenin insanları! Bugün de ahlak üzerine bir şeyler karayalım dedik…

İnsan yeryüzünün en şerefli mahluku; imar eden yapan yıkan, tekrar onaran, donatan üstün varlık. Ve diğer bütün canlılardan üstün tutulan aklı  ile, işlerini düzenleyen, dizginleyen  bununla birlikte, bütün kainat onun için halkedilen yegane varlıktır!

Bildiğiniz üzere bizi diğer canlılardan ayıran en üstün özellik akıldır! Ve bu üstün özellikle; insan emribilmaruf ya da nehyi anilmünker; yani iyiye yada kötüye yönelebilmesi için, irade ve hürriyet nimetiyle donatılmıştır.

İnsanı faziletlerle(iyi huylar) ve reziletlerle (kötü huylar)ile donatıp, bir muhayyerlik (seçim) hakkı vermiştir. Evet insan bu seçim hakkı ile ister ahseni takvim, yaratılmışların en üstünü ya da isterse esfeli-safilin aşağıların en aşağısı olabilir… O zaman ne diyoruz; insanlar eşittir ama erdemlerimizdir fark yaratan!

Evet erdem nedir? İnsanın ahlaki olarak yaradılışında varolan, ahlakın övdüğü ve ahlaklı olmanın gerektirdiği; doğruluk, yardımseverlik bilgelik alçakgönüllülük, güvenilir olma adil olma vb. faziletlerle, iyiye yönelmesidir!

Bu fıtratının gerekliliğidir ve ruhu buna yatkındır. Bununla huzur bulur, içindeki güzel hasletler bu iç sesiyle inkişaf eder, gelişir meydana çıkar! O zaman erdemli bir Müslüman nasıl olur, Rabbinin rızasını kazanmak için ne yapar? Gıpta edilen Müslüman’ın nasıl olmalıdır?

Bugün farzları; namaz, oruç ,zekat ibadetlerini konuşmayacağız! Malumunuz herkes biliyor artık! Ancak bizi en çok yaralayan herkesin bu dinden haberdar olup yapmaması!

Örneğin; 32 farzı çoğumuz biliyoruz ezbere artık! Bunları ezberlemek mi önemli olan uygulamak mı? Söz nutuk vaaz vermeye gelince kimse kimseye sıra vermiyor, iş sorumluluk almaya gelince, ne yazık ki dinimizi özümüze sindiremiyor, zorlanıyoruz!

Halbuki “islam” kolaylık dinidir! Dünyanın geçici bir yer olduğunu bile bile, yine de her şeyin en güzelini en iyisini istiyoruz. Bir imtihana da tabii tutulunca, istediğimiz gibi de yolunda gitmeyince hayat, zorlanıyor bunalıyor girdiğimiz girdaplarda boğulup kalıyoruz!

Bir yerde okumuştum; Hayatınızın akışını vazgeçtiklerini belirler diyor! Peki bir insan düşünelim, beğenmediği hangi özelliğinden vazgeçiyor, söyleyin Allah aşkına! Dünyanın geçici olan tutkusuna, sevgisine o kadar çok kaptırmışız ki kendimizi…

Hani Peygamber Efendimiz (sav) diyordu ya; Bir kalpte iki sevda olmaz! Bir Müslüman’ın kalbinde kaç sevda var Allah aşkına! Bir düşünün bakalım!

Tuli emellerimiz, bitmek tükenmeyen bilmeyen arzu ve hırslarımız o kadar çok ki… Bu sınırsız isteklerimizin doyurmaya yeri dünya, yani burası değil aslında… Ebedi ve sınırsız bir cennet bizi bekliyor!

İşte bu cennet içinde, erdemli olup Rabbimize yönelmemiz gerekiyor. Velhasıl; iyi insanlarda kötü insanlar da bu dünyada yetişiyorlar! Sadece bizim erdemlerimiz ile kendi farkımızı yaratmamız lazım! Sorsan herkes en iyi Müslüman!

Bu ahiret yurdunda her nefis kendi ameline uygun, ya ateşler içinde kalıyor yada sonsuz nimetler içinde yaşıyor! İşte o yüzden güzel kardeşim erdemli ol, erdemli olalım.

GEÇ KALMIŞ DEĞİLİZ

Görmek istediğimiz güzel hasletleri siz taşıyın, biz taşıyalım. Başkalarını düzeltelim derken, bekleye bekleye ömür geçti. Biz gıpta edilen Müslümanlardan olabiliriz! Henüz geç kalmış değiliz! Tebliğ ve tebyin zamanı geçti ey kardeşler, artık temsil zamanı!

Sürç-i lisan ettiysem, affola! Selametle kalın. Muhsine bir kul…